“Hastalığın seni yufka yürekli yapmış, baba. Beş sene önce, bunu asla yapamazdım. Bir krallık güçsüz bir kralı hak etmez. Yakında öleceğini ben de biliyorum… Ama o kadar bekleyemem.”
Babası en sonunda cansız bir halde yere yığıldı.
Ölmüştü.
Mardig nefes nefese, yaptığı şey yüzünden şok içinde yere baktı. Ellerini pelerinine sildi, hançeri yere fırlattı ve hançer büyük bir şangırtıyla yere düştü.
Mardig suratını buruşturup babasına baktı.
“Erkek kardeşlerim konusunda endişelenme, baba. Onlar için de ayrı planlarım var.”
Babasının cesedinin üstünden geçip pencereye gitti ve aşağıdaki başkente baktı. Burası artık ona aitti.
Artık her şey onundu.
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Kendrick kılıcını kaldırdı ve bir Kum Yürüyücüsü jilet gibi keskin tırnağını suratına savururken onu savuşturmaya çalıştı. Kılıcı onu büyük bir gümbürtüyle kıvılcımlar saçarak durdurdu ve Kendrick yaratık sivri tırnaklı pençesini kılıçtan kaldırıp başına hücum ederken yana kaçtı.
Kendrick hızla dönüp kılıcını savurdu, ama yaratık şaşılacak derecede atikti. Geri çekildi ve Kendrick’in kılıcı kıl payı yanından geçti. Yaratık sonar öne atıldı, yükseğe sıçradı ve doğrudan onun üstüne atladı… Kendrick bu sefer bu hamleye hazırdı. Yaratığın hızını hafife almıştı, ama ikinci kere gafil avlanmayacaktı. Kendrick yere eğildi ve kılıcını havaya kaldırdı… Yaratığın doğrudan kılıcın üstüne düşerek kendi hamlesiyle ölmesini sağladı.
Dizlerinin üstüne kalktı ve kılıcını alçaktan savurarak ona hücum eden iki Kum Yürüyücüsü ’nün bacaklarını kesti. Sonra, döndü ve kılıcını geriye savurarak yaratıklardan biri sırtına atlamadan önce onu biçti.
Yaratıklar dört bir yandan üstüne gelirken, Kendrick kendisini hararetli bir savaşın ortasında buldu. Brandt ve Atme bir yanında, Koldo ve Ludvig diğer yanındaydı. Beşi içgüdüleriyle birbirlerine sırtlarını verdiler ve dar bir halka oluşturdular; kılıçlarını yaratıklara saplayarak ve tekmeler atarak onları kendilerinden uzak tutarlarken, birbirlerini kolladılar.
Kasıp kavuran güneşlerin altında, o açık ve engin alanda sığınabilecekleri hiçbir yer olmaksızın uzun süre savaştılar. Kendrick’in omuzlarını sızlamaya başlamıştı ve dirseklerine kadar kan içinde kalmıştı; uzun yürüyüşten ve bitmek bilmeyen savaştan yorgun düşmek üzereydi. Yanlarında yiyecekleri ve gidecek bir yerleri yoktu. Hepsi canını kurtarmak için savaşıyordu. O yaratıkların öfkeli çığlıkları oraya buraya konarlarken etrafı kaplamıştı. Kendrick dikkatli olmaları gerektiğini biliyordu; geriye dönebilmek için uzun bir yol kat etmeleri gerekiyordu ve içlerinden biri yaralanırsa, çok zor bir durumda kalacaklardı.
Savaşırken uzakta Kaden isimli çocuğu gördü ve hala hayatta olduğuna sevindi. Çocuk elleri ve kolları arkasında bağlı bir biçimde onu sıkıştırmış olan yaratıklara karşı direniyordu. Onu gören Kendrick cesaret kazandı ve neden orada olduğunu hatırladı. İki misli çaba sarf ederek öfkeyle savaştı ve yaratıkların hepsini öldürerek çocuğa doğru gitmeye çalıştı. Diğerlerinin ona karşı davranışları hoşuna gitmemişti ve o yaratıklar kötü bir şey yapmadan önce ona ulaşması gerektiğini biliyordu.
Aniden büyük bir acıyla kolunun yarıldığını hissetti. Bir yaratığın ona saldırdığını ve keskin tırnaklarını suratına savurduğunu gördü. Zamanında karşılık veremeyeceği için, kendisini darbeye hazırladı ve suratının ikiye ayrılacağını sandı… Ama Brandt aniden öne atılıp yaratığı göğsünden ikiye ayırdı ve Kendrick'i son anda kurtardı.
