Türk-Moğol geleneğini izleyen Osmanlı Devleti’nde hükümdarlık için bir veraset, veliahtlık kanunu yoktu. O nedenle Halil için verilen söz unutuldu. Rumeli’deki Şehzade Murat, Bizans ile barış politikasına karşı idi ve Karesili gazi beyler ve lalasıyla birlikte gaza ve yayılma politikasını sürdürdü. Süleyman Paşa’nın vefatı üzerine, Orhan Bey’in yaşlılığında fethin liderliğini Murat üstlendi. Murat Bey, Trakya’da Bizans’a karşı yürüttüğü savaş ile kendisine de taht yolunu açtı.
Osmanlı’yı Beylikten Devlete Kavuşturdu
1324-1359 yılları arasında beylik yapan Orhan Bey, babası Osman Gazi’den 16 bin kilometrekare olarak aldığı devleti, vefat etmeden önce 95 bin kilometrekareye ulaştırdı. Türk orduları, 1361’de Dimetoka’yı fethederken, Edirne de Orhan Bey’in hayatını kaybettiği 1362 yılında Osmanlı topraklarına katıldı.
Orhan Bey’in ölüm yılı hakkında tarihçiler ihtilafa düşmüştür. 1358 yılında vefat ettiğini yazan tarihçiler olduğu kadar, 1362 yılında vefat ettiğini söyleyen tarihçiler de bulunmaktadır.
Orhan Gazi, babası Osman Bey’den Nahçıvan büyüklüğünde aldığı devleti, Azerbaycan büyüklüğüne ulaştırırken yeni yasalar koymuştur. Vezirlik teşkilatını ilk kez Orhan Bey kurmuştur. Yerleşik hayata geçişin hızlanmasına paralel, ilk kadı ve subaşı atamaları da yapılmıştır. Divan örgütü de Orhan Bey tarafından kurulmuştur. Ayrıca vakıf sistemi de hayata geçirilmiştir.
Bu arada ilk düzenli Osmanlı ordusunu da Orhan Bey kurmuştur. Ordu, yaya ve atlılardan oluşurken müsellem denilen ve daha çok Hristiyan gençlerden alınan askerler, yol temizliği, köprü yapımı gibi işlerle görevlendirilmişlerdir. Ayrıca ilk donanma çalışmaları da bu dönemde başlatılmıştır.
I. MURAT (1362-1389)
Osmanlı Devleti’nin üçüncü hükümdarı olan I. Murat, 1326 yılında doğdu. Babası Orhan Bey, annesi Yarhisar tekfurunun kızı Nilüfer Hatun’dur. Gazi Hünkâr ve Hüdavendigâr unvanlarıyla da anılmıştır. Abisi Süleyman ile aynı anneden doğmuştur. Diğer kardeşleri Sultan, İbrahim, Halil ve Kasım başka annelerdendir.
Murat Bey, henüz 12 yaşındayken, küçüklüğünden beri lalası olan Şahin ile birlikte Bursa bey sancağına; aynı yıl İzmit’in fethedilmesinden sonra Eskişehir sancağına; abisi Süleyman Paşa’nın ölümü üzerine, 1357 yılında lalası Şahin ile birlikte Rumeli’ye gönderildi. Murat Bey, babasının vefat ettiği yıl olan 1362 yılına kadar Rumeli’de şehzade sıfatıyla görev yaptı.
Murat Bey, kardeşi Halil’in kaçırılması nedeniyle iki yıl durdurulan fetihlere, kardeşinin kurtarıldığı Ekim 1359’dan itibaren tekrar başladı. Osmanlı’nın Trakya topraklarından atılması için Papalık ve Bizans haçlılarının 1359 yılında Lâpseki ve Saros Körfezi’ne yaptıkları çıkarmayı püskürterek büyük bir zafer kazanan Murat Bey, Türklerin Trakya topraklarındaki varlığını kabul ettirdi.
Edirne’yi Fethetti
Babasının yaşlılık yıllarında şehzade sıfatıyla devletin yönetimini fiilen üstlenen Murat, 1360-61 yıllarındaki faaliyetlerini belirli bir plana göre yürüttü. İlk hedefi Bizans’ın önemli şehirlerinden Edirne’yi ele geçirmekti. Bu amaçla, önce Edirne’ye gelebilecek askerî yardımları kesmek için akıncıları İstanbul önlerine kadar gönderdi. İstanbul-Edirne yolu üzerindeki başlıca kaleler olan Bantoz, Çorlu, Misinli, Lüleburgaz ve Babaeski’yi ele geçirdi. Ayrıca Meriç Nehri’ne doğru Güney Trakya yol kavşağında Keşan Kalesi, Edirne’nin güneyinde Trakya’nın ikinci büyük merkezi Dimetoka Kalesi ele geçirildi. Böylece Edirne tecrit edilmiş oldu.
