Türkistan'da Ceditçilik ve Mahmud Hoca Behbudî. Shavkat Kushmuratov. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Shavkat Kushmuratov
Издательство: Elips Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-625-6494-81-7
Скачать книгу
için 1881 yılında Türkistan Müslümanlığı eserini kaleme alır ve Rusya’daki Müslüman Türk halkının hak ettiği hakkını aramaya çalışır.” 38 Gaspıralı bu kitabında, Rusya’da bir Türk Müslüman topluluğunun varlığından ve bunun bir gerçek olduğundan, bunların Rus tebası olduğundan, Rusya tarafından medenice yetiştirilmesinden, bunu yaparken Rusya’nın bu durumdan korkmamasından, bilakis kendi yararına olduğunu bilmesinden, farklı halkların din, dil, kültürlerinin korunmasından bahseder.39

      1884 yılında Bahçesaray’da açtığı Usûl-i Cedit veya “Usûl-i Savtiye” adını verdiği okulla ikinci hamlesini yapar.40 Bu, bir hareketin ve bir özgürlükçü ideolojinin temellerinin atıldığı bir hamledir. Bu olay Ceditçilik tarihine ilk Cedit okulu olarak geçmiştir. O, bu hareketle halkının uyanması, tüm Müslüman Türk halkının birliği, bütünlüğü ve özgürlüğü için mücadele etmekteydi. Ona göre milletin varlığını gösteren dil ve kültüre sahip olmayan millet bağımsız olamazdı. O, Türk toplumları için dil birliğini savunan en bariz kişilerden olmuş, çıkardığı gazete Tercüman da millî bir gazete olmuştur. Gazetede ortak bir dil kullanılmış, dilin önemi konusuna son derece dikkat gösterilmiştir. Ona göre dil canlı tarihtir. Dili olmayanın kendisi de yoktur demektedir. Kısacası o, şuna inanmaktadır: “Milletin iki özelliği vardır: dil birliği, din birliği. Milletin millîliğini yok etmek için bunlardan bir tanesini bozmak yeterli.”41

      Eğitim faaliyetleri çerçevesinde Türkistan seyahatleri düzenlemiş, başta Buhara, Semerkant, Taşkent olmak üzere Usûl-i Cedit okulları açmıştır. Onun Türkistan üzerindeki hizmetleri Buhara Emirinin Tercüman gazetesine abone olmasıyla başlamıştır. 1893 yılında Gaspıralı Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Orenburg, Semerkant ve Taşkent olmak üzere birçok Türk ilini gezmiştir. İsmail Gaspıralı Bey hakkında sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: O, gerçekten bir eylem adamı ve bir fikir adamı olmuş, yazdığı eserleriyle varlığı inkâr edilen Müslüman Türkistan halkının varlığını savunmuş, çıkardığı gazete ve dergileriyle, açtığı okullarıyla, başlattığı Ceditçilik ideolojisiyle bu uğurda mücadele vermiş ve özgürlük çığrını açmıştır.

      Gaspıralı’nın dahil olduğu Kırım Tatar Türkleri, diğer Türk halklarına göre eğitim yönünden daha gelişmiş bir düzeye sahiptiler. İslamî eğitime yönelik medreselerde çocukların gelişmesi için dersler yetersizdi. 5 yıl boyunca dinî eğitim ve biraz da okuma öğretilirdi. Gaspıralı bu beş yıllık eğitimi iki yılda tamamlayıp kalan üç yılda daha fazla bilgi vermenin mümkün olacağını belirtti ve buna göre bir program hazırladı. Bütün dersleri matematik, coğrafya, tıp, kimya, astronomi, Rusça ve Farsça gibi 17 başlık altında topladı.

      Gaspıralı eğitime yönelik Rehber-i Muallimin veya Muallimlere Yoldaş kitabını yazdı. Kitapta Cedit mekteplerinin kuruluşu, ders programı, sınıfların özellikleri, tatil günlerine dair birçok şeyden bahsetti. Kız çocukları için ayrı okul açılmasından öğretmenlere aylık bağlanmasına, öğretim şeklinden ilköğretim ve ortaöğretimin ayrılması meselesine kadar bir çok konu programda yer almıştı.

