Bunun nedeni zekâ düzeninin de doğadaki gibi olmasıdır: Şiddetli eylemler, depremler, volkanlar, seller vb. olaylar sadece geçici etkiler yaratır çünkü zaman harcanmadan harika bir şey inşa edilemez.
Aynı şekilde geçici çalışma hevesleri ortaya hiçbir eser çıkaramaz. Ama basit bir su damlası ve zaman sayesinde tabiat, Alpler’i oluşturdu; Mont Blanc’ın sıradağlarından vadilere doldurduğu milyarlarca metreküp kayayı yerinden kaldırdı; her bir kum tanesiyle Camargue’ı inşa ederken deniz suyunu Valence’tan Saintes-Maries’ye kadar çekti.
Zihnin eserlerinde de aynı durum söz konusudur. Eğer ülkelerinin gururu olmuş insanların çocukluğunu incelerseniz öğrenciyken her zaman sınıflarının ya da dönemlerinin birincileri olmadıklarını bazen de sonuncu olduklarını görürsünüz. Çoğu, öğretmenleri tarafından kötü tanınır ama Descartes’ın Düşünceler’ini okuyan Malebranche gibi sarsıntı yaşadıkları günden itibaren çalışmak için içlerinde bir tutku uyanır; tüm kalpleri ve tüm enerjileriyle kendilerini çalışmaya verirler. Beynin sağlıklı gençliği tarafından on yıl boyunca yürütülen sessiz, yalnız ama azimli çalışmasının ne kadar verimli olduğuna kader, genellikle on sekiz yaşından otuz yaşına kadar karar verir! Tüm hayatın sadece bir ilerleme olacağı verimli keşifleri bu yıllarda yaparız. Bu süre zarfında sınavlar gibi görüntüden ibaret yarışlarda, çaba göstermeden sizi geride bırakan arkadaşlar güçlerini israf etmekteydi. Sizin ilk eseriniz ise bir toprak yükselmesinin ortaya çıkardığı adalar gibi deniz seviyesinin altında, birkaç kulaç ötede sessizlikten ve karanlıktan aniden belirmekteydi.
Büyük insanların hepsi yavaşça ve sakince kendini geliştirir. Sabırla ilerlerler. Tırmanma tecrübesine sahip dağcılar bilirler ki sıkıntıya gelemeyen turistler, kısa zamanda tükenmiş ve nefes nefese kalmış bir şekilde pes eder. Dağcılar ise lotta adımı diye adlandırdıkları yavaş ama düzenli adımlarla yol alırlar yani bir yatakla hantalca yüklenmiş kötü bir arabanın gerektirdiği adımlarla; yavaşça, durmadan, yöntemsel bir şekilde ilerlerler… Üstün zekâların hepsi “lotta adımı” duygusuna sahiptiler. Newton der ki, “Eğer birkaç keşif yaptıysam bu, zihnimi meşgul eden konuyu kesintisiz düşünmemden, onu tüm yönleriyle tasarlamamdan kaynaklanır… Eğer araştırmalarım birkaç faydalı sonuç ortaya çıkardıysa nedeni yalnızca çalışmak ve ‘sabırlı düşünce’dir.” “Bir tür ön bilgi aracılığıyla, çaba gösterilmeden yapılan dâhiyane keşiflerin var olup olmadığını bilmiyorum. Ama böylesi bir durum Pasteur için kesinlikle söz konusu olmadı ve eğer bir kâşif olduysa bu, öncelikle onun sessiz ve inatçı oluşundandır.”19
Dürüst Muhasebeci
Büyük insanların kesintisiz çabanın verimliliğine duydukları güven, kendilerindeki Dürüst Muhasebeci’nin varlığını sezgisel olarak bilmelerine dayanır. Onlar düşüncelerimizi, duygularımızı, çabalarımızı gören ve büyük bir titizlikle kaydeden bu muhasebeciye itimat ederler.
Bu muhasebeci çalışmaktan vazgeçişlerimizi ve çalışmaya en ufak şekilde teslim oluşumuzu borç sütununda toplar. İnisiyatif, cesaret ve bilinçli çaba girişimlerimizin en ufağını elde edilenler sütununa yazar. İradenin sandığa kaldırıldığı gün Dürüst Muhasebeci katı bir şekilde hesabı dengeler: Her daim çaba göstermekten kaçan sen; hâl ve şartların önem arz ettiği bu günde enerjiye ihtiyacın var. Kredini tükettin, rezilce iflas ediyorsun. Küçük enerji parçalarını günden güne sabırla biriktiren senin içinse her şey daha kolaydır. İşte bileşik faizi artan cesaret yatırımların! Çünkü beyin, ekilen her tohumu toprak gibi yüz katına çıkarır.
