Bu kadar kısa zamanda halkın ilgisiyle Erewhon’un bu kadar kapsamlı bir basımının altından kalktıktan sonra, ikinci basımda, birkaç gerekli düzeltme yaparak gerekli olduğuna inandığım birkaç yere birkaç paragraf ekleme fırsatı buldum. Ama yine de çok fazla bir ekleme yapmadım ve kesin kararım, esere bir daha dokunmamak.
Gelecek Irk’ın Erewhondolayısıyla yakaladığı başarıya istinaden burada bir ya da iki kelime söylemem gerekirse; bu gayet doğal bir yanlış anlama. Gerçek şu ki; Erewhon,Gelecek Irk’ın reklamları daha ilk çıktığında son yirmi sayfa ve ara ara eklediğim birkaç şey dışında bitmişti.
Bir arkadaş, bu ilk reklamlardan birini gösterip bu kitabın, benim kitabıma benzer karakterde olduğuna dair bazı iddalara dikkatimi çektikten sonra, Erewhon’u 1 Mayıs 1871’de iyi bilinen bir yayıncı firmaya götürdüm ve eserimi bu firmaya emanet ettim. Daha sonra yurt dışına çıktım. Yayıncıların süreyi uzatmak istediklerini öğrendikten sonra altı yedi ay boyunca İtalya’da kaldım ve bu işin peşine düşmedim. Gelecek Irk’ın da ne bir kopyasını ne de bir eleştirisini gördüm.
Döndükten sonra son incelemelerimi de yayıncıya gönderene kadar Gelecek Irk’a bakmaktan bilerek kaçındım. Daha sonra bu kitabı okudum ve okurken büyük zevk aldım; ama gerçekten iki kitabın birbirinden bağımsız yazılmasına rağmen bu kadar çok benzer noktası olmasına şaşırdım. Bazı yerlerde eleştirmenlerin “makineler” hakkındaki bazı bölümlerini, Darwin’in teorisini saçma gösterme amaçlı olduğu şeklinde yorumlamaya meyilli olmasına üzüldüm. Bunun benim niyetimle alakası yok ve çok az şey bana Darwin’in teorisiyle alay etmek kadar iğrenç geliyor. Yine de bu yanlış anlaşılmanın benim suçum olduğunu kabul ediyorum; çünkü niyetimin yanlış anlaşılacağından emindim. Buna rağmen bölümleri açıklamalarla bozmamayı tercih ettim ve Darwin’in teorisinin hiçbir zarar görmeyeceğini biliyordum. Aklımdaki tek soru, en çok hayranlık duyduğum şeyle dalga geçen biri olarak yanlış tanınmayı daha ne kadar kaldırabilecek olduğum. Kıyaslamanın suistimal edildiği bir kitapta hiçbir eleştirmenin aklına bunu eleştirmenin gelmemesi beni şaşırttı doğrusu; ama yapılan imanın yeterli olacağını düşündüğümden şimdi kitabın adından bahsetmeyeceğim.
Fikirlerine saygı duyduğum bazı kişilerce, insanların yaptıkları için sorumlu tutulmaması gerektiğine inandırıldım. Bunu yapan, zırnık bile hak etmeyecek bir düşmandır. Aslında yeterince açık olduğumu sanıyordum, ama yine de “Hoşnutsuzlar” bölümüne daha fazla hatanın yapılmasını önleyeceğini düşündüğüm birkaç ekleme yaptım.
İsmi belli olmayan bir mektup arkadaşı (El yazısına bakılırsa muhtemelen bir kâtip.) eğer Latin dil bilgisinden alıntı yapacaksam bunu doğru yapmam gerektiğini ve “agricolae” yerine “agricolas” yazmam gerektiğini söylüyor. Ayrıca beni çok rahatsız eden ama şimdi anlatmayacağım bir şey de ekledi. Bir alıntı hatası yaptığım, ihmalkâr olduğum ya da bir yazım hatası yaptığım söylenebilir, ama bugünlerde her şeyi kapsayan doğruluğa bir sınır koymak da kesinlikle çok acı. Bu üç olası yanlış alıntının sebebinde acemiliğin payı olduğu da bir gerçektir. Kulağa doğru gelmesi gereken ama şu an için yanlış olan yazma sanatı çok iyi bir ün kazandı ve o kadar büyük bir okuyucu kitlesine rahatlık sunuyor ki onu göz ardı etmeye cesaret edemezdim; ancak Latin dil bilgisi, toplumun bazı genç üyelerinin üzerinde durduğu bir konu, o yüzden “agricolas” yazdım. Ayrıca “infortuniam” kelimesinden de vazgeçtim (Pişmanlıkla değil.) ama aynı yanlışlığı tekrar yapmaya cesaret edemedim.
