Ah Şu Biz Türkler!. Savas Bozbel. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Savas Bozbel
Издательство: Bookwire
Серия:
Жанр произведения: Языкознание
Год издания: 0
isbn: 9783741893476
Скачать книгу

      Türkçemizin evrimi..229

      İki embriyo..231

      Araba markalarının anlamları..234

      Olay budur!!.235

      Şu bizim minibüs şoförleri.239

      Genç adam ve jaguarı241

      Bir kaz göndersem..244

      Detaylar ve öz..247

      Çağrı merkezlerinden..248

      Hata nedir?253

      Bilgisayarcılardan sallamalar..254

      Elektrik alamama…257

      Zamanın değerini bilmek için..261

      Hoca ve seyis..262

      İtiraf.com’dan inciler..264

      Temel ve Nataşa..267

      Olmadı çay demleriz…267

      Ülkenin birinde..268

      Baki’nin yemini270

      Bir hukukçunun ilan-ı aşkı..271

      Türk Erkeği..274

      Neden???275

      Atasözlerimizdeki çelişkiler..277

      Türk yalanları..279

      Doğan Cüceloğlu ile düşündürücü bir sohbet..286

      İnsan psikolojisini yönetme289

      Hela muhabbetleri..290

      Korsan CD’lerde alt yazılar…293

      Yaşandığı iddia edilen bir olay...295

      Nuri Alço ile Tecavüzcü Çoşkun arasındaki farklar..296

Formula-1 için Türk Pilotlar aranıyor…299

      Sarımsak Tarlası

      Genç adamın biri,

       Dermiş babasına her gün;

       “Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi”

       Baba, itiraz eder,

       Olmaz öyle çok dost, hakikisi

       Belki bir, belki iki,

       Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...

       Devam eder durur konuşma...

       Aralarında başlar bir tartışma,

       Karar verirler bir sınava,

       Dostun hakikisini anlamaya.

       Bir akşam bir koyun keserler,

       Ve koyarlar çuvala,

       Baba der ki oğluna,

       'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'

       Çuvaldan kanlar damlamakta,

       Sanki öldürmüşler de bir adamı,

       Koymuşlar çuvala,

       Dıştan böyle sanılmakta,

       Delikanlı sırtlar çuvalı,

       Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı,

       O dost, bakar ki bir çuval, hem de kanlı,

       Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,

       Almaz içeri arkadaşını,

       Böylece tek tek dolaşır delikanlı,

       Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını,

       Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır,

       Evlat geriye döner,

       Ama içten yıkılır...

       Babasına dönerek; “haklıymışsın baba” der,

       Dost yokmuş şu dünyada ne sana, ne de bana,

       Baba “hayır Evlat” der, benim bir dostum var bildiğim,

       Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona,

       Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar,

       Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...

       Gider, baba dostuna,

       Kabul görür, sevinir,

       O dost, delikanlıyı alır hemen içeri,

       Geçerler arka bahçeye,

       Bir çukur kazarlar birlikte,

       Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,

       Üzerine de serpiştirirler toprak,

       Belli olmasın diye dikerler sarımsak...

       Genç adam gelir babasına;

       “Baba, işte dost buymuş” diye konuşunca,

       Babası; “daha erken, o belli olmaz daha,

       Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,

       Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,

       İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi,

       Sonra gel olanları anlat bana...”

       Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,

       Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,

       Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı,

       Der ki tokadı yiyen DOST;

       “Git de söyle babana,

       Biz satmayız sarımsak tarlasını

       Böyle iki tokada”

      Diyalogsal

      (İzzet Yıldızhan Show'da dansçı kızlar bacaklarını 180 derece açarken)

       Müslüm Gürses: Harika yahu, pergel gibi açtılar bacaklarını...

       İzzet Yıldızhan: Pergel nedir abi?

       Müslüm Gürses: Geometrik bir hadise...

      ***

       Savaş Ay: Siz Ugandalı mısınız?

       Zeynep Mansur: Hayır, ben sanatçıyım; halka mal olmuş birisiyim!..

      ***

       Hülya Avşar: Aşık mısın?

       Gülben Ergen: Evet...

       Hülya Avşar: Really?

       Gülben Ergen: Of course yaaniii!..

      ***

       İhsan Kalkavan: Fenerbahçe'den Nobre'yi ve Hooijdonk'u çıkar, Fenerbahçe`de bir şey yok...

       Ömer Çavuşoğlu: Olur İhsan, hatta birkaç kişi daha çıkaralım sen oyna...

       Aziz Üstel: (şarkı şeklinde) Sen oyna İhsan, sen oynaaa...

       ***

       "Silikon Vadisi" programının sunucusu: Artık web siteniz hazır olduğunda bize söylersiniz biz de programımızda yayınlarız...

       M. Ali Erbil: Tabii artık siz de bana girersiniz ne zaman isterseniz hahaha... (bir süre sessizlik!)

       Sunucu: Ziyaret etmeye çalışırız...

       ***

      (Beyazıt Öztürk üzerinde oturdukları raylı sistem platformu oynatır)

       Ayşe Hatun Önal: N'oluyo yaa?

       Beyazıt Öztürk: Altta adamlar var sıkılınca yürüyorlar...

       Ayşe