1969’dan sonraki dönemde Komünist Partisinin kararıyla Türkçe konuşmak, Türkçe eser yazmak yasak edilmiş, Türkçe eser yayımlayan matbaalar kapatılmış, daha önce yayımlanan Türkçe eserler kütüphanelerden ve evlerden toplanarak imha edilmiş, Türklerin çıkardığı gazete ve dergilerin yayınları durdurulmuştur. Ali Kadir, Recep Küpçü, Enver İbrahim, Hüsmen İsmail, Yakup İsmail, Fuat Salih, Selim Bilâl, Rıza Molla gibi şair ve yazarlar öldürülmüştür. Birçok sanatkâr hapsedilmiş, Belene adlı ölüm kampına gönderilmiştir. 1984-1985 yıllarında silâh zoruyla Bulgarlaştırma işkencesi sırasında mezar taşlarına varıncaya kadar bütün Türk varlığı yok edilmek istenmiştir. Bu yıllarda edebî eserler vermek bir yana, şair ve yazarların kendi aralarında bile Türkçe konuşmaları siyasî suç sayılmıştır. Böylece Bulgaristan’da yaşayan Türklerin edebiyatı âdeta ölüme mahkûm edilmiştir. 1990’dan sonra Türkçe üzerindeki yasaklarda nispî bir yumuşama görülmektedir.
12. Eski Yugoslavya Türkleri Edebiyatı
Göçler sebebiyle Türklerin nüfusu azalmış olmakla birlikte Türk edebiyatının canlılığını koruduğu ülkelerden biri de Eski Yugoslavya’dır. Bu bölge 20. yüzyılda İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar devamlı siyasî çalkantılara sahne olmuş, bunun üzerine burada yaşayan Türklerin önemli bir kısmı Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştır. Bu hâdiseler sebebiyle Türkler, 1940’lı yılların ortalarına kadar Eski Yugoslavya’da önemli bir edebî faaliyette bulunamamışlardır.
Savaştan sonra Türklere sosyalist rejimin şartlarına uygun insan yetiştirmek üzere kültür faaliyetlerinde bulunma, gazete ve dergi çıkarma izni verilmiştir. 1944’ten sonra Makedonya’da çıkarılan Birlik gazetesi, Pioner, Sevinç, Tomurcuk ve Sesler dergileri, Kosova’da 1969’dan sonra yayımlanan Tan gazetesi, Çevren, Esin ve Kuş dergileri ile Türkçe eğitim veren ilkokullar, Eski Yugoslavya’da yeni bir Türk edebiyatının doğuşunu hazırlamıştır. Edebiyat, hükûmetin kontrolü altındaki Birlik ve Tan gazetesi, Çevren, Esin ve Kuş dergileri ile Türkçe eğitim veren ilkokullar, Eski Yugoslavya’da yeni bir Türk edebiyatının doğuşunu hazırlamıştır. Edebiyat, hükûmetin kontrolü altındaki Birlik ve Tan gazeteleri çevresinde gelişmesini sürdürmüştür. Üsküp ve Priştina’daki yüksekokullarda Türkçe eğitimin başlaması ve Türkiye ile olan kültürel münasebetler, bu gelişmeyi hızlandırır. Bu dönemde eserler veren şahsiyetlerin hemen hepsi öğretmen ve gazetecidir.
İkinci Dünya Savaşını takip eden ilk dönemde eser veren şairler arasında Enver Tuzcu, Şükrü Ramo, Mustafa Karahasan, Naim Şaban, Necati Zekeriya, Fahri Kaya, Mahmut Kıratlı ve Süreyya Yusuf’un adları zikredilebilir. Bunları İlhami Emin, Nusret Dişo Ülkü, Nimetullah Hafız, Hasan Mercan, Recep Murat Bugariç, Enver Baki, Arif Bozacı, Avni Abdullah, Alaaddin Tahir ve Şecaaddin Koka’nın mensup olduğu ikinci nesil şairler takip etmiştir. 1970’ten sonra Suat Engüllü, Rifat Yeşeren, Zeynel Bek-saç ve Osman Baymak gibi şairler eserler vermişlerdir. Hikâye dalında ise Necati Zekeriya, Fahri Kaya, Nusret Dişo Ülkü, Hasan Mercan, Enver Baki, Şecaaddin Koka, Avni Abdullah, İskender Muzbeğ, Alaaddin Tahir ve Avni Engüllü’nün eserleri yayımlanmıştır.
İlk dönemde yetişen şair ve yazarlar, eserlerinde İkinci Dünya Savaşı ile ilgili konuları işlemişlerdir. Daha sonra yazılan eserlerde ise ferdî konulara yer verilmiştir.
