Horasan ihtilaliyle Abbasiler’i iktidara taşıyan Ebu Müslim Horasani’yi tahtı için tehdit olarak görmeye başlayan Mansur, sarayda kurduğu bir tuzakla 12 Şubat 755’te onu öldürttü. Ebu Müslim Horasani’nin öldürülmesi ile Horasan ayaklandı. Ardından Mecusi olan Sünbâz ile İshak El Türkî’nin isyanları başladı. Büyük güçlükle bastırılan bu isyanın ardından 758 yılında halifeyi tanrı, Ebu Müslim’i de peygamber olarak kabul eden Ravendiler denilen grubun isyanı patlak verdi. Büyük can kayıplarına neden olan bu isyanı, Bagdis’te peygamberlik iddiasında bulunan Üstadsis’in isyanı takip etti. 10 yıldan fazla süren bu isyanlardan sonra Horasan’da devlet otoritesi ancak 768 yılında tesis edilebildi.
Dönemi sürekli isyanlara sahne olan Halife Mansur’u en çok zorlayan isyanlardan biri de Hz. Ali soyundan olduğunu iddia eden Muhammed b. Abdullah El Mehdi’nin 25 Eylül 762’de Medine’de halifeliğini ilan etmesiyle başlayan isyan oldu. Bir yandan şehri ablukaya alarak gıda ambargosu uygulayan Mansur, diğer yandan da yeğeni İsa b. Musa komutasındaki orduyu da Medine üzerine sevk etti. Kanlı geçen çatışmalardan sonra Aralık 762’de Muhammed b. Abdullah öldürüldü. Medine’deki isyandan kısa süre önce de Muhammed b. Abdullah’ın kardeşi İbrahim Basra’da isyan başlatıp Kufe üzerine yürüdü. Bu isyanı da İsa b. Musa’nın kuvvetleri bastırdı.
Erzurum Kurtarıldı
Abbasi Devleti’nin iç isyanlarla boğuşmasını fırsata çevirmek isteyen Bizans ordusu, 756 yılında Erzurum’u yağmaladı. Bunun üzerine Mansur gönderdiği kuvvetlerle aynı yıl şehri kurtardı. Diğer yandan Mansur, Bizans Devleti ile sınırlarını güven altına almak için sınırlardaki asker sayısını artırdı ve yeni kaleler yaptırıp eski kaleleri tahkim ettirdi.
Mansur, emîrlikten devlete dönüşen Endülüs Emevi Devleti’ni ortadan kaldırmak için büyük bir mücadeleye girişti. Endülüs Emevi Devleti’nin kurucusu I. Abdurrahman’ı ortadan kaldırmak için çok uğraştı. Ancak başarılı olamadı. Sonunda elçiler gönderip barışma yolunu tercih etti. Aynı dönemde Kuzey Afrika’da Hariciler ayaklandı. Kuzey Afrika’daki Abbasi hâkimiyeti ancak 772 yılında tesis edilebildi.
Mansur, halifeliği süresince dört sefer hacca gitti. 775 yılında hacca gitmek için çıktığı yolda rahatsızlandı ve 7 Ekim 775’de Bi’rimeymûn denilen yerde vefat etti. Kabir yerinin belli olmaması için 100 ayrı mezar kazıldı. Daha sonra Bi’rimeymûn’e yakın bir yerde veya Cennetü’l-Mualla’da defnedildi. Yerine veliaht ilan ettiği oğlu Muhammed El Mehdi geçti.
Abbasi Devleti’nin Gerçek Kurucusu Mansur Kabul Edilir
Bilgiye olan düşkünlüğü ve şiire duyduğu sevgi ile tanınan Halife Mansur, Abbasi Devleti’nin gerçek kurucusu kabul edilmiştir. Mantık, felsefe, aritmetik, geometri, astronomi, tıp ve tarihe yakın ilgi duyardı. Devlet gelirlerini artırmak için büyük çaba sarf eden Mansur, vefat ettiğinde hazinede 600 milyon dirhem ve 4 milyon dinar bırakmıştır. Çalışanların ücretlerinin ödenmesi konusunda gösterdiği hassasiyet nedeniyle Metelik Babası lakabıyla tanınmıştır.
Onun döneminde ilk tercüme faaliyetleri başlatıldı. Bu çerçevede Sanskritçe, Süryanice, Kıptice ve klasik Yunancadan çeşitli eserler tercüme edildi. Bu dönemde hadis, fıkıh, tefsir gibi ilimler bağımsız birer bilim dalı hâline geldi. Şiir, hikâye, masal gibi Arap kültürüne ait sözlü kültür eserlerine ilişkin derleme ve tasnif faaliyetleri hızlandı. Döneminde akli ve naklî ilimlerde büyük bir gelişme olurken çok bilgin yetişti. Bağdat’ın kurucusu olan Ebu Cafer, ayrıca Haşimiyye ve Rafika şehirlerini de kurmuştur. Türkler, onun döneminden itibaren devlete nüfuz etmeye başlamışlardır. Sügûr ve Avasım bölgelerinde Türk askerleri istihdam edilmiştir.