Tam o sırada, Atme de öne fırladı ve bir yaratık dişlerini Brandt’ın boğazına geçirmeden önce onu biçti.
Kendrick hızla kendi etrafında döndü ve iki yaratık Atme’nin üstüne atlamadan onları öldürdü.
Böylece, dönerek ve kılıç savurarak, son yaratığa kadar savaşarak devam etti. Yaratıklar ayaklarının dibine düşerek kumların üstünde öbekler oluşturdular ve kumlar kanlarla kıpkırmızı bir renge büründü.
Kendrick gözünün ucuyla birkaç yaratığın Kaden’ı kaptığını ve onu kaçırmaya hazırlandığını fark etti. Kalbi hızla atmaya başladı; tehlikeli bir durumda olduklarını biliyordu. Yaratıkları gözden kaybederse, çöle kaçarlar ve Kaden’ı bir daha bulamazlardı.
Çocuğa koşması gerektiğini fark etti. Savaştan sıyrılarak birkaç yaratığı dirsekleye dirsekleye o yöne doğru koşmaya başladı ve diğerlerini yaratıklarla savaşır halde bırakıp Kaden’a yetişmeye çalıştı. Birkaç yaratık peşinden gelince, Kendrick dönüp onlara tekmeler attı ve ilerleyebilmek için kılıcını savurdu. Her yanının sıyrıklar içinde kaldığını hissediyordu, ama her ne olursa olsun durmayacaktı. Kaden’a vaktinde yetişmek zorundaydı.
Kendrick Kaden’ı görünce onu durdurması gerektiğini anladı. Bunu yapabilmek için tek bir şansı vardı.
Beline uzandı, bir bıçak çekti ve bunu fırlattı. Bıçak yaratıklardan birinin ensesine saplandı ve Kaden’ın boğazını ısırmaya fırsat bulamadan oracıkta öldü. Kendrick kalabalığı yardı, mesafeyi kapattı, ta Kaden’ın olduğu yere kadar koştu. Bir başka yaratığı daha onu öldürmeden önce hakladı.
Kendrick Kaden’ı korumak için savunmaya geçti. Kaden yerde elleri ve kolları bağlı bir halde yatıyor, Kendrick’se bu arada ona saldıranları öldürüyordu. Kaden’ın üstüne daha da fazla yaratık çullanırken, Kendrick her yönden gelen yaratıkların pençe darbelerini engelledi. Etrafının sarıldığını ve yaratıkların her yönden pençelerini ona savurduklarını gördü, ama Kaden’ı kurtarmaya kararlıydı. Görebildiği kadarıyla, diğerleri Kaden’ın yardımına koşamayacak kadar meşgullerdi.
Kendrick kılıcını havaya kaldırıp çocuğun bağlarını kesti ve onu serbest bıraktı.
“Kılıcımı al!” diye bağırdı.
Kaden Kendrick’in kınından kısacık kılıcı aldı ve hızla dönüp onun yanında yaratıkların geri kalanıyla yüzleşti. Kendrick çocuğun yaşına rağmen atik, cesur ve korkusuz oluğunu görebiliyordu ve onunla birlikte yaratıklarla savaştığına memnundu.
Birlikte gayet iyi savaşıp, dört bir yandan gelen yaratıkları öldürdüler. Ama ne kadar iyi savaşsalar da yaratıklar çok kalabalıktı ve ikisi çok geçmeden etraflarının tamamıyla sarıldığını fark ettiler.
Kendrick güçten düşüyordu, omuzları yorulmuştu. Tam o sırada, yaratıkların yere yığıldığını gördü ve arkalarından muazzam bir savaş çığlığı geldi. Koldo, Ludvig, Brandt ve Atme’nin yaratıkları aşıp, etraflarındaki yaratıkları öldürdüklerini görünce çok sevindi. Bundan cesaret alarak son bir çabayla yanında Kaden’la birlikte savaşmaya devam etti. Altı kişi birlikte savaşarak durdurulamaz hale gelmişlerdi ve yaratıkların işini teker teker bitiriyorlardı.
Kendrick sessizlikte nefes nefese çölde dururken e etrafına bakınırken, ne yaptıklarını aklı bir an için almadı. Etrafları olduğu gibi yaratıkların leşleriyle kaplıydı; yaratıkların cesetleri farklı yönlerde istiflenmiş durumdaydı ve kumları kanlarıyla kırmızıya boyamışlardı. O ve diğerleri de yara ve sıyrık içinde