9
İskender’in bize bir iyiliği de dairemizin yedi numarasında oturup da bizimle daha hiç konuşmamış olan bir karı-koca ile bizi tanıştırması, konuşturması oldu.
Her gün bir ihtiyar hizmetçi kadın gelir, bu yedi numaradakilerin odalarını toplar, temizler, sonra da gece geç saatlere kadar kalır, hizmetlerini eder. Çünkü bu karı-kocanın her gece misafirleri oluyor, ikiye üçe kadar oturuyorlardı. Kendileri dışarı çıksalar onlar da erken dönmezler.
Gece ne kadar geç kalırlarsa kalsınlar erkek sabah erken işine gidiyor. Halide’nin söylediğine bakılırsa hanım, öğleye kadar yatıp uyuyor, kalkınca soğuk suyla da olsa yıkanıp kocasıyla öğle yemeğine gidiyor, akşama doğru odasına dönüp akşam yemeğini çayla, pastayla geçirerek gene gece yarılarına kadar oturuyormuş.
Bunlar da Halide’ye yüz vermiyor ve iş yaptırmıyorlardı. Halide, İskender’e kırıldığı gibi bunlara kırılmıyor, iş yaptırmadıklarına aldırmıyordu.
İskender Bey, bu komşularla nasıl tanıştı bilmem. Bildiğim onlara pek tez alışmış olmasıdır. İskender anlaşınca Şefik Bey de artık onun kuyruğu, o da sokuldu. Arkasından Faika, birkaç gün sonra Ayaşlı, bizim Hasan Bey, bunlarla beraber sekiz numaradakiler, çocuklarını uyutabilirlerse yeni tanıdıkların odalarına gitmeye başladılar. Dışarıdan yabancı misafirler olduğu geceler, bir odaya sığışamıyorlar, Faika’nın odasıyla İskender Bey’in odasına da ayrılıyorlardı. Böyle gecelerde, bütün bizim bu bölüğümüz bir ev gibi oluyordu.
Yedi numaradaki komşularla tanışmakta ben en geriye kaldım. Her iki tarafın bu kadar çabuk, bu kadar yakın dost olmalarına şaşıyorum. İki taraf da birbirleriyle görüşmek istiyordu da neden şimdiye kadar konuşmadılar? Bizimkiler mi sokulmazlardı, onlar mı gelip konuşmazdı? Anlamıyorum. Ben konuşmuyordum, gene de konuşmuyorum. Ancak bir evde toplu yaşamak da hoştur. Toplu yaşanıyorsa neden sürüden ayrılmalı?
Bir gün Faika:
“Siz niçin gelmiyorsunuz? Turan Hanım sizi soruyordu.” dedi.
“Siz oyun oynuyorsunuz. Ben oyun bilmem, sıkılırım, sizi de sıkarım.” dedim.
“Hâki Bey de oynamıyor. Herkes birden oynayacak değil ya! Hem sıkılırsanız uzak bir yer değil ya, odanıza gelirsiniz.”
“Doğru.” dedim. “Bakalım, uygun gelen bir gecede gideriz.”
“Hadi, bu gece gidelim.” dedi.
“Gidelim ama ben utanırım.” dedim.
“Canım hanımlar sizi istiyorlar utanmıyorlar da… Ablam gelir sizi sorar, Turan Hanım’a gideriz sizi sorar! Siz de onlardan kaçarsınız.”
“Ablanızın lakırdısını etmeyelim; benim aklım, düşüncem karışıyor.”
Faika kahkahayı bastı:
“Ya o da sizden öyle korkuyorsa…”
“Aman doğru mu Allah aşkına?”
“ ‘Ben onu görünce titriyorum.’ diyor.”
“Kaçmalıyım bu memleketten, başka hiç çaresi yok. Bu sizin ablanız, bana her serseriliği yaptırabilir.”
“Olur, kaçarsınız.” dedi. “Gelecek misiniz bu akşam Turan Hanım’a? Bakınız o da ne güzel bir kadın!”
“Benim şimdi aklım altüst oldu, artık Turan Hanım’ı düşünemem.” dedim.
“Yok canım gidelim. Size gizli söyleyeyim, o kendisi bana tembih etti: ‘Getir mutlaka.’ dedi. Artık gitmemek olur mu?”
“Olmaz, gidelim.” dedim.
Gittik. Turan Hanım, yirmi beş yaşlarında, orta boylu, güzel bir hanım. Yüksekten bir bakışı var ki beni sanki biraz rahatsız etti. Geçkin yaşlı, gözlüklü hoca hanımlara benzettim. İnsan onu belki sever ama darılacak, azarlayacak diye de korkar. Ben onu ilk gördüğüm ve selamladığım zaman, nasıl anlatayım sanki biraz çekindim, yanlış bir iş yapmış olmaktan korktum. Şimdi yazarken de korkuyorum: Benim bu yazdıklarımı okur, bunlar içinde kendisini tanır, sonra günün birinde karşıma çıkar da “Sen benim için ne saçmalar yazmışsın? Yazacak başka şey bulamadın mı?” derse ne derim?
Faika bizi birbirimize tanıştırınca elimi tuttu, gülümseyerek:
“Sizin için bunlar, oyun sevmez diyorlar, doğru mu?” dedi.
“Oyun bilmem.” dedim. “Oynamadım. Sever miyim bilmiyorum.”
“A, biz size tez öğretiriz! Şöyle buyursanıza.” diye yer gösterdi:
“Ben de oyun sevmem ama günleri nasıl geçirmeli? Burada oyuna alıştık. Şimdi gece gündüz işimiz kumar oynamak!”
Bu geceden başlayarak bana hiç kimseye göstermediği dostluğu, arkadaşlığı gösterdi. Herkesi oyuna sokmak, parasını almak başlıca eğlencesi olan bu kadın, beni oynatmak istemedi. İstese beni kumara alıştırabilirdi. Yalnız biz bize olduğumuz geceler beni kendine ortak alıyor, bana para kazandırıyordu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.