MEHDİ BİLLAH (775-785)
Üçüncü Abbasi halifesi olan Ebu Abdullah Muhammed El Mehdi 744 yılında Huzistan’ın Îzec kasabasında doğmuştur. Ebu Cafer El Mansur’un oğlu olan Mehdi Billah lakaplı Ebu Abdullah Muhammed, ailesiyle birlikte önce Abbasi muhalefetinin örgütlendiği Humeyme’ye, Abbasi ihtilalinden sonra da Kufe’ye geldi.
758 yılında Horasan valiliğine atanan Mehdi Billah, 768 yılına kadar on yıl Horasan bölgesinde kalarak Rey şehrinde ikamet etti. Horasan’dan dönünce ailesi ve yakın çevresiyle birlikte Bağdat’ın doğusunda kendisi için inşa edilen Rusafe şehrine yerleşti.
Ebu Abbas tarafından Ebu Cafer’den sonra veliaht tayin edilmesine rağmen İsa b. Musa, 764 yılında Ebu Cafer’in baskısıyla Mehdi Billah lehine veliahtlıktan feragat etti. 768 yılında Mehdi için veliahtlık biati yenilendi. Babası tarafından 770 yılında hac emîrliğiyle görevlendirilen Mehdi, 772 yılında babasının isteği üzerine Fırat’ın doğu kıyısında Rakka yakınlarında Rafika şehrini kurdu. Babasının hac yolculuğu sırasında vefat etmesi üzerine 7 Ekim 775’de Bağdat’ta tahta çıktı.
Mehdi’nin halifeliğinin ilk yılları, kendisinden sonra görevi kimin devralacağını belirlemekle geçti. Bu doğrultuda İsa b. Musa ile veliaht tayini çekişmesine girdi. 776 yılında merkezden gönderilen kuvvetlerle Kufe’den getirilen İsa b. Musa’yı veliahtlıktan vazgeçmeye zorladı. Mehdi Billah, 776’da oğlu Musa El Hadi’yi veliaht ilan etti. Ardından, 783 yılında diğer oğlu Harun’u veliaht tayin etti ve lakabını Reşid koydu.
Siyasi Suçluları Affetti
Mehdi Billah, tahta çıktığında yaptığı ilk iş, cinayet, gasp ve isyan gibi suçlar dışında hapse atılanlara af getirmek oldu. Devlet yönetiminde dinî söylemlere çok ağırlık veren ve Mehdi lakabını da bu amaçla kullanan Mehdi Billah, sahip olduğu siyasi tecrübeye dayanarak babası dönemindeki siyasi çizgiyi büyük ölçüde takip etti.
Emeviler ve Abbasiler döneminde İslam coğrafyasında din değiştirme hareketleri çok hızlanırken İslam olduğunu söyleyen insanların pek çoğu da eski inançlarını koruyordu. Bu dönemde Mehdi Billah, İslam’dan gibi görünüp Müslümanların inançlarında sarsıntı yaratmaya çalışanlarla -yani bunlara verilen isimle zındıklarla- mücadele etmeyi kendine prensip edindi. Çeşitli şekillerde zındıklıkla suçlananları hapse attı veya ortadan kaldırdı, bazılarını da tövbe ettikleri için affetti. Zerdüşt dininden olduğunu gizleyerek Müslümanlar arasında bozgunculuk yapan zındıkların faaliyetlerine engel olmak ve isyanları bastırmak amacıyla Divanü’z-Zenadıka’yı kurdu.
İki Yıl Boyunca Uluhiyet İddia Edenlerle Uğraştı
Pagan inanışından İslam’a geçmiş pek çok kişi, İslam adına yapılan telkinlere kolayca inanıyordu. Bu doğrultuda Hint dinleri de Müslümanlık gibi insanlar arasında anlatılabiliyordu. Nitekim tenasüh inancına sahip olup uluhiyet iddia eden Mukanna, Horasan bölgesinde çok sayıda taraftar buldu. 776 yılında büyük bir ayaklanma başlatan Mukanna, iki yıl boyunca Abbasi kuvvetlerine direndi ve isyanı 778 yılında Horasan Valisi Muaz b. Müslim tarafından bastırılabildi.
Mehdi Billah, Hz. Ali’nin soyundan gelen muhaliflere karşı ılımlı bir politika takip etti. Muhammed en-Nefsüzzekiyye İsyanı’na destek verdikleri için babasının iptal ettiği Mekke ve Medine’ye ait imtiyazları iade etti. Hicaz halkına ve Ali evladına yardımda bulundu. Babası döneminde Ali evladının elinden alınan mülkleri iade etti ve onlara yeni araziler verdi. Mehdi Billah’ın izlediği bu siyasetin olumlu sonuçları görüldü. Onun döneminde Ali evladının önemli bir isyanı görülmedi. Mehdi Billah’ın bu konudaki başarısında veziri Yakub b.