“Karşı koymadılar mı?” diye sordu Bay Catskill hırçın bir şekilde.
“Düzensizce ama büyük bir saldırganlıkla karşı koymuşlardı. Ütopya’nın şu anda bulunduğu bilimsel seviyeye, şimdiki eğitim seviyesine ulaşmasını engellemek için sürdürülen mücadele neredeyse beş yüzyıl sürmüştü. Bu mücadele, açgözlü, hırslı, ön yargılı ve bencil insanın, yeni düzen fikrinin kristal kadar berrak gerçekliğini görmeyi başarabilmiş olanlara karşı verdiği mücadeleydi. Bu mücadele fikirlerin ortaya atıldığı her yerde, tehditlerle, boykotlarla, şiddetli eylemlerle, sahte suçlamalarla, idamlarla ve tutuklamalarla sürdürüldü; linç ipiyle, katranla, parafinle, sopalarla, tüfeklerle, bombalarla ve silahlarla sürdürüldü.
Ancak dünyaya yerleşmiş olan yeni düzen fikri başarısız olmadı; ihtiyaç duyduğu kadın ve erkeklerin beyinlerini ele geçirdi. Ütopya şu andaki bilimsel seviyesine ulaşana kadar bir milyondan fazla kurban verdi, birçoğu büyük acılar çekti ama adım adım, eğitimde, sosyal kanunlarda, ekonomik yöntemlerde yeni başarılar kazanıldı. Değişimin gerçekleştiği kesin bir tarih söylenemez. Sadece günün birinde Ütopya, eski fikirlerin yenileriyle değiştirilmiş olduğu bir güne uyandı…”
“Öyle olmalı.” diye mırıldandı Bay Barnstaple, henüz tam olarak her şeyi anlamamış olsa da. “Öyle olmalı.”
Başka bir soru cevaplanıyordu. Her Ütopyalı çocuk tüm yeteneklerini kullanabilmesi için eğitiliyor, kendi yetenekleri ve istekleri doğrultusunda bir işe yönlendiriliyordu. Sağlıklı bir şekilde doğuyordu. Onu dünyaya getiren anne babası kusursuzdu. Annesi onu dünyaya getirmeden önce uzun uzun düşünüp karar verdiğinden buna kendini hazırlıyordu. Son derece sağlıklı koşullarda büyüyordu; oynamak ve öğrenmek için hissettiği doğal arzu kusursuz eğitim yöntemleri ile pekiştiriliyordu; gözler, eller ve her uzuv mükemmel gelişimlerini sağlayacak her türlü imkâna sahipti. Yazmayı, çizmeyi ve kendini ifade etmeyi öğreniyordu, düşüncelerini geliştirebilmek için çeşitli sembollerden yararlanıyordu. Nezaket ve incelik, karakterinin doğal bir parçası hâlini alıyordu; çünkü etrafındaki herkes nazik ve kültürlüydü. Özellikle de hayal gücünün gelişmesi izleniyor ve teşvik ediliyordu. Kendi dünyasının ve ırkının muhteşem tarihini öğreniyordu; hayvanca bir dar görüşlülükle nasıl bugünkü aydınlık imparatorluğa karşı mücadele edildiğini öğreniyordu. Tüm arzuları destekleniyordu, şiirle, çeşitli örneklerle ve çevresindekilerin kendine olan sevgisiyle endişelerinden kurtulmayı öğreniyordu, cinsel istekleri bencilliğinin önüne geçiyordu, merakı bilimsel tutkuya dönüşüyordu; rekabetçiliği, düzeni korumaya yönelik bir arzuya indirgeniyordu, gururu ve hırsı toplumsal başarıda bir rol sahibi olma isteğinde karşılık buluyordu. Kendisine cazip gelen bir işe yönelip seçtiği mesleği yapıyordu.
