Cennet Bedava Cehennem Parayla. Hafız Mahmut Haliloğlu. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Hafız Mahmut Haliloğlu
Издательство: Elips Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-625-6852-08-2
Скачать книгу
zaman bakın. Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah’ın varlığını gösteren) ibretler vardır.

      100. Bir de onları Allah’a bir takım ortaklar yaptılar. Oysa onları o yarattı. Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar da uydurdular. O, onların niteledikleri şeylerden uzaktır, yücedir.

HAMD:

      Hamdi: sözlükte övme, iyilik, güzellik, üstünlük ve erdemlilikle niteleme, medih ve sena anlamındadır. Hamd kavramını Türkçede tam olarak karşılayacak bir kelime yoktur. Çünkü o yalnızca bir övme değil, methetme ile şükür arasında birdir. Canlı veya cansız varlıklarda methedilebilir. Örneğin, değerli bir at övülebilir. Ama hiçbir zaman onlara hamd edilmez.

      Hamd canlılara ve cansızlara istediği şekli ve değeri veren daha güçlü bir varlığa karşı yapılır. (o da Allah (c.c)dır. Hamd ve şükürde esas amaç nimeti verendir. Her ikisi de haktır ve Müslüman’ın günlünü kavuştuğu nimetten dolayı sevinç ve arzu anlamı şükürde ise içten bağlılık ve dostluk anlamı daha fazladır. Hamd etmede ayrıca saygı ve değer verme manası da saklıdır. Hamd Yüce Rabbimiz dışında hiçbir kişi veya kuvvete yapılmayacak bir şükür türüdür. Hâlbuki insanlara yaptıkları iyilikten dolayı teşekkür ederiz.

HAŞYET:

      Haşyet: korku, korku ile birlikte duyulan saygı anlamındadır. Haşyet Kur’an’ı Kerim’e birçok ayette Havf ile eş anlamlı olarak geçmektedir.

HAVF:

      Havf, gelecekte vuku bulacak kötü bir olaydan korkarak kalbin titremesi, rahatsız olmasıdır. Meydana gelecek olay, sevilmeyen bir şey ise bunu beklemekten korku doğar. Bu bekleyişe havf denir.

      Peygamber(s.a.v) de sizin içiniz de Allah’tan en çok haşyet eden ve ondan en çok çekinen benim. Siz benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız. Yataklarda kadınlardan lezzet almazdınız, dağlara çıkıp Allah’a iltica ederdiniz buyurmuştur.

HAYÂ:

      Hayâ, sözlükte diri ve canlı olmak, hicap utanma, sıkılma, ar etmektir. Hayâ hoşa gitmeyen yahut terk edilmesi yapılmasından daha uygun olan bir şeyin yapılması esnasında yüzünde beliren ince kızarma hali olarak tanımlanır. Utanma, sıkılma, anlamlarına gelen hayâ, en geniş şekliyle İslam ahlakında yerini bulmuştur. Günahtan utanma; Hz. Âdem’in (a.s.) hayâsı gibi çünkü (a.s.) günah işledikten sonra cennetten çıkmıştı. Allah Teâlâ: ey Âdem benden mi kaçıyorsun? demişti. Hayır ya Rabbi utanıyorum demişti.

ŞAİR DİYOR Kİ:

      Yüzün suyu azaldığı zaman hayâsı da azalır.

      Suyu azaldığı yüzde hayır yoktur.

      Sen yüzünde ki hayânı korumaya çalış.

      Çünkü her kıymetli işe hayâsı işarettir.

      HABİB-İ KİBRİYA:

      Habib-i Kibriya recasın ya Resulullah,

      Muhammed Mustafa, hayrul verasın ya Resul Allah.

      Tecellay-ı cemalinden elest-in şad oldu;

      Yakan uşşakı ol muhrık sadasın ya Resulullah.

      İlahi bir güneşin, nuruna pervanedir âlem;

      Yakan uşşakı ol muhrık sedasın ya Resulullah.

      Nebiler Ruz-i mahşerde, şefaat bekliyor Senden;

      Gönül şehrinde her medhe sezasın ya Resulullah.

      DERDİMENDİM…

      Derd-i mendim ya Resulullah deva ol derdime,

      Destigir ol ya Habibullah, bu asi mücrime.

      Sen şefaatkanı varken yalvarayım ben kime?

      Ben resul-i Kibriya’nın bülbül-ü nalânıyım,

      Mücrimin gerçi cemal-i Mustafa hayranıyım.

      BUY-İ VASLIN…

      Buy-i vasındır muattar eyleyen sümbülleri,

      Nur cemalinden eserdir bak-ı aşkın gülleri.

      Gül cemalindir habbim, mest eden bülbülleri

      Ben Resul-i Kibriya’nın bülbül-ü nalânıyım,

      Mücrimim gerçi cemal-i Mustafa hayranıyım.

EN’ÂM SÛRESİ…

      102. İşte Rabbiniz Allah. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin. O, her şeye vekil (her şeyi yöneten görüp gözeten)dir.

      103. Gözler O’nu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder. O, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.

      104. Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır. Ben başınızda bekçi değilim.

      110. Biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi(mucize geldikten sonra da inanmazlar) ve yine onları azgınlıkları içinde bırakırız da bocalar dururlar.

      111. Biz onlara melekleri de indirseydik, kendileriyle ölüler de konuşsaydı ve her şeyi karşılarında (hakikatin şahitleri olarak) toplasaydık, Allah dilemedikçe yine de iman edecek değillerdi. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

      112. İşte biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O halde, onları iftiralarıyla baş başa bırak.

      113. Bir de (şeytanlar) ahirete inanmayanların gönülleri bu yaldızlı sözlere meyletsin, onlardan hoşlansınlar ve işleyecekleri günahları işlesinler diye(bu fısıldamayı yaparlar)

      119. Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek açıklamışken üzerine adının anıldığını yememenizin sebebi nedir. Gerçekten birçokları nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar. Şüphesiz senin Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir.

      120. Günahların açığını da bırakın, gizlisini de. Çünkü günah kazananlar yaptıkları karşılığında cezalandırılacaklardır.

      121. Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır. Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah’a ortak koşmuş olursunuz.

      125. Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslam’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkarmışçasına daraltır. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.

      126.Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz düşünüp öğüt alacak bir toplum için ayetleri ayrı ayrı açıkladık.

      127. Rableri katında selam yurdu(cennet) onlarındır. Allah, yapmakta oldukları şeylerden dolayı onların dostudur.

      132. Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.

      133. Rabbin her bakımdan sınırsız zengindir, rahmet sahibidir. Sizi başka bir kavmin soyundan getirdiği gibi, dilerse sizi giderir (yok eder) ve sizden sonra da yerinize dilediğini getirir.

      134.Şüphesiz size vaat edilen şeyler mutlaka gelecektir. Siz bunun önüne geçemezsiniz.

      139. Bir de dediler ki: “şu hayvanların karınlarındaki yavrular (canlı olursa) sırf erkeklerinize aittir. Karılarımıza ise haramdır.” Eğer ölü olursa, o vakit onda hepsi ortaktır. Allah onların bu tür nitelemelerinin cezasının verecektir. Şüphesiz