Cennet Bedava Cehennem Parayla. Hafız Mahmut Haliloğlu. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Hafız Mahmut Haliloğlu
Издательство: Elips Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-625-6852-08-2
Скачать книгу
yüce hakikatlerle insanda derin etkiler bırakmaktır. (Muhammed ikbal)

      Ben hakir bir insanı kardeş duyan bir ruhum;

      Bende esir yaratmayan bir Tanrı’ya iman var.

      Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,

      Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.

      Ziyanı yok, siz kuyumcu olunuz, ben demirci olayım; yeter ki he

      pimiz, şu vatan için bir çekice sarılıp çalışalım.

      Bir yerin adına denince Türk ülkesi,

      Gözüm bayrak arar, kulağım ezan sesi.

      Demir ve ateş; kardeşler ben bunlarla hiçbir vatan ve ırkın öl

      düğünü işitmedim. Şerefli bir tarih ve medeniyete, sağlam bir

      fazilet ve ahlaka, zengin bir şiir ve edebiyata, dini ve milletin

      mahvolduğunu tarih göstermiyor.

      Tanrım şahit, duracağım sözümde.

      Milletimin sevgileri özümde

      Vatanımdan başka şey yok gözümde.

      Yar yatağın düşman almaz giderim.

      Biz gençler de yürekleri kollarından ve kolları kılıcından güçlü

      olan bu cihangir ataların yetiştiği bir toprağın erleriyiz.

      Bu âlemde nur ile karanlığın kavgası var;

      Dövüşüyor her yerde hayal ile hakikatler,

      Boğuşuyor her zaman cinayetle faziletler!

(Mehmet Emin Yurdakul)
MÂİDE SÛRESİ…

      62- Onlardan çoğunun günahta düşmanlıkta, haram yemede birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. Yapmakta oldukları şey ne kötüdür.

      63- Bunları, din adamları ve bilginler günah söz söylemekten ve haram yemekten sakındırsalardı ya! Yapmakta oldukları şey ne kötüdür!

      65- Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık.

      66- Eğer onlar Tevrat’a İncil’e ve Rableri tarafından kendilerine indirilene (Kur’an’a) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi, onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür.

      74- Hala mı Allah’a tövbe etmezler ve O’ndan bağışlanma istemezler? Allah çok bağışlayandır. Çok merhamet edendir.

      75- Meryem oğlu Mesih, sadece bir Peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler geldi geçti. Onun annesi de dosdoğru bir kadındır. (nasıl ilah olabilirler? İkisi de yemem yerlerdi. Bak onlara ayetlerimizi nasıl açıklıyoruz. Sonra bak ki nasıl da (haktan) çeviriyorlar.

      76- (Ey Muhammed!) de ki: “Allah’ı bırakıp da sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

      77- De ki: “ Ey kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da sapmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın.”

      78- İsrail oğullarından inkâr edenler, Davut ve Meryem oğlu İsa diliyle lanetlendi. Bu onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü.

      79- İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!

      83- Peygambere indirileni(Kur’an’ı) dinledikleri zaman hakkı tanımalarından dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. “Ey Rabbimiz! İnandık. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenler)Muhammed’in ümmeti ile beraber yaz” derler.

      84- “ Rabbimizin bizi salihler topluluğuyla beraber(cennete) koymasını umarken, Allah’a ver bize gelen gerçeğe ne diye inanmayalım?”

      85- Dedikleri bu söze karşılık Allah onlara, devamlı kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İşte bu iyilik yapanların mükâfatıdır.

      90- Ey iman edenler! (aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.

      91- Şeytan, içki ve kumarla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?

      92- Öyleyse Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin ve Allah’a karşı gelmekten sakının. Şayet yüz çevirirseniz bilmiş olun ki, elçimize düşen sadece apaçık tebliğdir.

      98- Bilin ki, Allah’ın cezası çetindir ve Allah çok bağışlayandır. Çok merhamet edendir.

      99- Peygamberin üzerine düşen ancak tebliğdir. Allah sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir.

      100- (Ey Muhammed!) deki; “pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile” Ey akıl sahipleri Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.

      106- Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki kişidir. Yahut seferde olup da ölüm musibeti gelirse, sizin dışınızdan başka iki kişi şahitlik eder. Eğer şüphe ederseniz, onları namazdan sonra alıyorsunuz da Allah adına, akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde, şüphesiz günahkârlardan oluruz.” diye ederler.

      107- (Eğer sonradan) o iki kişinin günaha girdikleri(yalan söyledikleri) anlaşılırsa o zaman bu öncelikli şahitlerin zarar verdiği kimselerden olan başka iki adam, onların yerine geçer ve Allah’a yemin ederiz ki, bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden elbette daha gerçektir. Biz hakkı da çiğneyip geçmedik. Çünkü o takdirde, biz elbette zalimlerden oluruz” diye yemin ederler.

GIPTA

      Gıpta, sözlükte başkasının elinde bulunan nimet ve kıymetlerin ondan gitmesini istemeden o nimet ve kıymetlerin kendisinde de olmasını istemektir.

      Peygamber(s.a.v) de haset etmek asla doğru değildir. Yalnız iki şeye haset etmek caizdir. Allah’ın verdiği malı hak yolda harcayan kişi ile Allah’ın verdiği ilmi uygulayan ve başkasına öğreten kişi. (Buhari Müslim İbnu Mace)

      Bu hadisi şerifte kastedilen haset, Türkçede incelediğimiz gıptadır. Başka bir hadisi şerifte bu husus daha net olarak açıklanmıştır. Bu ümmetin (Müslümanların) durumu şu dört kişinin durumuna benzer.

      1. Bir adam ki, Allah ona ilim vermiş mal vermiştir, o da ilmine göre malını kullanmaktadır.

      2. Bir adam ki Allah ona ilim vermiş mal vermemiştir. Allah’a Yarabbi, falan kişininki gibi benimde malım olsaydı bende onun yaptığını yapardım. diye dua eder. O da ötekinin sevabını kazanır, sevapta ikisi eşit olur.

      3. Ve bir adam ki, Allah ona mal vermiş, ilim vermemiştir. O kimse malını Allah’a isyan yolunda harcamaktadır.

      4. Ve bir adam ki, Allah ona ne ilim ne de mal vermemiştir. Allah’a der ki, falanın malı gibi malım olsaydı, onun yaptığı gibi malımı günah işlerde harcardım. İşte o ikisi de günahta