Şehzade Ahmet, 1513 yılının Şubat ayında, yanına topladığı askerle Bursa üzerine yürüdü. 15 Nisan 1513’te Yenişehir Ovası’nda yapılan savaşı kaybeden Şehzade Ahmet, yakalanarak öldürüldü. Böylece Osmanlı’nın tek egemeni Yavuz Sultan Selim oldu.
Tek Tehdit Safevîler Kaldı
Osmanlı Devleti’nde otoritesini sağlamlaştıran Yavuz Sultan Selim, Anadolu’da sık sık isyanlara neden olan Şah İsmail propagandasını sona erdirmek için Şah İsmail üzerine yürüme kararı aldı. Zira Sünni ve Şii geriliminin iki ülke ilişkilerinde tansiyonu yükseltici bir etkisi vardı. I. Selim, öncelikle Şah İsmail’in propagandasını yapanları tespit ettirip Mora Yarımadası’na ve Rumeli’ye sürgün ettirdi. Bu arada Şah İsmail taraftarları da Anadolu’yu terk edip İran’a gitti.
Yavuz Sultan Selim’i Şii tehdidi konusunda harekete geçiren bir önemli neden de kendisine gelen raporlar oldu. Devletin doğu sınırlarında tehdit algısına neden olan bu raporlar, Yavuz Sultan Selim’i, Safevîler üzerine harekete geçirdi.
Öncelikle Şah İsmail’in İslam yolundan saptığını belirterek din adamlarından fetva aldı. Ardından Safevîler’e karşı ticari bir ambargo başlatarak İran’ın Batı’ya ipek satışını engelledi. Bunun yanında sınırları kapatarak karşılıklı ticareti de yasakladı. Daha sonra da 20 Mart 1514’te sefere çıktı. İzmit’ten hareket edip Konya, Kayseri ve Sivas güzergâhını takip ederek 13 Temmuz’da Safevî sınırlarına ulaştı. Bu esnada Şah İsmail ile karşılıklı mektuplaştı. Sefere çıktığında lojistik ihtiyacını gidermekte güçlükler yaşayan Yavuz Sultan Selim, bu zorluğu İran topraklarına girdiğinde daha fazla hissetti. Uzun süre yol alınmasına karşılık Safevî ordusu ile karşılaşmamak orduda moral bozukluğuna yol açarken, açlık ve yorgunluk da gerilimi giderek yükseltti. Sinir savaşına dönen bu süreçte, Yavuz Sultan Selim, vezirlerin geri dönme tekliflerini geri çevirdi. Hatta geri dönme yanlısı olan Karaman Beylerbeyi Hemdem Paşa’yı idam ettirdi. Böylece muhaliflere gözdağı vermiş oldu. 14 Ağustos’ta da yeniçeriler isyan ettiler. Yavuz Sultan Selim etkili sözlerle onları zorlukla yatıştırdı. Bunda, o sırada gelen bir casusun Şah İsmail’in Hoy’a doğru ilerlemekte olduğu haberini getirmesi etkili olmuştu. Sonunda Çaldıran Ovası’nda iki taraf karşı karşıya geldi.
23 Ağustos 1514 Çarşamba günü yapılan savaşta, Şah İsmail’in ordusu bozguna uğrarken Osmanlı kuvvetleri 6 Eylül 1514’te Tebriz’e girdi. Dokuz gün kaldığı Tebriz’de adına cuma hutbesi okutan Yavuz Sultan Selim, İstanbul’un kültür ve sanat hayatını zenginleştirmek için sayıları 1000’e ulaşan sanatçıyı beraberinde İstanbul’a götürdü. Dönüş sırasında Bayburt ve Kiğı kaleleri de Osmanlı Devleti’ne teslim oldu. Kışı Amasya’da geçiren Yavuz Sultan Selim, Safevîler’e karşı ertesi yıl yeniden sefere çıkmak niyetindeydi.
19 Nisan 1515’te Safevîler’in elindeki Kemah üzerine yürüyen Yavuz Sultan Selim, bir aylık bir kuşatmadan sonra burayı fethederek Sivas’a hareket etti. İkinci hedef olarak Şah İsmail ile iş birliği yapan Dulkadiroğlu Alâüddevle Bey’i seçti. Anne tarafından Yavuz Sultan Selim’in dedesi olan Alâüddevle, Rumeli Beylerbeyi Hadım Sinan Paşa kuvvetleri karşısında bozguna uğradı ve savaşta hayatını kaybetti.
Diyarbakır ve Çevresini Osmanlı Topraklarına Kattı
Bu arada Diyarbakır ve çevresini Osmanlı topraklarına katmak için padişah, Tarihçi İdris-i Bitlisî’yi bölgeye göndererek civardaki Sünni/Şafii aşiretlerini Safevîler’e karşı örgütlemeye çalıştı, yerel Kürt beylerini kendi tarafına çekti. Bıyıklı Mehmet Bey de bölgedeki faaliyetleriyle öne çıktı, Âmid’i (bugünkü Diyarbakır Kalesi) ele geçirdi. Fakat Safevîler’in bölgedeki emiri, Karahan kuvvetlerini toplayarak Osmanlılar’a karşı yıpratıcı bir mücadeleye girişti. Yavuz Sultan Selim, İstanbul’da ve daha sonra gittiği Edirne’de doğudan gelen haberleri dikkatle izlerken bir taraftan da yeni bir doğu seferi için ciddi hazırlıklar yaptı. Ayrıca İstanbul’daki tersaneyi genişleterek deniz harekâtı için uygun hâle getirmeye çalıştı ve donanmayı yeni baştan düzenletti.
