Ancak Bantular sadece yoğun tarım yapılan yerlerle alâkadar oldukları için hiç göç etmedikleri pek çok bölge vardı, özellikle de çorak veya ormanlık olan alanlar. Dolayısıyla buralarda yaşayan insanlar tamamen anacıl kaldılar. Aynı şekilde, Bantular’dan kaçanlar da anacıl özelliklerini korumayı başardı. Örneğin Pigmeler, Orta Afrika’daki yağmur ormanlarına göç ettiler. Sanlar ise (bazen Kalahari’nin “Çalı Adamları” olarak da anılırlar) kıtanın çorak güney ucuna gitmeyi tercih ettiler.227
Kuzey Afrika’yı işgal eden Sahra-Asyalılar da Sahra Çölü’nün güneyindeki insanlarla elbette temasa geçmişti. MS 4. yüzyılın sonuna gelindiğinde Hıristiyanlık, Nil Nehri boyunca Kuzey Afrika’dan Nübya ve Etiyopya’ya yayılmıştı. İslamiyet ise Sahra Çölü’nün hemen güneyindeki -Gana, Mali ve Sudan gibi- bazı yerlere ulaşmıştı. Bunda kısmen ticaretin kısmen de askerî fetihlerin rolü vardı. Ancak buralarda İslamiyet’in koyu atacıl kültürü, bölgenin yerli anacıl özellikleriyle karışmıştı. Dolayısıyla bölgeyi ziyaret eden katı Müslümanlar, gördükleri karşısında dehşete düşüyordu. Örneğin Müslüman bir din bilgini Mali hakkında şunları söylüyor:
Kadınların aile üyeleri dışında erkek “arkadaşları” ve “ahbapları” var. Erkekler de aynı şekilde başka ailelerin kadınları ile “tanışık.” Bir gün izin alarak Walata kadısının evine gittiğimde, onu dikkat çekici güzellikte bir kadınla otururken buldum. Çok şaşırdım ve gitmek için arkamı döndüm, ama… kadı bana şunları söyledi: “Neden gidiyorsun? O benim arkadaşım.” Dehşete düşmüştüm… çünkü bu adam bir din bilgini ve üstelik de hacıydı.228
Afrika’nın anacıl özünden en büyük kopuş, farklı zamanlarda da olsa merkezi örgütlenmesi güçlü devletlerin ortaya çıkmasıyla yaşandı. Bunlardan ilki, muhtemelen yaklaşık MS 700’de kurulan Gana oldu. 19. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’nın “Afrika Talanı” (Scramble for Africa) başladığında aralarında Kongo, Zulu ve Aşanti’nin de bulunduğu bu devletlerin sayısı oldukça artmıştı. Hepsi de güçlü ve varlıklı krallar tarafından yönetiliyordu. Genelde savaşçıydılar ve toplumsal tabakalaşma hüküm sürüyordu. Örneğin Zulular için toplumsal mevki o kadar önemliydi ki yemek yerken uydukları katı oturma düzenleri vardı. Yerler cinsiyet ve yaşa göre ayrılıyordu. Zulular aynı zamanda imparatorluk kurma içgüdüsüyle yanıp tutuşan azılı savaşçılardı. Komşu kabileleri fethedip yerlerinden etmeye başladıkları 19. yüzyılın ilk yıllarında, Afrika’nın güneyinde büyük bir yıkıma sebep olmuşlardı.
Ancak bu devletlerin hiçbiri tamamen “Afrikalı” değildi. Öyle ya da böyle hepsi de dış etmenlerden etkilenmişti. DeMeo’nun da dediği gibi, Sahra Bölgesi’nin güney ucunda Gana gibi devletlerin kurulmasına “kısmen Kuzey Afrika’da vuku bulan istila sonucunda güneye yönelmek zorunda kalan göçmen Berberi kabileleri neden olmuştu.”229
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.