Günden güne hafıza zenginleşti ve düzene girdi, dikkat daha çevik ve daha sağlam hâle geldi, yargının keskin ağzı bilendi, iyi alışkanlıklar kuvvetlendi ve şimdi birbirlerine karşılıklı destek vermekteler. O hâlde yöntem nedir? Sağlıklı düşünce alışkanlıklarının yanında titiz düzen alışkanlıkları, sınıflandırma, tecrübe ve zorlukları öngörme alışkanlığıdır. Yavaş yavaş eylemlerin aktif alışkanlıklar biçiminde sermayeleştirilmesi sayesinde çırak iyi bir işçiye, sonra usta bir işçiye dönüşür ve Latince, matematik, tarih, felsefe, tıp, hukuk söz konusu olduğunda öğrenci yetkin, sonra yetenekli bir insan, daha sonra da herkesin dinlediği ve sözlerinin sonsuz mutlu eylemlere sebebiyet verdiği bir öğretmen olur.
Ancak amaca ulaşmak için acele edilmemelidir. Peş peşe otuz kez gördüğüm bir böceği örnek alalım. Onu kışlık ambarından ayıran küçük bir yamacı aşmak için usanmadan yeniden başlayan ve her seferinde yuvarlanan besin yumağını ittiren bir böcek sonunda onu içeri almayı başardı. Kendilerinden daha büyük, sürekli düşen bir tanecikle yüklü karıncalar asla usanmazlar; altmış kere denedikten sonra başarıya ulaşan bir sürü karınca gördüm. Bir çınar ağacını kesmek için beş yüz adet çift taraflı testere darbesi gerektiğini saymışımdır. Eğer geri dönmek yerine her salınımda ilerleseydi cep saatimin sarkacı bir günde otuz altı kilometre ve otuz yılda bir dünya turu yapardı.
Bu düşünceler, kişinin hayatını adamak istediği bir bilimi öğrenmenin neden olduğu cesaretsizlik anlarında rahatlık verir. İstersek hiçbir çabanın boşa gitmediğini ve küçük çabaların birikimiyle dikkat çeken işler yapabildiğimizi bilmekten daha teselli edici bir düşünce yoktur. Hem çocuklar hem öğrenciler Dürüst Muhasebeci’nin sarsılmaz varlığını hissederek kazançlı çıkacaktır. Bu akşam, tembelliğimden bir kelimenin anlamını sözlükten doğrulamak ya da bir fiilin zamansal çekimine dil bilgisi kitabından bakmak için yerimden kalkmadım. Bu küçük tembellik beynime kaydolur ve yarın, tüm çabalarım daha zor bir hâl alır. Aksine haritada bir ırmağın, bir dağın bulunduğu yeri doğrulamak için tereddüt etmeden kalkarsam tembelliğe karşı kazanılmış bu küçük zafer beynime kaydolur ve yarın büyük bir enerjiyle işime saldırırım. Oysa çoğunlukla zafer hiçbir şeye bağlı değildir. Port Arthur’da Japonların Rus filosuna saldırısı sırasında Japonlar mühimmatlarını tüketmişlerdi ve Ruslar beş dakika daha direnselerdi Japonlar geri çekilecekti. “Eğer Metz bir gün sonra teslim olsaydı, ikinci ordu Orleans ormanının önüne bir gün sonra gelmiş olsaydı Paris kuşatmasını kaldırmak gerekecekti.”20
İrade üzerinde bir terazi gibi hareket eden dürtülerin ve güdülerin hassas salınımında, küçücük bir ağırlık galibiyetin ya da yenilginin üzerinde etkili olur. Zafer, genellikle Dürüst Muhasebeci tarafından yorulmak bilmeyen günlük eylem koleksiyonunda yapılandırılan birikimlerden kaynaklanır. Tüm geçmiş, şimdiki zamanda imdadımıza yetişir. Pierre Pithou gibi şunu söyleyebilmek gerekir: “Büyük işlerden ziyade iyi yapılmış bir esere saygı duymaktan daha çok sevgim vardır. Halka başkanlık etmektense onlara fayda sağlamayı tercih ederim.”
İrade için doğru olan, hafıza için daha doğrudur. Çalışmalarım esnasında kaç defa yirmi yıldan beri uyur vaziyette olan bir gözlemin ya da bir okumanın kalıntılarının aniden belirdiğini görmedim! Hiçbir şeyi kaybolmaya terk etmeyen beynin bu gücü öylesine muhteşem ki! Ayrıca konuşurken, yazarken elli yıldan fazlaya ve çalışkan çocukluğuma dayanan edinimleri kullanırım.
Bir öğrenci tercümesinin bir cümlesinin anlamını çözmek ya da birbirini izleyen teoremlerin mantıksal sırasını kavramak için titiz bir çaba gösterdiğinde sergilemiş olduğu bu çaba Montaigne’in, Descartes’ın, Lavoisier’nin, Ampere’inkilerden farklı olmaz. Sen nasıl ki cesaretli bir çocuk olarak görevinin başında yer almaktaysan onlar da en iyi anlarında senin yaptığından farklı bir şey yapmadılar. Tüm ruhunla çaba gösterip büyük insanların