Bir Hint kasabasında gerçekleştirilen araştırmanın şimdiki durumunuzla uzaktan yakından ilgisi yokmuş gibi görünüyorsa Batı dünyasında yaşayan insanların da kendilerine bir sürü karmaşık hedef belirleme eğiliminde olduklarını hatırlamak faydalı olabilir. Biz bunlara yeni yıl kararları deriz. Hepimizin başına gelmiştir. Yeni yılın ilk günüdür, muhtemelen bir önceki gece fazla içmişizdir ve bu sene her şeyin değişeceğine kadar veririz. Zinde olacak, daha az içip kilo verecek ve daha fazla tasarruf edip muhteşem bir iş bulacağız… Daha da önemlisi tüm bu şeyleri hemen şimdi yapacağız. Aynı durum kurumlar için de geçerlidir. Yöneticiler ekibin bu sene uzun bir liste dolusu performans göstergesini darmaduman edeceğine karar verirler. Aynen az önce bahsettiğimiz tasarruf çalışmasında olduğu gibi, eğer birden fazla iddialı hedefin peşinden koşarsak, çabalarımızın sonuçsuz kalacağını görürüz çünkü bu hedeflerden yalnızca birini başarmaya yetecek miktardaki bilişsel çabamız, diğer amaçları başarma ihtimalimizi baltalayacaktır32. Bir diğer deyişle, birçoğumuz için problem hedefsiz olmak değil, çok fazla hedefe sahip olmaktır. Bu nedenle, bir önceki bölümde kâğıda dökmenizi rica ettiğimiz hedeflerinize dönüp aralarından yalnızca bir tanesini seçmenizi istiyoruz.
Ana hedefinizi belirlemenin yollarından biri de, refahla ilişkilendirilen beş unsuru düşünüp, (hedefiniz ister gönüllülük, ister maraton koşusu, ister yeni bir işe girmek, ister çocuklarla daha fazla zaman geçirmek, ister işyerindeki ekibinizin performansını artırmak, ister kilo vermek olsun) sizin ve başkalarının refahını ne kadar artıracağını göz önünde bulundurarak her bir amacınıza birle on arasında puan vermek olabilir. Aynı zamanda kapasitenizin neyi başarmanıza yeteceği konusunda gerçekçi olmalısınız. Yine de başarıya ulaşma ihtimalinizi düşünmek yerine, bu hedefler hakkında ne kadar tutkulu ve onlarla ne kadar ilgili olduğunuzu düşünerek bir ile on arasında bir değerlendirme yapmanızı istiyoruz. Bu ayrım, işler zora girse bile, uğruna uzun süre dayanıklılık ve tahammül göstereceğiniz bir hedefe odaklanmanızı sağlayacaktır. Yani Homeros'a ilgi duymuyorsanız kendinize antik Yunanca öğrenmeyi hedef edinmeniz mantıklı olmaz. Tutku ve refah denen bu iki mercek, umuyoruz ki hedeflerinizi başka bir ışık altında incelemenize yardımcı olacaktır. Ana hedefinizin ne olması gerektiğine anında karar veremiyorsanız, uzun listenizi yakınlarınızla paylaşmanız mantıklı olabilir. Bazen eşiniz, restoranda sizin için daha kolay yemek seçebilir çünkü sizin ne yemekten hoşlanacağınız konusunda sizden daha fazla gözleme sahiptir. Aynı durum çoğu zaman, özellikle de işinizi değiştirmek ya da büyük bir projeye başlamak gibi önemli durumlarda, hayattaki hedefleriniz için de geçerli olacaktır.