“Eğer kişi hiçbir işi yapmak istemezse bu büyük bir kayıp değildir, çünkü Ütopya’da oldukça fazla kaynak var. Ancak böyle biri hiçbir zaman bir sevgili bulamaz, hiçbir zaman çocuğu olamaz, çünkü Ütopya’da hiç kimse enerjisi veya özelliği olmayan kişileri sevmez. Ütopya’da aşk, içinde gururu da barındırır. Ve burada ne ‘aylak’ zengin bir sınıf ne de sadece ‘izleyiciler’ için düzenlenen oyunlar vardır. Ütopya’da ‘izleyiciler’ için hiçbir şey yoktur. Tatil yapmak için güzel bir dünya olduğu doğru ancak hiçbir şey yapmadan yaşayanlar için değil!
Yüzyıllardır bilimimiz sayesinde doğumlarda ayrım yapılabiliyor ve neredeyse her Ütopyalı kusursuz, enerjik ve yaratıcı bir varlık olarak sınıflandırılabilir. Dünyamızda birkaç boş kişi olmasına rağmen neredeyse hiç kusurlu Ütopyalı yok; aylak olanlar, zayıf hayal gücüne veya yetersiz bir görüşe sahip kişiler çoğunlukla yok oldu, karamsar yapıdakiler ayrıldı, zarar verici ve kötü niyetli olanlar ortadan kalktı. Ütopyalıların büyük çoğunluğu canlı, iyimser, yaratıcı, çalışkan ve kültürlü.”
“Ve bir parlamentonuz bile yok?” diye sordu Bay Burleigh.
“Ütopya’da parlamento yok, politika yok, özel mülk yok, iş rekabeti yok, polis veya hapishane yok, deliler yok, sakatlar veya kusurlular yok, bunların hiçbiri yok çünkü Ütopya’nın okulları ve öğretmenleri var, olmaları gereken her şey olan öğretmenleri ve okulları. Politika, rekabet ve ticaret, acımasız bir toplumun yöntemleri. Bu tür yöntemler bin yıl önce ortadan kaldırıldı. Yetişkin Ütopyalıların ihtiyaç duyduğu bir devlet veya kanunlar yok çünkü ihtiyaç duydukları tüm kuralları ve kanunları gençliklerinde okulda öğreniyorlar.”
“Bizim eğitim sistemimiz bizim devletimizdir.” dedi Lion.
ALTINCI KISIM
DÜNYALILARDAN ELEŞTİRİLER
1. BÖLÜM
O olağanüstü öğleden sonra Bay Barnstaple kimi zaman kendini sadece politika ve tarih üzerine sıra dışı bir sohbete dâhil olmuş gibi hissetti, öyle ki bazen bu sohbet açıklanamaz bir şekilde daha da muhteşem bir hâl alıyor ve sanki her şey kafasının içinde yaşanıyormuş gibi hissetmesine yol açıyordu; ta ki yaşadıkları ezici gerçekliği tekrar duyumsayana kadar. O zaman da bu gerçekliğe duyduğu ilgi, içinde bulunduğu durumun tuhaflığını unutmasına yol açıyordu. Bu anlarda Bay Barnstaple’ın bakışları etrafındaki Ütopyalıların yüzlerinde dolaşıyor, ara sıra da çevresindeki yapının incelikle işlenmiş bir yerine takılıyor, sonra tekrar muhteşem bedenlere geri dönüyordu.
Ardından şüpheyle kendi Dünyalı arkadaşlarına bakıyordu.
Çevresindeki Ütopyalıların her birinin yüzü -bir İtalyan tablosundaki meleksi suretler gibi- samimi, dürüst ve güzeldi. Kadınlardan biri, tuhaf bir şekilde Michaelangelo’nun Delphic Sibyl’ine benziyordu. Kadın erkek hep beraber rahat tavırlarla oturuyorlardı, genellikle sohbetle ilgiliydiler ama bazen Bay Barnstaple meraklı bakışların Bayan Stella’nın giysilerinde veya Bay Mush’ın gözlüğünde dolaştığını fark ediyordu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.