Yavuz Sultan Selim 10 Nisan 1516’ya kadar Edirne’de kaldı. Daha sonra İstanbul’a geçerek Mısır seferine çıkmak için orduyu yeniden düzenledi. Sık sık topladığı divanların tek konusu Safevîler’e karşı çıkılacak seferde Memlûk Sultanlığı’nın nasıl hareket edeceği idi. Çoğu defa divanda gerekli tedbirleri almadıkları gerekçesiyle paşalara kızdı, Safevî elçisi dolayısıyla çıkan tartışmalarda divanı terk etti, bazen de toplantılara hiç katılmadı. Sonunda 19 Mart 1516 tarihinde yapılan divanda şark seferi resmen duyurularak gerekli hazırlıkların yapılması kararı alındı.
Yavuz Sultan Selim, son ana kadar Safevîler üzerine yürüyeceği izlenimi verdi. Bu durum, Osmanlı ordusu Memlûk topraklarına ayak bastığında ancak anlaşıldı.
Yavuz Sultan Selim, Safevîler üzerine sefer düzenleyeceği izlenimi verdiği için 30 Temmuz’da Yavuz Sultan Selim hedefini Memlûk sultanı ve Halep olarak resmen ilan etti. 6 Ağustos’ta Malatya Ovası’ndan ayrılarak Halep’e yöneldi. İki gün sonra orduyu savaş düzenine soktu, Kansu Gavri’ye sert üsluplu yeni bir mektup gönderip savaşa davet etti.
Ağustos’ta Antep dışında konakladı ve burada kaldığı üç gün zarfında Memlûk sultanının hareketlerini izletti. Nihayet 24 Ağustos’ta Mercidabık Ovası’nda yapılan savaşta ateşli silahların da rolüyle Memlûk ordusu dağıldı.
Savaştan sonra 28 Ağustos’ta Halep’e gelen Yavuz Sultan Selim, bu şehirde 17 gün kaldı. Bu süre içinde esir aldığı Abbasi Halifesi Mütevekkil Alellah ile görüştü. Ele geçirdiği toprakların idari planlamasını yaptıktan sonra gelecek hedeflerini belirledi ve Memlûk Devleti’nin yeniden toparlanmasına fırsat vermemek için Şam’a yürüme kararı aldı. 27 Eylül’de Şam’a ulaşmasına karşılık, 12 gün boyunca şehrin dışında bekledi ve yapılan hazırlıklardan sonra büyük bir törenle şehre girdi.
Kahire Üzerine Yürüme Kararı Aldı
Şam’da yaptığı değerlendirmelerde Memlûkler’in yeniden toparlandıklarını ve Tomanbay’ı hükümdar seçtiklerini haber alınca Kahire üzerine yürüme kararı aldı. Ancak bu kararını divan üyelerine kabul ettirmekte güçlük çekti. Divan toplantısında huzurunda sert bir tartışma yapan Anadolu beylerbeyi Zeynel Paşa ile Anadolu Defterdarı Zehrimar Kasım Efendi’yi azletti. Tomanbay’a mektup gönderip teslim olması yönünde öğüt verdi. Memlûk tarihçisi İbn İyaz, Yavuz Sultan Selim’in gönderdiği mektupta, padişah adına hutbe okutmak, para bastırmak ve haraç ödemek şartıyla Tomanbay’a Mısır’dan Şam’a kadar olan yerlerin idaresini bırakma sözü verdiğini kaydetmiştir.
Yavuz Sultan Selim, yanında 12 bin kişilik bir kapıkulu askeri olmasına rağmen Tomanbay’ın teslim olmayacağı haberini aldıktan sonra Kahire üzerine yürümek için hazırlıklara başladı. Macarlarla yapılan barış anlaşmasının yenilenmesi ve Şah İsmail’in de Tebriz de bulunduğu haberlerini alan Yavuz Sultan Selim, havanın da uygun olmasıyla 15 Aralık’ta Şam’dan hareket etti. 30 Aralık’ta Kudüs’e girerek Mescid-i Aksa’da akşam, Kubbetü’s Sahra’da yatsı namazını kıldı. Bu sırada yağan yağmurlar, çölü aşmasını kolaylaştırdı. 2 Ocak 1517’de Gazze’ye giren Yavuz Sultan Selim, bir hafta kaldığı bu şehirde savaş için son hazırlıklarını yaptı.
9 Ocak’ta Gazze’den ayrılan Yavuz Sultan Selim 11 Ocak’ta Ariş mevkisine ulaştı, burada su sıkıntısı çekildi ancak