Şimdi tek ve temel bir amacınız olduğuna göre, başarının nasıl göründüğü hakkında da net olmaya başlamanız gerekecek. Yani kendinize belirgin bir hedef belirlemeniz gerekiyor. Sayılamayacak kadar çok araştırma göstermektedir ki kilo vermek, işyerinde verimlilik, sigarayı bırakmak, oy vermek, kan bağışında bulunmak gibi çeşitli konularda bile, kesin bir hedef belirlemenin sizi istediğiniz sonuca ulaştırma ihtimali, yalnızca “elinizden geleni” yapmanızdan çok daha yüksektir33, 34, 35. Sorun ise bunun sandığımız kadar kolay olmamasıdır. Çoğumuz hedef belirlerken takdire şayan tercihlerde bulunsak da odaklanmakta yetersiz kalırız. “Kilo vermeye” ya da “Fransızca öğrenmeye” ant içsek de pratikte bunun ne anlama geleceği konusunda net olmayız. Listenizdeki bazı şeylerin bu hale dönüşmüş olması normaldir. Daha zinde olmak spor salonuna daha sık gitmek anlamına mı gelir? Ama ya spor salonuna gidip de zamanınızın çoğunu sauna ya da kafede geçiriyorsanız? Buradaki önemli nokta, başarıya ulaştığınızda bunu fark etmenize ve bu bağlamda nasıl bir gelişim gösterdiğinizi tespit etmenize (daha sonra da işleyeceğimiz üzere bu, geri bildirimin hayati bir parçasıdır) imkân tanıyan net bir hedef belirlemenizdir. Örneğin “on kilo vermek”, “on saatten kısa sürede bir maraton koşmak”, “ders notlarını yüzde beş oranında artırmak,” ya da “Fransızcayı, sözlüğe ihtiyaç duymaksızın bir gazete okuyabilecek kadar iyi öğrenmek” gibi bir hedef seçebilirsiniz. Böylece bu hedeflere ulaşıp ulaşmadığınızla ilgili çok az anlam karmaşası olacaktır. Halihazırda başarılı bir atlet ya da Fransızca konuşabilen biri olmadığınızı varsayarsak, bu hedeflerle ilgili önemli nokta insanı geliştirici nitelikte olmalarıdır. Bu bölümün başındaki Sarah örneğinde gördüğümüz üzere, hedef belirlemek yalnızca bir şeyi başaracağınızı söylemek üzerine kurulu olmamalıdır. Hedef belirlemeniz sayesinde eninde sonunda refah düzeyinizi artıracak ve zamanla daha başarılı olmayı istediğiniz zorlayıcı bir göreve odaklanmış olursunuz.
Öyleyse durum değerlendirmesi yapalım. Ana hedefinizin ne olduğuna kadar verdiniz. Kendinize bir amaç edindiniz. Şimdi hedefinize hangi zaman çerçevesinde ulaşacağınızı belirlemeniz lazım. Birçok araştırma tarafından kanıtlandığı üzere, iyi niyetlerle belirlenmiş hedefler, hatta belirgin amaçlarla belirlenmiş olanlar bile, ne zamana kadar başarılmış olmaları gerektiği belirtilmediğinde kolayca suya düşebilirler. Kuponların üzerine son kullanma tarihi basmanın, insanlara onları kullanmak için sınırsız zaman vermekten daha iyi olduğunu gösteren klasik bir pazarlama çalışması, değinmeyi en sevdiğimiz araştırmalardan biridir. Kuponların kullanım sürelerinin kısa ya da uzun olması önemli olmaksızın, araştırmacıların “bitiş tümseği” dedikleri bir olgu açığa çıkar. Bir diğer deyişle, son kullanma tarihi yaklaştıkça, tüketiciler fırsatları kaçırmamak için kuponları kullanırlar36.
Konu kendimize hedef belirlemek olduğunda da tamamıyla aynı eğilimi gösteririz. Bu nedenle bağlayıcı son kullanma tarihleri belirlemek, omuzlarımıza yük bindirme ihtimali olsa da (bu konuyu bir sonraki kuralda daha detaylı işleyeceğiz) faydalıdır. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü öğrencilerinin, makalelerini dönem sonu yerine kendi belirleyecekleri, bağlayıcı bir tarihte teslim etmelerine izin verildiğinde de aynı durum yaşanmıştır37. Belirledikleri teslim tarihini kaçırdıkları her gün için kendilerinden yüzde bir not kırılacağını bilmelerine rağmen, çoğu öğrenci kendi teslim tarihini belirlemeyi tercih etmiştir. Ancak öğrenciler bu seçimlerinin çalışmaları üzerindeki olumlu etkilerine dair önceden fikir sahibi olmuş, kendi bitiş tümseklerini oluşturmanın gücünün farkına varmışlardır. Bu tercihleri de hocaları tarafından belirlenen teslim tarihleriyle ilerlemeye karar veren arkadaşlarına oranla daha yüksek başarı elde etmelerini sağlamıştır. Peki tüm bunlar, siz ve hedefleriniz için ne anlama gelir? Elbette ana hedefinize ulaşmak için kendinize bir teslim tarihi belirlemeniz gerekmektedir. Örneğin forma girmeye karar verip bunu bir saatten az sürede 10 km koşarak başarmaya azmettiyseniz, bu başarıya en geç ne zaman ulaşacağınızı da belirlemeniz gerekmektedir.
Asıl işin henüz sabah koşunuz için yataktan bile çıkmadan ya da bir sonraki sigarayı içmekten kaçınmadan çok önce başladığı şimdiye kadar anlaşılmıştır herhalde. Asıl iş, hedefinizi nasıl belirleyeceğimizi düşünmekle başlar. Bunu doğru biçimde yapmak, tek bir hedefe odaklanmak, bu hedefle ilgili net olmak ve bir teslim tarihi belirlemek iş daha başlamadan çabalamayı gerektirecektir. Ancak hedefe daha başından emek vermek, planınıza sadık kalma ihtimalinizi artırarak emeğinizin hakkını verecektir.
Londra