“O kişinin kim olduğunu biliyor musunuz efendim?” diye sordu.
“Babam olduğundan şüpheleniyorum, Lordum.” diye yanıtladı Sam.
“Burada mı, onu görebiliyor musun?” diye sordu yargıç.
“Hayır, göremiyorum, Lordum.” diye yanıtladı Sam, gözlerinin salonun tavanındaki fenere dikerek.
“Eğer onu gösterebilseydin derhâl tutuklatırdım.” dedi yargıç.
Sam anladığını belli edercesine başını sallayıp yüzünden eksilmeyen neşeli ifadeyle Dava Avukatı Buzfuz’a döndü.
“Peki o zaman Mr. Weller.” dedi, Dava Avukatı Buzfuz.
“Peki o zaman.” diye yanıtladı Sam.
“Sanıyorum ki bu davanın davalısı Mr. Pickwick’in hizmetindesiniz? Lütfen konuşun Mr. Weller.”
“Konuşma niyetindeyim efendim.” diye yanıtladı Sam. “Sözü geçen beyefendinin hizmetindeyim ve bu çok iyi bir iş.”
“Az iş çok para diyorsunuz yani?” dedi Avukat Buzfuz şakayla karışık.
“Ah alacaktan yana sıkıntım yok efendim, aynı üç yüz elli kırbaç alacağı olan askerin dediği gibi.” diye yanıtladı Sam.
“Bize ne askerden ya da başka birinden, efendim.” diye lafa girdi yargıç. “Bu kanıttan sayılmaz.”
“Pekâlâ Lordum.” diye yanıtladı Sam.
“Davalıyla ilk kez anlaşma yaptığınız günün sabahı ilginç bir şey olduğunu hatırlıyor musunuz, ha Mr. Weller?” dedi Dava Avukatı Buzfuz.
“Evet, hatırlıyorum efendim.” diye yanıtladı Mr. Weller.
“Bir zahmet bunun ne olduğunu anlatın jüriye.” dedi yargıç.
“O gün yeni bir kıyafet provasına gitmiştim jüri üyesi beyefendiler.” dedi Sam. “Ve o zamanlar bu benim için çok özel ve alışılmadık bir durumdu.”
Burada genel bir kahkaha patlaması yaşandı ve makamının ardından öfkeli bir ifadeyle bakan yargıç: “Dikkatli olsanız iyi olur, efendim.” dedi.
“Mr. Pickwick de o zamanlar öyle demişti Lordum.” diye yanıtladı Sam. “Ben de takım elbisemi büyük dikkatle seçmiştim efendim, sahiden de dikkat etmiştim Lordum.”
Yargıç iki dakika aralıksız olarak ciddiyetle Sam’in yüzüne baktı ancak Sam’in ifadesi o kadar sakin ve huzurluydu ki yargıç söyleyecek bir şey bulamadı ve Dava Avukatı Buzfuz’dan devam etmesini istedi.
“Yani şunu mu demek istiyorsunuz, Mr. Weller.” dedi Dava Avukatı Buzfuz, kollarını manalı biçimde birleştirerek ve gerisin geriye dönüp sanki kelimeler olmadan jüri üyelerine daha tanığı rahatsız etmeye yeni başladığını belli etmek ister gibi dönerek. “Yani tanıklar tarafından anlatıldığını duyduğunuz üzere davalının davacının kollarında bayıldığını görmediğinizi mi söylüyorsunuz?”
“Kesinlikle hayır.” diye yanıtladı Sam. “Ben, onlar beni çağırana kadar koridorda bekledim, sonradan da içeri girdiğimde yaşlı hanımefendi orada değildi.”
“Şimdi bir üstünde geçelim, Mr. Weller.” dedi Dava Avukatı Buzfuz, Sam’in cevabını not aldığını göstererek onu korkutma amacıyla önündeki mürekkepliğe kocaman bir kalemi batırarak. “Siz koridordaydınız ve yine de olanlara dair bir şey görmediniz. Sizin bir çift gözünüz olduğuna emin misiniz Mr. Weller?”
“Evet benim bir çift gözüm var.” diye yanıtladı Sam. “Hepsi de bu kadar. Eğer göz yerine patentli, görüntüyü iki milyon kere büyüten, ekstra güçlü mikroskop olsaydı belki merdivenlerin tepesindeki kalın bir kapının ardında olanları görebilirdim ama işte ne yaparsınız, bende sadece göz var ve görüşüm sınırlı.”
