Hazırlıklar tamamlanınca nine yola koyuldu, şehre varınca Rong Ning Caddesi’nin yolunu soruşturdu. Orada, tahtırevanların ve atların kalabalığından dehşete kapılarak Rong Konağı’nın giriş kapısının iki yanındaki taştan aslanlara yaklaşmaya bile cesaret edemedi. Üstüne başına çekidüzen verip Baner’a söyleyeceklerini prova ettirdikten sonra yan kapılardan birine doğru ürkekçe ilerledi. Birkaç iri kıyım, burnu havada görevli girişte oturmuş güneşleniyor, bir yandan da hararetli hararetli el kol hareketleriyle bir konuyu tartışıyordu.
Liu nine yanlarına sokulup saygıyla selamladı onları.
“Merhaba, beyler.”
Adamlar bir süre yaşlı kadını tepeden tırnağa süzdükten sonra, ne istediğini sorma lütfunda bulundular.
“Evlendiğinde Wang Hanım ile beraber buraya gelen Bay Zhou’yu görmeye geldim.” dedi yaşlı Liu, gülümseyerek. “Acaba zahmet olmazsa biriniz onu çağırabilir misiniz, beyler?”
Adamlar bir süre onun bu ricasına hiç aldırmayıp sohbetlerine döndüler. Uzunca bir zaman kadını orada beklettikten sonra içlerinden biri, “Şu köşede beklersen mutlaka içeriden biri çıkıp gelecektir.” dedi.
Ama aralarındaki daha yaşlıca bir adam, “Neden onunla dalga geçip de zaman kaybettiriyorsun?” dedi. Sonra Liu nineye dönüp, “Yaşlı Zhou güneye gitti ama karısı burada. Arka tarafta oturuyor. Buradan arka sokaktaki diğer kapıya git ve orada sor onu.” diye önerdi.
Yaşlı Liu adama teşekkür ettikten sonra küçük Baner’la birlikte arka kapıya doğru yola koyuldu. Orada birkaç sokak satıcısı şekerlerini ve oyuncaklarını kapının dışına yerleştirmiş, iki düzine kadar yaygaracı çocuk da etraflarını sarmıştı. Nine bu haşarı çocuklardan birini yakalayıp yanına çekti.
“Söyle bakalım, evlat, Bayan Zhou burada mı oturuyor?” diye sordu.
“Hangi Bayan Zhou?” diye sordu çocuk, kadına küstahça bakarak. “Burada üç Bayan Zhou, iki de Büyükanne Zhou var. Ne iş yapıyor?”
“Buraya Wang Hanım ile beraber gelen Zhou Rui’in karısı.”
“Kolay o zaman. Benimle gelin.”
Kapıdan içeri süzülüp Liu nineyi arka avluya götürdü. Bir evi işaret ederek, “Şurada oturuyor.” dedi. Sonra duvarın üzerinden, “Zhou teyze! Burada seni soran yaşlı bir kadın var.” diye seslendi.
Zhou Rui’in karısı kim olduğunu görmek için apar topar dışarı çıktı, Liu nine de bağırarak ileri atıldı.
“Zhou, sevgili kardeşim! Nasılsın?”
Bayan Zhou bir süre sorgularcasına onu inceledikten sonra tanıdı.
“Liu nine! Nasılsın? Seni görmeyeli uzun yıllar oldu, az kalsın tanıyamayacaktım. İçeri buyur, otur.”
Liu nine gülerek onu takip edip, “Yüksek makamlardaki insanların hafızaları zayıftır. Bizim gibileri hatırlamanı beklemiyordum.” dedi.
İçeri girdiklerinde Bayan Zhou yardımcısına çay koymasını söyledi. Sonra küçük Baner’a bakıp “Ne kadar da büyümüş!” dedi. Son görüşmelerinden beri neler olduğuna dair biraz sohbetten sonra yaşlı Liu’ya ziyaretinin nedenini sordu.
“Buradan mı geçiyordun, yoksa belli bir niyetle mi geldin?”
“Tabii öncelikle seni görmeye geldim, kardeşim.” diye cevap verdi yaşlı Liu, yalandan. “Aynı zamanda hanımefendinin de hatırını sorup saygılarımızı sunmayı umuyoruz. Bizi ona götürürsen çok iyi olur. Ama bu mümkün değilse, belki sen ona saygılarımızı iletirsin.”
