Tarzan’ın Dönüşü. Эдгар Райс Берроуз. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Эдгар Райс Берроуз
Издательство: Elips Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-625-6486-43-0
Скачать книгу
itham eden adama döndü ve kısa bir süre dikkatle süzdü.

      “Sen, mösyö, sakalsız tanıyamadım seni. Kılık değiştirmişsin, Paulvitch. Şimdi anlıyorum her şeyi. Her şey apaçık ortada, beyler.”

      “Bu adamlara ne yapalım, mösyö?” diye sordu Tarzan. “Kaptana teslim edelim mi?”

      “Hayır, dostum.” dedi Kont aceleyle. “Şahsi bir mesele bu; rica ediyorum, siz de peşini bırakın. Böyle bir ithamdan temize çıkmış olmam benim için kâfi. Bu tiplerle ne kadar az muhatap olursak, o kadar iyi. Fakat mösyö, bu büyük iyiliğiniz için size nasıl teşekkür edebilirim? Müsaadenizle size kartımı vereyim, bir gün ihtiyacınız olursa ben de size yardımcı olmak isterim. Unutmayın, ne zaman ihtiyacınız olursa emrinizdeyim.”

      Tarzan, Rokoff’u bırakmıştı ve o da suç ortağı Paulvitch’le beraber sigara odasından apar topar çıkmak üzereydi. Rokoff tam çıkarken Tarzan’a dönerek şöyle dedi: “Mösyö, başkalarının meselelerine karıştığı için büyük bir pişmanlık duyacak.”

      Tarzan gülümsedi ve sonra Kont’a reverans yaparak kendi kartını verdi.

      Kont kartı okudu:

      M. JEAN C. TARZAN

      “Mösyö Tarzan asıl benimle dostluk kurduğuna pişman olacak.” dedi. “Zira temin ederim ki tüm Avrupa’daki en arsız iki düzenbazın düşmanlığını kazandınız. Ne yaparsanız yapın, onlardan uzak durun, mösyö.”

      “Ben bunlardan daha azılı düşmanlar da gördüm, sevgili Kont.” diye karşılık verdi Tarzan, usulca gülümseyerek. “Lakin hâlâ hayatta ve ayaktayım. Bu ikisinin bana bir zarar verebileceğini zannetmiyorum.”

      “Ümit edelim ki öyle olsun, mösyö.” dedi De Coude. “Lakin tetikte olmaktan ve bugün en az bir düşman kazandığınızı bilmekten de bir zarar gelmez. Hem de öyle bir düşman ki asla unutmaz, asla affetmez; o habis beyninde, yoluna taş koyanlar ya da bir şekilde canını sıkmış olanlar için her daim yeni hunharlıklar planlayıp durur. Nikolas Rokoff şeytandır desem, şeytanın kendisine hakaret olur.”

      O gece Tarzan kamarasına girdiğinde, görünüşe göre kapının altından içeri itilmiş bir not buldu. Katlı kâğıdı açtı ve okudu:

      M. TARZAN:

      Besbelli ki işgüzarlığınızın tehlikesinin farkında değilsiniz, yoksa bugün yaptığınız şeyi asla yapmazdınız. Bu davranışınızı cehaletinize vermeye ve bir yabancının canını sıkmak gibi bir niyetinizin olmadığına inanmaya razıyım. Bu sebeple size özür dileme fırsatı tanıyorum. Bir daha sizi alakadar etmeyen meselelere müdahil olmayacağınıza dair beni temin ederseniz, ben de bu mevzunun peşini bırakırım. Aksi takdirde ise… Neyse, eminim ki siz akıllı davranıp tavsiyeme uyarsınız.

Saygılarımla,NIKOLAS ROKOFF

      Tarzan’ın dudaklarında kısa bir an, acı bir gülümseme dolaştı. Sonra meseleyi kafasından tamamen attı ve uyumaya gitti.

      Yakındaki başka bir kamarada Kontes de Coude kocasıyla konuşuyordu.

      “Yüzün neden asık, sevgili Raoul’um?” diye sordu. “Tüm akşam boyunca olabildiğince kederliydin. Seni endişelendiren nedir?”

      “Olga, Nikolas gemide. Haberin var mıydı?”

      “Nikolas mı?” dedi hayretle. “Ama bu imkânsız, Raoul. Olamaz. Nikolas, Almanya’da tutuklu.”

      “Bugün onu görene kadar ben de öyle zannediyordum; o ve diğer şerefsiz, düzenbaz Paulvitch. Olga, onun zulmüne daha fazla katlanamam. Senin hatırına bile yapamam bunu. Er ya da geç onu yetkililere teslim etmem gerekecek. Hatta tüm olanları gemiden inmeden kaptana anlatmayı düşünüyorum. Bir Fransız gemisindeyken bu azılı düşman meselesini kökten halletmemiz daha kolay olur, Olga.”

