1. Bölüm:
Gagauz Türkleri, kara kedinin, kanatlı karıncanın, karakarganın, saksağan kuşu.. gibi bazı hayvanların ölümün habercisi olduklarına inanırlar.
Kara karga evin damına oturur veya kapıda bağırırsa; saksağan kuşu ağaçtan ağaca zıplayarak öterse; soroka denilen bir cins karga –kuzgun- evin, kapının yanında öterse, pencereye vurursa; bir kuş veya serçe pencereyi gagalarsa, kedi masanın köşesine sarılıp, yumularak yatarsa ölüme işârettir.
Gagauz Türklerinin, ölümün önceden habercisi olarak asıl ürktükleri hayvanlar, köpek ve baykuştur.
Kuşların, hayvanların depremi önceden hissettikleri bilinmektedir. Gagauzlar köpeğin ulumasının depreme işâret olduğuna inanırlar.
Köpeğin uluması daima kötü habere, sık sık uluması; birkaç gece uzun süre, aralıksız uluması ölüme işârettir.
(Komrat’lı Mariya Kaynak, kocasının öldüğü gün, kendi köpeklerinin evlerinin önünde kuyu yaptığını ve uzun süre uluduğunu söyledi.)
(Beşgöz köyünde bir yaşlı bir kadın, komşularının köpeğinin iki-üç gün hiç susmadan uluduğunu ve nihayetinde o evden bir ölü çıktığını anlattı.)
Eğer, evin köpeği ulumaya başlarsa, sahibi çarığını/ ayakkabısını atarak köpeği kovalar; evden uzaklaştırmaya çalışır. Böylece evin etrafındaki uğursuzluğu kovmuş olur.
Pek çok kültürde olduğu gibi Gagauzlarda da Baykuş (kukumav) uğursuzluğun simgesi ve ölümün habercisidir.
Baykuşun, bir evin üzerinde durması, bir evden bir eve uçması, evin etrafında herhangi bir yere konması, evin saçağına tüneyip ötmesi, bir insanın gözlerine çok derinden bakması ölüme işârettir.
Baykuş, eğer neşeli öter ve çırpınırsa, kaygılanmaya gerek yoktur; ancak, ötüşü kederli ise bir kimse ölecektir.
Baykuş, evin etrafında dolaşarak kahrı/kederi haber verir.
Pencereye doğru çırpınır ve öterse can alacak gibidir.
Bir evin etrafındaki ağaçta acı acı öterse insanlar ürkerler, korkarlar. (Komrat’ta konuştuğumuz, 70 yaşındaki Praskove Petrovna Pedan, bahçedeki ağaçta bütün gece bir baykuşun öttüğünü ve bir hafta sonra annesinin öldüğünü söyledi.)
Evin tahta ve direklerinde bir ağaç kurdu ses çıkarıyorsa bir can çıkıyor veya ölü, evini görmeye gelmiştir.
Masa, dolap gıcırtıları ölüme işâret olarak kabul edilir. İkona gıcırdarsa o evden birisi ölecek / öbür dünyaya misafir olacaktır. Kapı, pencere vurulmasını andıran ses, ölüme olduğu gibi, şeytanın geldiğine de işârettir.
Geceleyin beklenmedik bir sırada komşunun, kapı çalışı; işleyen saatin duruşu ölüm habercisidir.
Gagauzlar, gün battıktan sonra evden asla bir şey vermezler; verilmesini uğursuzluk sayarlar.
Gün battıktan sonra evden, elek, çorba, tuz, ekmek, ekşi hamur vermek ölümü davet etmektir. Kimilerine göre ölüme işâret olmasa da uğursuzluktur. Özellikle Pazartesi günleri evden hiçbir şey, hatta borç para bile verilmez. Evde bebek varsa yine evden bir şey vermek uğursuzluk kabul edilir.
Gümüş ziynet eşya birdenbire renk değiştirmeye başlar, parlaklığını kaybederse ölüme işârettir
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.