13. Kırım Türkleri Edebiyatı
1905 ihtilâlinden sonra, Rus idaresi altında yaşayan diğer Türklerin edebiyatlarında olduğu gibi Kırım Türklerinin edebiyatında da millî karakter, en belirgin özellik olarak kendini hissettirir. İsmail Gaspıralı’nın çıkardığı Tercüman gazetesi çevresinde yetişen gençler, bu dönemde eserler verirler. Bütün Türk boylarında istiklâle giden yolun başlangıcı sayılan bu dönemdeki fikir hareketleri, edebî eserlerde terennüm imkânına kavuşur. Devrin şair ve yazarları, eserlerini Tercüman’dan başka Vatan Hâdimi, Millet ve Uçkun gazetelerinde neşrederler. 1917’ye kadar devam eden bu dönemde Abdürreşid Mediyev, Osman Akçokraklı, İsmail Lemanov, Hasan Sabri Ayvazov, Hasan Çergeyev, Hüseyin Şâmil Toktargazi, Mehmet Nüzhet, Seyyid Abdullah Özenbaşlı, Cafer Seydahmet Kırımer, Cemil Germencikli, Numan Çelebi Cihan gibi aydınlar, halkın medenî seviyesini yükseltmek ve millî şuuru daima canlı tutmak üzere eserler vermişlerdir.
1917’den sonraki dönemde şair ve yazarlar yeni rejimin etkisi altında eser vermek zorunda kalırlar. Bu yeni dönemde Ömer İpçi, Hamdi Giraybay, Abdullah Lâtifzâde, Bekir Sıtkı Çobanzâde, Abdürrahim Altanlı, Cafer Gaffar, Şevki Bektöre, Abdurrahman Kadrîzâde gibi şair ve yazarlar, Kırım Türk edebiyatını devam ettirirler. Bunlardan Ömer İpçi, Cafer Gaffar, Abdullah Lâtifzâde, Hamdi Giraybay ve Bekir Sıtkı Çobanzâde, yeni rejimin şartlarına uygun eserler verdikleri hâlde Stalin döneminde öldürülmüşlerdir.
İkinci Dünya Harbinin hemen ardından 1944 yılında tamamı Türkistan içlerine sürülen Kırım Türkleri, toplumdan ve hayattan tecrit edilerek insanlık dışı bir hayata mahkûm edilmişlerdir. Böylece edebiyatları da zorla durdurulmuş, tarihleri ve kültür mirasları yok sayılmıştır. Bu suskunluk dönemi on yıl devam etmiştir. Kırım Türkleri, ancak Stalin’in ölümünden sonra edebî eserler verebilmişlerdir.
1957 yılından itibaren Özbekistan’da Kırım Türkçesi ile neşredilen Lenin Bayrağı (bugünkü adı Yeni Dünya) adlı gazete ile 1980 yılında çıkmaya başlayan Yıldız dergisi, Kırım Türklerinin edebiyatına bir canlılık kazandırmıştır. Bu son dönemde Şâkir Selimov, Yunus Temirkaya, Alaaddin Şâmil, Yusuf Bolat, Osman Ayder, Rıza Fâzıl, Eşref Şem’izâde, Abdullah Dermenci gibi şair ve yazarların eserleri yayımlanmıştır.
İkinci Dünya Harbi sırasında yurdunu kaybeden romancı Cengiz Dağcı, Kırım Türklerinin yetiştirdiği en büyük yazarlardan biridir. Cengiz Dağcı, Türkiye Türkçesiyle yazdığı eserlerinde, Kırım Türklerinin Rus esareti altındaki acılarla, sürgünlerle, katliamlarla dolu korkunç hayatını anlatır.
14. Tatar-Başkurt Türkleri Edebiyatı
Kazan, 20. yüzyılın başlarında, Rus idaresi altında yaşayan Türklerin siyaset ve kültür merkezi hâline gelmiştir. Rusya’ya karşı siyasî ve kültürel direniş ve istiklâl hareketleri, 1905’ten sonra birkaç yıl müddetle Kazan’dan idare edilmiştir. Bunun için Kadı Abdürreşid İbrahim, Yusuf Akçura, Fatih Kerimî, Ali Merdan Topçubaşı, Musa Carullah Bigi, Abdullah Apanay, Sadri Maksudî, İsmail Gaspıralı gibi şahsiyetlerin idaresi altında Rusya Müslümanları Kongreleri toplanmış, pek çok gazete ve dergi çıkarılmıştır. Bu faaliyetler, bütün Türkler arasında millî şuurun kuvvetlenmesine ve millî edebiyatların gelişmesine ilham kaynağı olmuştur.
20. yüzyılın başlarında millî hareketlerin merkezi olan Kazan’da Tatar-Başkurt edebiyatı, bu faaliyetlerin etkisi altında gelişmesini devam ettirmiştir. Bu dönemde Rızaeddin b. Fahreddin, Zâkir Hadi, Ayaz İshakî, Sadri Maksudî, Fatih Kerimî, Aliasgar Kemal, Abdullah Tukay, Mecid Gafurî, Fatih Emirhan, Alimcan İbrahim, Şerif Kemal, Kerim Tinçura, Derdmend, Zarif Beşiri, Hacibünnecar Öteki, Şehzade Babiç, Necip Dumâvî, Ziya Yermekî, Mirhaydar Feyzî vb. şair ve yazarlar eserler vermişlerdir.
Sovyet döneminde Kazan Türkleri parçalanarak Tataristan, Başkurdistan ve Çuvaşistan adlarıyla Moskova’ya bağlı üç ayrı muhtar cumhuriyet hâline getirilmiştir. Bu siyasî bölünmenin