1361 yılı bahar aylarında Edirne üzerine yürüdü. Edirne tekfuru, Osmanlı kuvvetleriyle kale dışında savaşa tutuştu. Yapılan savaşta bozguna uğrayan tekfur, Enez’e kaçtı. Böylece 5 Mayıs 1361 tarihinde Edirne Türk toprağı hâline geldi. Edirne’nin güvenliğini sağlamak için Bulgaristan’ın kuzeyinde kalan Eski Zağra ve Yukarı Meriç Vadisi’nde Filibe’ye doğru sefere çıktı. Ancak babasının Mart 1362’deki vefatı üzerine Bursa’ya dönmek zorunda kaldı.
Edirne Türk şehri olduktan sonra, Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki en önemli şehri hâline geldi. I. Murat burada yaptırdığı saray sayesinde bu şehri Rumeli’de ikinci merkez hâline getirdi. Oradan komutanları Lala Şahin, Timurtaş ve Hayrettin Paşa’yı uçlara gönderip fetihleri kontrol etti.
Çandarlı Halil Paşa Olmasa Tahta Çıkamayacaktı
Babalarının vefatı üzerine, kardeşleri İbrahim ve Halil, Karaman ve Eretna beylerinin desteği ile İznik ve Eskişehir’den yola çıkarak Bursa’da tahta oturmak istediler. Ayrıca Amasya emirlerinden Bahtiyar Bey de Ankara’yı almış, Karamanoğlu Beyliği de 1356’da Osmanlılar’ın eline geçen Sivrihisar bölgesini işgal etmişti.
Şehzade Murat, Kadı Çandarlı Kara Halil Paşa’nın da Bursa’da duruma hâkim olması üzerine, babasının yerine hükümdarlık hilatini giydi. Onun tahta çıktığı günlerde, yerine uç beyi olarak bıraktığı lalası, Beylerbeyi Lala Şahin, kendisinin yarım bıraktığı Eski Zağra ve Filibe seferlerini tamamlayarak 1364 yılında iki şehri de teslim aldı.
Anadolu’ya Yöneldi
I. Murat, Osmanlı Devleti’ne hükümdar olduktan sonra, 1365 yılına kadar Karamanoğulları ve Eretna Beyliği’nin tehdidi yüzünden Rumeli topraklarına geçemedi. Eretnaoğlu Mehmet’i tahta çıkaran Karamanoğlu Alâeddin, Ankara’ya hâkim olan Bahtiyar Bey’le ittifak hâlinde Osmanlı topraklarına saldırdı. Bu saldırıya karşılık vermek isteyen I. Murat, 1363 yılının bahar aylarında Eretnaoğlu Beyliği’nin Moğol birliklerini Eskişehir bölgesinde bozguna uğrattı, Karaman ordusunu püskürttü. Bunun üzerine kuşatma altında bulunan Ankara Ahileri kalenin anahtarlarını getirip teslim ettiler.
Sırpsındığı’nda Haçlılara Büyük Darbe İndirildi
Haçlılar, Kıbrıs Kralı Pierre’in öncülüğünde, 1364 yılında Anadolu’ya ve Mısır’a dönük genel bir sefer hazırlığı başlattılar. Ekim 1365’te 16 kadırga ve 10 bin asker taşıyan 68 gemi ile İskenderiye’ye saldıran Kıbrıs Kralı Pierre, şehri ele geçirdikten sonra, her tarafı yağmaladı. Memlûk Devleti’ne büyük darbe indiren bu talan Avrupa’da büyük kutlamalara neden oldu.
I. Murat’ın Anadolu’da bulunduğu yıllarda, Türk kuvvetleri Rumeli’de büyük bir zafer elde ettiler. Uç beyi Lala Şahin Paşa, Edirne’yi korumak niyetiyle orada kalıp Hacı İlbey komutasında bir süvari birliğini Eylül 1364’te keşfe gönderdi. Türklere saldırmak için hazırlanan haçlı kuvvetleri, zaferlerinden emin olup Meriç kıyısında rahatlık içinde kamp kurdukları bir sırada, Hacı İlbey komutasındaki Türk ordusu, 26 Eylül 1364 günü, sabaha karşı ani bir baskın düzenleyerek