Tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olup da hikâyeleriyle beni aydınlatan tüm annelere ve babalara,
Her yıl yüzlerce kadına annelik yolculuğunda yardımcı olan Bahçeci Kliniği Tüp Bebek Bölümü’ne,
Ekip çalışmasını en güzel şekilde sergileyen sevgili hemşirelere, anestezi uzmanlarına, sekreterlere, çalışanlara, sevgili doktorlarım Halit Fırat Erden ve Murat Berksoy’a,
Beni bedensel ve zihinsel yönden onaran ve hamilelik sürecim boyunca yoğun temposuna rağmen beni hiç yalnız bırakmayan sevgili kayropraktik doktorum Ayşegül Öztürk’e ve ekibine,
Düşüncelerimin vücudum üzerindeki etkilerini fark etmemi sağlayan ve yeni bir yaratım zeminine geçmeme yardımcı olan sevgili yaşam koçum Rüya Yüksek’e,
Kitabımı düzenlememde ve son haline getirmemde bana yardımcı olduğu için sevgili editörüm Selen Çalık’a,
Bebek sahibi olana dek bana yaşattırdıkları ile aydınlanmamı sağlayan sevgili eşime,
Çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız!
Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü mezunudur. İş hayatı boyunca çeşitli sektörlerde satış, pazarlama, ürün yöneticiliği ve idari işler gibi departmanlarda görev almıştır.
İnsan ilişkilerinde kaliteli iletişimi yakalama, güçlüklerden sonra yeniden başlama gücünü ve cesaretini bulma, olumsuz düşüncelerden uzaklaşma, korkularla yüzleşme, hedef belirleyip başarıya ulaşma arzusu onu kişisel gelişim konusunda çeşitli okumalar ve araştırmalar yapmaya itmiştir. Bu alanda pek çok eğitime katılmış ve comprehensive coaching (kapsamlı koçluk) eğitimi almıştır. 2008’den beri yaşam koçu olarak çalışmaktadır.
Yaşamı, kendini geliştirmeye ve eğitmeye yönelik bir oyun alanı olarak tanımlayan Saba Deniz, bilgi ve deneyimlerini kadın ve yaşam portalında kendisine danışan kimselerle paylaşmaktadır. Ayrıca, ofisinde profesyonel olarak koçluk seansları da düzenlemektedir.
Sahip olduğu kimliklere son olarak anne kimliğini eklemiştir. Bebekle Doğmak, kendisinin bu kimliği edinme sürecini ve süreç boyunca kazandığı farkındalıkları anlatır.
Web sitesi:
E-mail:
ÖNSÖZ
Sevgili Okurlar,
Tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmaya karar verdiğimde bu alanda bana yol gösterecek yeterli bilgiye ulaşamadığımı fark ettim; tabii internetten ve doktorlardan öğrendiklerimi saymazsak. Ama bu tür tıbbi bilgilerin yaşadığım duygusal iniş çıkışlar konusunda bir faydası olmuyordu. Ben daha önce benzer süreçlerden geçmiş kişilerin hikâyelerini merak ediyordum. Acaba onlar bu yolda ilerlerken nasıl mücadeleler etmiş, nasıl değişimler yaşamış, tükenme noktasına geldiklerinde nasıl yeniden yola devam etme kararı alabilmişlerdi? Duymak, bilmek istediğim bunlardı. Tökezlediğimde onların hikâyelerine tutunmak ve karanlıkta kaldığımda onların ışığında ilerlemek istiyordum.
Sevgili doktorlarım Halit Bey ve Murat Bey, hastalarının tecrübelerinden örnekler vererek beni sürekli motive etseler de, bir şeyler hep eksik kalıyordu. Aradığıma en yakın şeyi röportajlarda bulabiliyordum. Onlarda annelik deneyimi yaşayanların duygularına kısaca da olsa değiniyorlardı. Ama verilen bilginin şekli, miktarı hep aynıydı. Benzer şeyler tekrarlanıyor ve resmin tamamına bakılmıyordu. Başarıları duyuyorduk ama başarı noktasına gelene kadar yaşanan başarısızlıklar ve duygusal çalkantılar saklanıyor, dile getirilmiyordu.
Bu sebeple, tespit ettiğim bu boşluğu kapatmak için kendi deneyimlerimi detaylı bir şekilde yazmaya karar verdim. Bu kitapta benim çocuk sahibi olma yolculuğumu her yönüyle bulacaksınız. Kitabımın temelini hamilelik ve annelik deneyimlerim ile kişisel yorumlarım oluşturuyor. Ancak, gri kutucuklar içerisinde kısa kısa doktor bilgileriyle ve bir yaşam koçu olarak size yazdığım mesajlarla da karşılaşacaksınız.
