Öldürme Nedeni . Блейк Пирс. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Блейк Пирс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Серия: Bir Avery Black Polisiye Romanı
Жанр произведения: Современные детективы
Год издания: 0
isbn: 9781632918864
Скачать книгу
dedi Avery şikayet eder gibi. Sırf önyargılı bir gerzeğin teki olan eski partneri, silahını kaptığı gibi bir çeteye tek başına sızdığı ve onun başarılarının üstüne konmak istediği için İç İşleri’nin kısa bir süre önce başlattığı soruşturmayı düşününce içi öfkeyle doldu.

      Baş komiser dışarıyı işaret etti.

      “Partnerin seni bekliyor. Seni baş dedektif yaptım. Beni hayal kırıklığına uğratma.”

      Avery dışarıda Ramirez’in beklediğini gördü. Ofladı.

      “Ramirez mi? Neden o?”

      “Cidden mi?” Baş komiser omuzlarını silkti. “Seninle bir tek o çalışmak istedi. Buradaki herkes senden nefret ediyor gibi.”

      Avery midesindeki o düğümün gerildiğini hissetti.

      “Ayağını denk al, genç dedektif,” dedi baş komiser ayağa kalkıp görüşmenin sona erdiğini belli ederken. “Edinebileceğin bütün dostlara ihtiyacın olacak.”

      İKİNCİ BÖLÜM

      “Nasıl gitti?” diye sordu Ramirez, Avery ofisten çıktıktan sonra.

      Avery başını eğip yürümeye devam etti. Havadan sudan konuşmaktan hiç hoşlanmazdı ve birlikte çalıştığı polis memurlarının ona küfür içermeyen bir şey söylemediğini duyarsa onlara güvenmezdi.

      “Nereye gidiyoruz?” diye sordu.

      “Doğrudan işe girişiyorsun demek.” Ramirez gülümsedi. “Bunu bilmek güzel. Tamam, Black; nehir kenarındaki Lederman Parkı’ndaki bir banka bırakılmış ölü bir kız var. Trafiğin yoğun olduğu bir bölge. Bir katilin bir cesedi bırakacağı bir yer değil.”

      Yanlarından geçtikleri polis memurları Ramirez’e beş çaktılar.

      “Parçala onu, kaplan!”

      “Gününü göster, Ramirez.”

      Avery başını salladı. “Çok hoş,” dedi.

      Ramirez ellerini kaldırdı.

      “Ben bir şey yapmadım.”

      “Sorun hepinizsiniz,” dedi Avery sinir olmuş bir ifadeyle. “Bir polis karakolunun bir hukuk şirketinden daha kötü olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Gizli erkekler kulübü, değil mi? Kızların girmesi yasak.”

      “Sakin ol, Black.”

      Avery asansörlere yöneldi. Birkaç polis memuru onu sinir ettiler diye şakalaştılar. Genellikle, Avery bu tür şeyleri görmezden gelebiliyordu, ama bu yeni vaka çoktan sert dış görünümünü sarsmıştı. Baş komiserin kullandığı sözcükler, bunun sıradan bir cinayet olmadığına işaret ediyordu: Olay yerindekiler ne olduğunu anlayamamışlar. Belirli bir biçimde oraya bırakılmış.

      Yeni partnerinin küstah ve ilgisiz tavrı da pek rahatlatıcı değildi: Sıradan gözüküyor. Ama hiçbir şey sıradan değildi.

      Ramirez kapıyı tuttuğunda asansör tam kapanmak üzereydi.

      “Bak, özür dilerim, tamam mı?”

      Samimi gibiydi. Ellerini kaldırmış, koyu renkli gözlerinde özür diler gibi bir ifade belirmişti. Bir düğmeye bastılar ve aşağı inmeye başladılar.

      Avery ona baktı.

      “Baş komiser benimle bir tek senin çalışmak istediğini söyledi. Neden?”

      “Sen Avery Black’sin,” dedi Ramirez, yanıt çok barizmiş gibi. “Seni nasıl merak etmezdim? Kimse seni tanımıyor, ama herkesin senin hakkında bir fikri var: gerzek, dâhi, modası geçmiş, girişken, katil, kurtarıcı. Doğruları yanlışlardan ayırmak istedim.”