      “Yapma, Raoul!” diye haykırdı Kontes; divanda başı yere eğik şekilde oturan adamın önünde diz çökerek. “Bunu yapma. Bana söz vermiştin, unuttun mu? Bunu yapmayacağını söyle bana, Raoul. Sakın onu tehdit bile edeyim deme, Raoul.”

      De Coude; karısının ellerini avucuna aldı ve sanki bu adamı korumasının asıl nedenini güzel gözlerinin içinde bulabilecekmiş gibi kadının solgun, dertli simasına bir süre baktıktan sonra konuştu.

      “İstediğin gibi olsun, Olga.” dedi sonunda. “Anlayamıyorum. Senin sevgin, sadakatin ya da saygın üzerindeki tüm hakkını kaybetti. Bu adam hem senin hem de kocanın canına ve şerefine karşı bir tehdit teşkil ediyor. Ümit ediyorum ki bir gün, onu savunduğuna pişman olmazsın.”

      “Onu savunmuyorum, Raoul!” diye şiddetle araya girdi. “İnanıyorum ki ben de ondan en az senin kadar nefret ediyorum ama Raoul, ahh, insan kendi kanından olandan vazgeçemiyor işte.”

      “Keşke bugün fırsatım varken kanından bir numune alsaydım onun!” diye kükredi De Coude acımasızca. “O ikisi kasten şerefimi lekelemeye kalkıştı, Olga.” Sonra da sigara odasında yaşananları karısına anlattı. “O yedi kat yabancı olmasaydı, başaracaklardı da. Üzerimden çıkan lanet olası kâğıtlara karşı benim delilsiz sözüme kim inanacaktı? Ben bile kendimden şüphe etmeye başlamıştım ki Mösyö Tarzan senin kıymetli Nikolas’ını sürüye sürüye getirip karşımıza dikti ve kurdukları o korkakça tezgâhı anlattı.”

      “Mösyö Tarzan mı?” diye sordu Kontes, şaşkınlığı aşikârdı.

      “Evet. Yoksa tanıyor musun, Olga?”

      “Görmüştüm. Garsonlardan biri göstermişti.”

      “Meşhur biri olduğunu bilmiyordum.” dedi Kont.

      Olga de Coude konuyu değiştirdi. Garsonun, yakışıklı Mösyö Tarzan’ı ne sebeple ona göstermiş olabileceğini açıklamasının zor olabileceğini fark etmişti birdenbire. Hatta birazcık kızarmış bile olabilirdi; zira Kont, yani kocası, ona yüzünde tuhaf ve sorgular gibi bir ifadeyle bakıyordu. “Ah, suçluluk hissi kadar şüphe uyandıran başka bir şey daha yok!” diye düşündü.

      2. BÖLÜM

      NEFRET VE —?

      Tarzan, dürüstlük sevdası nedeniyle meselelerine müdahil olduğu yabancıları ertesi günün ikindi vaktinin sonlarına kadar bir daha görmemişti. Sonra, Rokoff ve Paulvitch’e hiç beklenmedik bir anda rastladı. O anda ikili için Tarzan, onca insanın arasından yanlarında görmek isteyecekleri son kişiydi.

      Güvertenin o an için boş olan bir noktasında duruyorlardı. Tarzan onları gördüğünde bir kadınla hararetli bir tartışma içerisindeydiler. Tarzan, kadının kıyafetlerinden zengin olduğunu; ince, şekilli bedeninden ise genç olduğunu anlamıştı lakin yüzünü örten tülden, yüz hatları seçilemiyordu.

      Adamlar kadının iki yanında duruyordu, sırtları Tarzan’a dönüktü. O yüzden adamlar onun varlığını sezemeden Tarzan, onlara bayağı yaklaşmıştı. Rokoff’un tehditkâr, kadının ise yalvarır gibi bir hâlinin olduğunu fark etti ama yabancı bir dilde konuştukları için, Tarzan sadece gördüklerinden yola çıkarak kadının korkmuş olduğunu tahmin edebiliyordu.

      Rokoff’un tavrında fiziksel şiddet tehdidi o denli barizdi ki maymun adam, ortamdaki tehlikeyi içgüdüsel olarak sezdi ve üçlünün arkasından geçerken bir anlığına duraksadı. Tam o sırada adam, kadının bileğini kabaca tuttuğu gibi büktü; kadına işkence yaparak ondan bir vaat koparmak ister gibiydi. Rokoff amacına ulaşsaydı, sonrasında ne olurdu bilemiyor, sadece tahmin yürütebiliyoruz; çünkü amacına ulaşamadı. Çelik gibi parmaklar adamın omzuna yapıştığı gibi onu arkasına döndürdü ve adam, geçen