Hepimizinki gibi benim de farkındalık yolculuğum hiç durmadan devam ediyor. Hikâyemi kaleme alırken hissettiğim duyguların birçoğu şimdi geçerliliklerini kaybetmiş olsalar da, yaşadıklarımı size en saf haliyle aktarmak istediğim için onlara hiçbir müdahalede bulunmadım. Kitabın içinde bütün duygusal iniş çıkışlarıma yer verdim.
“İçeride Neler Oluyor?” başlıklı birinci bölümde, geçmişte farkına varmaksızın oluşturduğum bilinçaltı kayıtlarının hayatımdaki karşılıklarını bulacaksınız. Kişisel gelişim çalışmalarımın hayatımda yavaş yavaş beliren etkilerini ve geçtiğim aşamaları göreceksiniz.
“Dışarıda Neler Oluyor?” başlıklı ikinci bölümdeyse, içsel dünyamı düzenledikten sonra harekete geçişim ve tüm yönleriyle tedavi sürecim hakkında bilgi sahibi olacaksınız.
“Hafta Hafta Hamilelik” bölümünde hamilelik sürecimi hafta hafta takip edecek, duygusal ve fiziksel yönden geçirdiğim değişimleri inceleyeceksiniz.
“Bebekli Hayat” bölümü ise doğum ve sonrasını anlatıyor. Bu bölümde bana ilham ve umut veren birkaç hikâye ve baba adayları için de ufak öneriler mevcut.
“Ekler” bölümünde sizlere faydalı olacağına inandığım bilgiler bulacaksınız.
Son olarak kitabıma niçin Bebekle Doğmak adını verdiğime gelince; burada bir bebeğin fiziksel doğumunun yanı sıra bir annenin zihinsel ve duygusal yönden yeniden doğuşuna da şahit olacaksınız.
Kitabımın, anne olma yolculuğunda karanlıkta kalanlara ışık olmasını diliyorum.
Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz
Beni tekrar dünyaya getiren kızıma…
İÇERİDE NELER OLUYOR?
I. Geçmiş – Bilinçaltı Kayıtlarım ve Hayatımdaki Karşılıkları
Bilinçaltımıza farkında olmadan başkalarından aldığımız yargıları, endişeleri, korkuları, gereksiz yakıştırmaları, bize ait olmayan deneyimleri getiririz. Bunları korku tohumları olarak ekeriz. Bir süre sonra da bu korku tohumları büyür ve kendimizi yaratmak istemediklerimizi yaşarken buluruz.
Yaratıma geçeceksem, bir şeyleri değiştireceksem, ilk olarak zihinsel zeminimde yer alanları tanımalıydım.
Ben farkına varmadan bilinçaltımda yetişen yabani otları bulup temizlemem gerekiyordu. İçimde bana ait olmayan ne gibi korkular biriktirmiştim acaba? Onları bulmam, korkularımla yüzleşip, yaşananları sevgi enerjisine çevirmem gerekiyordu.
İşte bu sebeple sizinle ilk olarak geçmişimi paylaşıyorum.
Bakın bakalım yola çıkarken zeminimde çocuk sahibi olmak ile ilgili neler vardı.
Annelik Düşüncesi İlk Ne Zaman Oluştu?
Ufak bir kız çocuğuyken oyuncak bebeklerimin benim için özel bir anlamı olduğunu hatırlamıyorum. Barbie bebek tufanına çok katılmamıştım. Belki ağabeyimin etkisiyle daha çok erkek oyunlarına özenirdim. Kız çocuk gibi davranmaktan çok, yaramaz bir erkek çocuk gibi hareket ederdim.
Bebekler yerine yavru köpekleri, yavru kedileri severdim. Onları gizlice eve sokmaya çalıştığım her sefer kapıda anneme yakalanırdım. Böylece maceralarım daha başlayamadan biterdi. Ben de hasretimi köpek ve kedi yavrularını sokakta severek giderirdim.
Evden dışarıya yemek kaçırmak, dondurma için para isteyip minik tüylü bebeklerime bakkaldan yoğurt, süt, yumurta almak sanırım benim ilk annelik tohumlarımdı.
Bu duygunun devamı olarak annemle babama, “Bana ya köpek alın ya da kardeş istiyorum,” diye bir süre baskı yapmıştım. Başka bir canlıdan sorumlu olma fikrini sevmiştim. Fakat eve bir köpek alma