Mümkün olan en basit ve ağırbaşlı tavırla ve en ufak bir rahatsızlık belirtisi olmadan beyan edilmiş bu cümle izleyenlerin kıkır kıkır gülmesine, yargıcın gülümsemesine ve Dava Avukatı Buzfuz’un da epey aptal gibi görünmesine sebep oldu. Dodson&Fogg ikilisiyle yapılan ufak bir istişarenin ardından muhterem Dava Avukatı yeniden Sam’e döndü ve gücendiğini belli etmemek için müthiş bir çaba göstererek: “Peki Mrs. Weller, öyle diyorsanız, size bir sorum daha olacak eğer uygunsa.” dedi.
“Eğer sizin için de uygunsa efendim.” dedi Sam vakit kaybetmeden son derece iyi niyetli bir ifadeyle.
“Geçen kasım ayında Mrs. Bardell’in evine gittiğinizi hatırlıyor musunuz?”
“Ah, evet, çok iyi hatırlıyorum.”
“Ah, demek hatırlıyorsunuz, Mr. Weller.” dedi Dava Avukatı Buzfuz, neşesi yerine gelerek.
“Ben de hiçbir yere varamayacağız sanıyordum.”
“Onu ben de düşündüm, efendim.” diye yanıtladı Sam, bunun üstüne izleyenler yine kıkırdadılar.
“Neyse, sanıyorum ki bu dava hakkında ufak bir konuşma yapmak için gittiniz oraya, ha Mr. Weller?” dedi Dava Avukatı Buzfuz, bilmiş bir tavırla jüri üyelerine bakarak.
“Kirayı ödemek için gittim ama dava hakkında da konuştuk.” diye yanıtladı Sam.
“Ah, dava hakkında konuştunuz demek.” dedi yeni bir keşif yaptığı düşüncesiyle yüzü aydınlanarak.
“Peki dava hakkınıza aranızda nasıl bir konuşma geçti, bizi bu bilgiyle şereflendirecek misiniz? Mr. Weller?”
“Hem de büyük keyifle efendim.” diye yanıtladı Sam. “Daha önce buraya çıkmış olan iki erdemli hanımefendi tarafından yapılan birkaç hoşbeşten sonra hanımlar Mr. Dodson ve Fogg’un, şu anda şurada oturmakta olan beylerin onurlu işletmelerini öven uzun bir konuşmaya kaptırdılar kendilerini.” Bu elbette ki ilginin büyük bölümünü Dodson&Fogg’a çekti ki onlar da olabildiğince erdemli görünme çabasındalardı.
“Davalının avukatları.” dedi Dava Avukatı Buzfuz. “Vay! Demek davalının avukatları Mr. Dodson&Fogg’un onurlu işletmeleriyle ilgili övgüyle konuştular öyle mi?”
“Evet.” dedi Sam. “Davayı ücretsiz kabul etmişler, hanımlar da bütün para Mr. Pickwick’ten alındığı sürece de ceplerinden beş kuruş çıkmayacağını söyledikleri için ne kadar cömert insanlar bu avukatlar diyorlardı.”
Bu beklenmedik cevap üzerine izleyenler yeniden kıkırdamaya başladı ve Dodson&Fogg kıpkırmızı kesilip Dava Avukatı Buzfuz’a dönüp aceleci bir tavırla kulağına bir şeyler fısıldadılar.
“Çok haklısınız.” Dava Avukatı Buzfuz yüksek sesle etkilenmiş bir tavırla. “Bu tanığın akılalmaz aptallığını aşıp bir kanıt elde etmeye çalışmak kesinlikle faydasızdır Lordum. Mahkemeyi kendisine daha fazla soru sorarak meşgul etmek istemiyorum. İnin lütfen efendim.”
“Başka bir bey bana bir şey sormak ister mi?” diye sordu Sam, şapkasını kafasına takıp manalı biçimde etrafına bakarken.
“Benim yok Mr. Weller, teşekkür ederim.” dedi Dava Avukatı Snubbin gülerek.
“İnebilirsiniz, beyefendi.” dedi Dava Avukatı Buzfuz, elini sabırsızca sallayarak. Sam söylenileni yaparak görünüşe bakılırsa Dodson&Fogg’un elini olabildiğince güçsüzleştirerek ve Mr. Pickwick’le ilgili olabildiğince az şey