Kitaptaki tutarsızlıklar içinse -ki az olmadığını biliyorum-okuyucunun affına sığınıyorum. Ama suç, temel olarak Erewhon’luların kendilerinindir, çünkü onlar gerçekten de anlaşılması çok güç insanlar. En göze çarpan anormallik bile onlara hiçbir düşünsel rahatsızlık vermiyordu. Örneğin parayı akıp giden bir şey olarak görmüyor ya da fiziksel bir acı çekmiyorlardı. Aptallıkları yüzünden parayı ve mutluluğu boşa harcamalarına dair herhangi bir münakaşayı dinlerler miydi? Ancak bunun çok az şikâyetçi olduğum bir etkisi vardı, çünkü onların yüzlerine karşı yaşamları boyunca kendilerini kandırdıklarını söyleyebiliyordum ve onlar da bunun gayet doğru olduğunu ama bunun bir şeyi değiştirmeyeceğini söylüyorlardı. Konuşmamı bitirirken maceralarıma hoşgörü ve düşünceyle yaklaşan eleştirmenlere ve topluma samimi teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Yayıncım beraberinde gözden geçirilmiş ve genişletilmiş bir basımının da halka sunulduğu eserin ortaya çıkışı hakkında birkaç kelime söylememi istedi. Bu yüzden, üzerinden otuz yıldan fazla zaman geçtikten sonra hatırlayabildiğim kadarını bu başlık altında yazıyorum.
Erewhon’un yazılan ilk kısmı, başlığı “Darwin Makineler Arasında” olan Cellarius’un imzaladığı bir makaleydi. Bu makale Yeni Zelanda’nın Canterbury eyaletindeki (O zamanki adıyla.) Yukarı Rangitata bölgesinde yazılmıştı ve 13 Haziran 1863’te Christchurch’te Press Newspapergazetesinde yayımlandı. Bu makalenin bir kopyası İngiltere Müzesi Kataloğu’nda benim kitaplarımın altında dizinlenmiştir. Bu arada Erewhon’un ilk bölümleri de -uygun bulduğum değiştirmeler sayılmazsa- Yukarı Rangitata bölgesinden alınmıştı.
Az önce söylediğim konu hakkında ikinci bir makale ilkinden hemen sonra Press’te yayımlandı ama onun bir kopyası elimde yok. Bu ikincisi, “Makineler”e farklı bir bakış açısıyla yaklaşmış ve Erewhon’un şu anki baskısının 169-175 sayfalarının da dayanağıdır. Bu bakış açısı beni Kasım 1877’de yayımlanan Life and Habit’te1ileri sürdüğüm teoriye yönlendirdi. Bu teorinin ana hatlarını -ki gayet sağlam olduğuna inanıyorum- bu kitabın yirmi yedinci bölümünde Erewhon’lu bir filozofun ağzından sundum.
1865’te Londra’da Bay G. J. Holyoake tarafından basılan Reasoner için “Darwin Makineler Arasında”yı tekrar yazdım ve genişlettim. Bu makale 1 Temmuz 1865’te “Mekanik Âlem” başlığı altında basıldı ve İngiltere Müzesinde görülebilir. Erewhon’un ilk basımındaki hâlini alana kadar onu tekrar tekrar yazıp genişlettim.
Erewhon’un yazdığım sonraki kısmı taslağı Bay Holyoake’un gazetesine gönderilen “Doğmamışın Dünyası”dır, ancak onu Reasoner’ın İngiltere Müzesindeki kopyalarında bulamadığımdan dolayı basılmadığı sonucunu çıkardım. Ama Reasoner ile aynı karakterde olan başka bir gazetede 1 Temmuz 1865’te basıldığını çok iyi hatırlıyorum; ancak elimde kopyası yok.
Aynı zamanda bu sefer, sonunda Müzikal Banka hâline gelen oluşumdan ve her üç kişiden birinin tüberküloz olması hakkında da yazdım. 1870’ten önceErewhonhakkında yazılan her şeyin bu dört bağımsız gazetedekilerden ibaret olduğuna inanıyorum. 1865 ve 1870 yılları arasında, bu başarıyı resimde yakalamaya çalıştığım ama bir türlü yakalayamadığım için hemen hemen hiçbir şey yazmadım, ama 1870 sonbaharında tam da Kraliyet Akademisi sergilerine katılmaya başladığım sıralarda bir arkadaşım, Bay Broome, şu ana kadar yazdığım makalelere bir şeyler ekleyip onları bir kitapta toplamamı tavsiye etti. Bu fikir beni tamamıyla sarmıştı ama sadece yazılarım üzerinde pazar günleri çalıştığım için bunu başarmam birkaç ayımı aldı.
İkinci önsözümden anlıyorum ki kitabımı 1 Mayıs 1871’de Chapman &Hall’a götürmüşüm, onların beni reddetmesinden sonra en başarılı yaşayan yazar unvanını kazanmış birinin tavsiyesi üzerine 1872’nin başlarında kitabımı Bay Trubner’a götürene kadar onu bir kenara bıraktım. Chapman &Hall tarafından reddedilmeme gelince; sanırım okuyucuları onlara olumsuz tavsiyeverdi. Bana kitabın felsefi bir kitap olduğunu ve büyük kitlelere ulaşmayacağını söylediler. Sanırım ben onların okuyucusu olsaydım ve kitap bana verilseydi ben de aynı şeyi tavsiye ederdim.
Erewhon1872 yılı Mart ayının son günü ya da ondan bir önceki gün çıktı. Onun beklenmeyen başarısını ilk çıkan başlıca iki eleştiriye bağlıyorum; biri 12 Nisan’da Pall Mall Gazette’te ikincisi de 20 Nisan’da Spectator’da çıktı. Bir başka sebep daha vardı. Bir keresinde arkadaşıma Erewhonçok iyi başarı elde etmesine rağmen sonraki kitaplarımın otomatikman ölü doğacaklarından şikâyet ediyordum. “Erewhon’da olan ama diğer kitaplarının yoksun olduğu bir şeyi unutuyorsun.” dedi. Ne olduğunu sorduğumda cevabı “Yeni, bilinmeyen