Bayan Zhou, yaşlı Liu’nun sesinin tonundan ziyaretinin asıl nedenini tahmin etti ama geçmiş yıllarda Gouer’ın babası ihtilaflı bir arazinin satın alınmasında kocasına çok yardımcı olduğu için büyükannenin bu ricasını geri çeviremezdi. Hem zaten Jia ailesinde ne kadar önemli biri olduğunu göstermeye de can atıyordu; dolayısıyla olumlu cevap verdi.
“Hiç merak etme, büyükanne.” dedi, gülümseyerek. “Bu kadar uzun bir hac yolculuğu yaptığına göre elbette gerçek Buda’yı görmene yardımcı olurum! Aslına bakarsan ziyaretçileri bildirmek benim görevim değil. Burada hepimizin farklı işleri var. Örneğin, kocam baharda ve güzün kiraları toplar, bunun dışındaki zamanlarda da genç beyefendilere ziyaretlerinde eşlik eder. Tüm yaptığı bu kadardır. Benim işim de hanımefendilere ve küçük hanımlara gezintilerinde refakat etmektir. Ama sen hanımefendinin bir yakını olduğuna ve yardım için bana güvenip geldiğine göre bir istisna yaparak mesajını ileteceğim.”
“Ama bir şey daha var. Sen bilmiyorsun, son beş yılda burada bazı şeyler değişti. Son zamanlarda Wang Hanım işlerin idaresini ikinci efendi Lian’in karısına bıraktı. Onun kim olduğunu biliyor musun? Hanımefendinin ağabeyinin kızı Wang Xifeng. Biliyorsun onu çocukken Feng diye çağırırdık.”
“Gerçekten mi?” diye bağırdı Liu nine. “Ne kadar ilginç değil mi? Yıllar önce onun için söylediklerim gerçek olmuş. Bu durumda onu da bugün görmek isterim.”
“Tabii ki. Zaten bugünlerde ziyaretçileri o ağırlıyor. Hanımımı göremesen de onu görürsün, böylelikle onca yolu boşa gelmemiş olursun.”
“Yardımın için çok teşekkür ederim, kardeşim.”
“Öyle söyleme. Bilirsin eskiler, ‘Başkalarına yapılan iyilik, kendine yapılmış demektir.’ derler. Yapacağım tek şey birkaç kelime söylemek. Hiç sorun değil.”
Bunu dedikten sonra küçük hizmetçisini yemek servisinin yapılıp yapılmadığını öğrensin diye Büyük Hanımefendi Jia’nın dairesine gönderdi. Kız onun talimatı üzerine hemen çıktı ve iki kadın sohbetlerine devam etti.
“Bu Bayan Feng yirmiden büyük değildir. Çok becerikli bir kadın olmalı. Böyle büyük bir evi idare edebildiğine göre.” dedi Liu nine.
“Ah, büyükanne, hiç bilmiyorsun. Çok genç olabilir ama konu iş yapmaya gelince tanıdığım herkesten çok daha iyi. Çok da güzel genç bir hanım oldu. Zeki kelimesi onun için yetersiz kalır. Konuşma konusunda on dilbaz adamı geride bırakır. Kendi gözlerinle görünce ne demek istediğimi anlayacaksın. Tek kusuru var, astlarına karşı çok sert.”
Tam o anda hizmetçi kız geri döndü.
“Yaşlı hanımefendi yemeğini yemiş. Bayan Lian de Wang Hanım’ın yanında.” diye bilgi verdi.
Bayan Zhou hemen ayağa fırladı ve büyükanneyi de acele etmeye zorladı.
“Haydi! Oradan çıkınca yemeğini yerken birkaç dakika müsait olacak. O zaman onu yakalamaya çalışalım. Bir dakika olsun geç kalırsak, iş için bir kalabalık yanına doluşuverir, içeri giremeyiz bile. Ve öğleden sonra şekerlemesi için gittiği zaman artık onu görme şansımız kalmaz.”
İkisi de sedirden kalkıp üstlerine çekidüzen verdiler. Torununa son dakika talimatları verdikten sonra Liu nine, Jia Lian’in dairesine giden kıvrımlı yollardan Bayan Zhou’yu takip etti. Daireye gelmeden Bayan Zhou onları üstü kapalı bir geçitte bekleterek kendisi yoluna devam etti, ruh perdesinden25 dönüp avlunun kapısından girdi. Wang Xifeng’ın henüz çıkmadığından emin olunca, Xifeng’ın çok güvendiği oda hizmetçisi Pinger’yı bulup ona Liu ninenin hikâyesini baştan sona anlattı.
“Onca yolu genç hanıma saygılarını