Ah Şu Biz Türkler!. Savas Bozbel. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Savas Bozbel
Издательство: Bookwire
Серия:
Жанр произведения: Языкознание
Год издания: 0
isbn: 9783741893476
Скачать книгу
- Sevgilisinin hamile olduğunu bildiği halde terk eden şüpheli hakkında suç duyurusunda bulunacaktım.

       - Allah Allah. (Kâtibe seslenir). Yeni TCK’yı getirin. Evet burada varmış madde. İlk defa karşıma çıkıyor.

      - Ya yeni bir madde.

      - Bu çocuk evlilik dışı mı şimdi?

      - Evet.

      - Burası İstanbul.

       ***

       1940'lardan aktarılan bir anı: Yaşlıca bir Rum kadıncağız sanık kürsüsünde durmaktadır. Duruşma uzadıkça uzar. Kadıncağız şişmanlığın ve yaşı nedeniyle, mahalle karısı misali, tanık kürsüsüne yaslanıp belini kırarak ağırlığını bir tarafa vererek durur.

       Hâkim: "Hanım düzgün dur!" (sertliğiyle bilinen bir hakimdir). Beş dakika sonra kadıncağız dikilmekten yine yorulur, bu sefer ağırlığı öbür tarafa vererek bükük durur.

       Hâkim: "Hanım düzgün dur!" Kadıncağız tekrar toparlanır. Bu olay birkaç kere tekrarlar. En sonunda hâkim yine: "hanım düzgün dur!" deyince kadıncağız lafı patlatır:

       - A yeter bea! Mahkeme mi yapiyoruz, fotogıraf mi çektiriyoruz?

       ***

       2005 yılının Kadıköy adliyesinde yaşanmıştır. Becerikli bir kâtip, mübaşir hâkim ekibine sahip mahkeme kadrosu, benim de birinde bulunduğum boşanma davalarını seri olarak karara bağlamaktadır. Ancak bu arada listeye uyulmamakta hazır beklemekte olan kim varsa onlara öncelik de verilmektedir.

      Arka arkaya davalar karara bağlandıktan sonra mübaşire "Bizim duruşma vardı" diye danışan kimse kalmaz. Mübaşir de hesabı hafiften şaşırdığı için koridora çıkıp bağırır: "bilmem kaçıncı bilmem ne mahkemesinde davası olan!". Kimsecikler üzerine alınmaz. Mübaşir açık olan kapıdan içeri bakar. Teşkilat tam kadro hazır müşteri beklemektedir. Döner tekrar koridora

       bağırır:

      - Haydi! Yok mu boşanmak isteyen?

       ***

       Bir avukat Amerikan filmlerine özendiği için midir, öz Türkçeci olduğu için midir bilinmez bir duruşma boyunca hakime "yargıcım" deyip durur. Hani "Sayın yargıç" değil de "Yargıcım" diyor ki biraz daha Türk ananelerine uysun, hâkim bu hitabeti garipsemesin. Bir, iki, üç beş derken hâkim en sonunda: "Ayıp oluyor ama avukat bey!" der. Avukat şaşırmıştır. "Ne oldu ki?" diye sorar. Hâkim: “Yaşça büyük olabilirsiniz ama biz de hakimiz bir yerde! Deminden beri YAVRUCUM deyip duruyorsunuz. Yeter ama!”

      Kim Angut?..

      Angut herkesin (haksız bir şekilde) kullandığı bir ifadedir. “Angut”. Birisi ahmaklık, kaba saba bir hareket yapınca, bir laftan anlamayınca, böyle boş boş bakınca hemen "Angut'musun" der günümüzün insanı. Angut'un aslında bir kuş olduğunu (Casarca ferruginea) bilmeyen bir ton "Angut!" var ülkemizde. Angut kuşu'nun eşi öldüğü zaman (yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi) gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan, o da ölene kadar onun baş ucunda bekler. İşte bu canlının yaptığı en büyük"Angut"luk budur. Ayrıca bu olay bütün Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen birşey değildir. Çok ürkek bir hayvan olmalarına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen Angut kuşuna elini uzatsanız dahi oradan kaçmaz. Hani derler ya "Angut gibi bakmasana lan".. Keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine.. Bundan sonra bazılarına "Angut" demeden önce bir kere daha düşünün. Bir "Angut" bile olamayan o kadar çok insan var ki artık günümüzde...

      Nedir Yakınlaştıran

      Bir gün, bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar yol kenarında. Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir 'yabancıyı kendi kardeşlerine yeğlediklerini.

      Biri karga, biri leylek...

      O kadar farklıdır ki kuşlar ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine.

      Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle. Yaklaşır ve merakla inceler kuşları.

      Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar.

      O zaman anlar ki, birlikte kaçar, birlikte uçar, birlikte yasarlar beklenenlerin yanında tutunamayanlar.

      O zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan.

      Topal kuşlar birbirlerinin 'arıza' larını bilir ve sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine.

      En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır.

      Ayni şekilde zengin, ayni şekilde mesut olanların ortak paydaları sabun köpüğü gibidir uçar, söner.

      Ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran...

       Mesnevi’den

      Hayvanlar aleminden dersler

      Hayvanlar bir gün kim daha çok çocuk doğurabilir diye çekişmeye başlarlar.

      Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar.

      "Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun?" diye sorarlar aslana.

      “Bir." diye yanıtlar dişi aslan. "Fakat ben aslan doğururum”.

      Dersimiz; nitelik, nicelikten önemlidir.

      ***

      “Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum” diye sorar anne yengeç çocuğuna.

      “Düzgün yürüsene !” der.

      “Pekala anne” der çocuk.

      “"Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim.”

      Dersimiz; hareketler sözlerden önde gelir?

      ***

      Aslanın biri, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar.

      “Evet” diye yanıtlar koyun. Aslan bu yanıta kızar ve koyunu oracıkta parçalar. Daha sonra kurda seslenip yanına çağırır, ona da ayni soruyu sorar.

      “Hayır” diye yanıtlar kurt korkudan. Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz.

      Sıra tilkiye gelmiştir. Ayni soruyu tilkiye de sorar. Tilkinin yanıtı söyle olur;

      “Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum koku almıyor”.

      Dersimiz; akıllı kişi tehlikeli durumlarda konuşmaz!

      ***

      Kazlar ve turnalar bir gün aynı tarlada yiyecek ararlarken birden yanlarına yaklaşmaya çalışan avcıyı fark ederler. Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar. Oysa kazlar ağır hareket ettikleri için avcıdan kurtulamazlar.

      Dersimiz; yakalananlar her zaman suçlu olanlar değildir?

      ***

      Yaşlı bir geyik hasta düşer ve daha rahat otlayabilmek için güzel otlarla dolu bir çalılıkta yaşamaya başlar. Her hayvanla iyi geçindiği için pek çok hayvan sık sık geyiğin ziyaretine gelir.

      Zamanla