      “Niye umurunda ki?”

      Ramirez ona gizemli bir ifadeyle gülümsedi.

      Ama yanıt vermedi.

      * * *

      Avery hızlı adımlarla otoparkta ilerleyen Ramirez’in peşinden gitti. Ramirez kravat takmamıştı ve gömleğinin ilk iki düğmesi ilikli değildi.

      “Arabam şurada,” dedi Ramirez.

      Onu tanıyormuş gibi görünen birkaç üniformalı polisin yanından geçtiler; biri el sallayıp, Onunla ne işin var? der gibi tuhaf tuhaf baktı.

      Ramirez onu toz kaplı, koyu kırmızı renkli, içinde ten rengi yırtık koltukları olan bir Cadillac’a götürdü.

      “Sağlam arabaymış,” diye espri yaptı Avery.

      “Bu bebek beni defalarca kurtardı,” dedi Ramirez gururla. Arabanın kaportasını sevgiyle okşadı. “Tek yapmam gereken bir pezevenk veya açlıktan geberen bir İspanyol gibi giyinmek. Sonra, kimse dönüp bakmıyor bile.”

      Otoparktan çıktılar.

      Lederman Parkı karakoldan sadece birkaç kilometre uzaklıktaydı. Batıdaki Cambridge Sokağı’na doğru gidip, Blossom’dan sağa saptılar.

      “Eee,” dedi Ramirez. “Bir zamanlar bir avukat olduğunu duydum.”

      “Evet?” Avery temkinli mavi gözleriyle yan yan ona baktı. “Başka neler duydun?”

      “Bir ceza avukatıymışsın,” dedi. “Hem de en iyisiymişsin. Goldfinch & Seymour’da çalışmışsın. Orası hiç de fena bir yer değildir. Neden ayrıldın?”

      “Bilmiyor musun?”

      “Bir sürü baş belasını savunduğunu biliyorum. Kusursuz bir sicil, değil mi? Hatta pis işlere bulaşmış birkaç polisi de içeri attığını biliyorum. İyi bir hayat yaşamış olmalısın. Müthiş bir maaş ve bitmek tükenmek bilmeyen bir başarı. Bir insan tüm bunları geride bırakıp da nasıl bu teşkilata katılır?”

      Avery etrafı kilometrelerce dümdüz ovalarla çevrili ufak bir çiftlikte büyüdüğü evi hatırladı. O yalnızlık ona asla iyi gelmemişti. Hayvanlar veya çiftlik kokusu da öyle: dışkılar, hayvan postları ve tüyleri. Daha ilk baştan, oradan kaçıp gitmek istemişti. Gidebileceği yerse Boston’dı. İlk önce, üniversite, sonra da hukuk okulu ve kariyer.

      Şimdi de bu.

      İç çekti.

      “Sanırım, bazı şeyler planladığımız gibi gitmiyor.”

      “Nasıl yani?”

      Avery’nin gözlerinin önüne yine kalın çerçeveli gözlüklü, suratı kırış kırış yaşlı adamın o tanıdık, meşum gülümsemesi geldi. İlk başlarda ne kadar da samimi, mütevazı, zeki ve dürüst gözükmüştü. Hepsi öyleydi, diye düşündü.

      Duruşmaları sona erene ve günlük hayatlarına geri dönene kadar… Avery de çaresiz kişilerin kurtarıcısı ve insanların savunucusu değil, fazla karmaşık ve değişmeyecek kadar kök salmış bir oyunda sıradan bir piyon olduğunu kabullenmek zorunda kalmıştı.

      “Hayat zor,” dedi düşünceli düşünceli. “Bir gün bir şeyler bildiğini sanıyorsun, ertesi gün bakıyorsun ki örtü kalkmış ve her şey değişmiş.”

      Ramirez evet der gibi başını salladı.

      “Howard Randall,” dedi, onun neden söz ettiğini anlamış gibi.

      Bu isim Avery’nin etrafındaki her şeyi daha iyi fark etmesini sağladı. Arabadaki serin hava, koltukta oturuş şekli, şehirde bulundukları yer. Kimse uzun süredir o adamın ismini