Gümüş Patenler. Mary Mapes Dodge. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Mary Mapes Dodge
Издательство: Elips Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-625-6485-45-7
Скачать книгу
de Poot neredeydi?

      On metre gerilerinde, buzda kare biçiminde bir delik açılmıştı. Peter bunu görür görmez tek kelime etmeden dehşetle o yöne doğru hücum etti.

      Elbette diğerleri de onu takip etti.

      Peter aşağı baktı. Diğerleri de aşağı baktı, sonra da endişeli bakışlarını birbirlerinin yüzünde gezdirdiler.

      “Poot!” diye haykırdı Peter, bakışlarını tekrar deliğe indirerek. Hepsi put kesilmişti. Buzun altında akıp giden kara sularda hiçbir iz yoktu; çarşaf gibi dümdüz, ayna gibi parlıyordu.

      Van Mounen gizemli bir ifadeyle Ben’e döndü.

      “Sanki daha önce de bir yerde bayılıp kalmıştı, değil mi?”

      “Tanrı’m! Evet!” diye cevap verdi Ben, dehşet içinde.

      “O zaman belki de müzede bir yerde bayılıp kalmıştır!”

      Çocuklar ne yapmaları gerektiğini anlamışlardı. Patenler, hareket ettikçe güneş ışığını yansıtarak yola düşmüştü. Peter kasketini delikten suya daldırıp doldurmayı akıl etmişti ve o hâlde kurtarma görevi için ileri atıldı.

      Beklenildiği gibi! Hakikaten de zavallı Jacob’ı kendinden geçmiş bir hâlde buldular; uyuyormuş gibi görünüyordu. Galerinin bir girintisi içine yığılmış, horul horul horluyordu! Bu keşfin ardından müzenin duvarlarını döven yüksek kahkahalar öfkesi tepesinde tüten bir görevlinin hemen yanı başlarında bitmesine sebebiyet verdi.

      “Yok daha neler! Bu kadar da olmaz! Uyansana, yağ fıçısı!” diye teklifsiz sarsıntılarla Jacob’ı uyandırmaya gayret ettiler.

      Jacob’ın durumunun hiç de ciddi olmadığını anlayınca, talihsiz kasketini boşaltmak için gerisin geri sokağa koştu Peter. Kasketin çoktan buz kesip donmuş tepesinin başına değmesine engel olmak maksadıyla cep mendilini içine tıkıştırmaya çabalarken, diğer çocuklar da hem öfkeli hem dargın görünen Jacob’ı da aralarına almış vaziyette müze merdivenlerinden iniyorlardı.

      Yola çıkma emri tekrar verildi. Poot sonunda tamamen uyanmıştı. Etraflarındaki buz biraz zorlu ve kırılmış olsa da her birinin keyfi pek yerindeydi.

      “Kanaldan mı, nehirden mi gidelim?” diye sordu Peter.

      “Elbette ki nehirden.” dedi Carl. “Çok eğlenceli olacak, orada paten kaymak başka hiçbir yerdekine benzemiyormuş, fakat yolumuzu biraz uzatır.”

      Jacob Poot bir anda ilgileniyormuş göründü.

      “Ben oyumu kanaldan yana kullanıyorum!” diye atıldı.

      “O zaman kanaldan gidiyoruz.” diye karşılık verdi kafile başkanı. “Herkes hemfikirse tabii.”

      Onaylayan sesler işitildi, hayal kırıklığına uğramış tonlarına karşın. Böylece kafile başkanı Peter ön sırada yerini aldı.

      “Pekâlâ, hadi bakalım, bir saate Haarlem’e varmış oluruz!”

      XI

      BÜYÜK TUTKULAR İLE KÜÇÜK TUHAFLIKLAR

      Küçük bir kafile hâlinde son sürat paten kayarlarken Amsterdam’dan gelen arabaların arkalarından yaklaşan sesini duydular.

      “Haydi!” diye sesini yükseltti Ludwig, kafasını geriye çevirip raylara bakarak. “Lokomotifi de geçemeyecek miyiz? Haydi yarışalım!”

      Lokomotifin düdüğü sanki bu fikri duymuşçasına coştu, oğlanlar da aynı şekilde heyecanlandılar ve müsabaka başladı.

      Bir an için oğlanlar bütün gayretleriyle öne hücum edip başı çekti, çok kısa sürmesine karşın bu bile kayda değer bir başarıydı.

      Müsabakanın heyecanı geçince hızlarını tekrar düşürüp seyahatlerinin tadını çıkara çıkara, tatlı bir sohbete dalarak yollarına devam ettiler. Kanal boyunca belli aralıklarda konuşlanmış kontrol noktalarında durup askerler ile iki çift laf etmekten de geri durmuyorlardı. Kış aylarında bu adamlar o bölgede buz yüzeyinin güvenliğinden ve temizliğinden sorumluydular. Her tipiden sonra yüzeyi süpürüp temizliyorlardı, çünkü yumuşak karın buz yüzeyinde oluşturduğu ışıltılı örtü görülmeye değer bir manzara doğursa da patenciler için büyük bir tehlike oluşturuyordu. Ara ara genç dostlarımız asaletlerinden ödün verip çocukluklarına dönerek, kanalda genişletilmiş bir limana demir atmış, üzerlerini tepeden tırnağa buz bağlamış kanal botlarına tırmanmaya yelteniyor, ancak çok geçmeden zaten gözleri üzerlerinde olan askerler tarafından yakalanıp bağıra çağıra aşağı indiriliyorlardı.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Felemenkçede “Bay”.

      2

      Tahta pabuçlar.

      3

      13. – 20. yüzyıllar arasında Hollanda’da bir körfez.

      4

      Kanallarda kullanılan dar tekneler. Bu şekilde adlandırılan teknelerin bazıları yaklaşık dokuz metre boyundadır. Yük gemilerine yerleşmiş evler gibi görünürler ve kanal kıyısı boyunca atlarla çekilirler. Trekschuitler iki kompartımana ayrılır; birinci ve ikinci sınıf. Çok kalabalık değilse yolcular rahatlarına bakarlar, çocuklar dış kısımdaki küçük güvertede oynarlarken erkekler sigara içer, kadınlar dikiş veya örgüyle meşgul olurlar. Bu teknelerin birçoğunun beyaz, sarı veya çikolata renkli yelkenleri olur. Çikolata renginin kullanılmasındaki sebep, güneşe karşı önlem almaktır.

      5

      Panayır.

      6

      Eserin Türkçe tercümesi bulunmamaktadır. Başlığı “Hollanda Cumhuriyeti’nin Yükselişi” olarak Türkçeye tercüme edilebilir. (ç.n.)

      7

      Yaklaşık iki kuruş.

      8

      “Öğren! Öğren! Seni haylaz, yoksa bu kırbacın şaklaması sana öğretir.”

      9

      Ludwig, Gretel ve Carl isimleri Alman isimleridir. Felemenkçedeki karşılıkları Lodewyk, Grietje ve Karel’dir.

      10

      Felemenkçede