      Rusların Tercüman gazetenin yayınına izin vermesi, Müslümanların Rusya’ya karşı sempati duymalarını sağlamaya yöneliktir. Gaspıralı’nın ilk sayıda Ruslardan övgüyle söz etmesini ise gazete iznini sağlamaya yönelik bir hareket olarak nitelendirebiliriz.42

      İsmail Gaspıralı’nın Düşünceleri

      İsmail Gaspıralı’nın görüşleri genel olarak şu şekilde karşımıza çıkmaktadır: İlk olarak Gaspıralı eski Türk-Tatar eğitimini Avrupa’daki eğitim sistemine uygun hale getirerek medreselerde bir ıslahatın gerekliliğini savunmaktadır. Ayrıca dünyada Türkçe konuşan halklar için ortak bir edebî Türk dilinin oluşturulmasını istemektedir. Ruslaştırma siyaseti ve imparatorluk idaresinde Rus olmayanlara karşı zulüm uygulandığı bu dönemde, Rusya’daki Müslümanlarının etnik ve ortak bir edebî dil etrafında birleşmesi ve dağınık cemaatlerden modern bir millet haline gelmesini amaçlıyordu.43

      İsmail Bey Gaspıralı, Tercüman gazetesinin tüm Türk illerinde okunduğunu ve gazetenin ortak dilinden herkesin memnun olduğunu söyleyerek: “İleride meydana gelecek şu dile, biz ortak dil demek istiyoruz ve 25 seneden beri şu ortak dil ile yazmaya alışıyoruz. Kaşgar’dan Han Kirman’a kadar, Sibirya’dan Merv’e ve Konya’ya kadar kullanılan Türk lügati birdir,”44 demiştir.

      Onun genel görüşleri, Türk halklarının lehçe farklarını gidermek, ortak bir dil ve alfabe altında birleşmek, Türkçenin Arapça ve Farsçanın egemenliğinden kurtarılması, Türklerin modernleşerek bağımsız yaşaması, kadınların esaretten kurtarılması, Rusya’daki Müslüman Türklerin de iktisadî hayata katılmaları, dinî idarelerin düzeltilmesi, yardımlaşma cemiyetlerinin kurulması ve genel olarak geri kalmış Türk-Tatar halkının eğitim seviyesini yükseltmekti. Bu görüşleri yayan Tercüman gazetesi giderek yaygınlık kazanmış, hatta İstanbul gazetelerinden daha fazla okunacak hala gelmiştir.45

      Dilde, Fikirde, İşte Birlik Düşüncesi

      İsmail Gaspıralı Bey’in üzerinde en çok durduğu ve bir an evvel önlem alınması gerektiğini düşündüğü ve çabaladığı konu ise millî bir Türk dili meselesidir.46 Gaspıralı’ya göre, Türk lehçelerinin farklı yazılarla yazılması çok yanlıştır. Tüm Türk halklarının okuyup anlayabileceği, millî bir dil olarak uygun gördüğü dil eski Çağatay Türkçesidir. Bu konuda Osmanlı Türkçesinin yeterli bir dil olamadığına işaret eder.

      Gaspıralı, “dinimiz bir” derken İslam dinini, “dilimiz bir” derken Türk dilini, “fikrimiz bir” derken Türk–İslam düşüncesini kastetmektedir. Nitekim bu düşüncelerini bir sonraki cümleleriyle şöyle açıklar: “Kazan dili, Bahçesaray dili, Bakü dili, Kızılyar dili yoktur. Hepimizin dili bir dildir.”47

      “Dilde, Fikirde, İşte Birlik!” sloganıyla çıkardığı Tercüman gazetesiyle dünyadaki bütün Türklerin anlayabileceği ortak bir Türkçe geliştirilmiştir. Gaspıralı Tercüman gazetesinde yayınlanan ünlü “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” makalesinde şöyle yazar:

      “1897 yılında yapılan nüfus sayımına göre, Rusya’da yaşayan Türklerin sayısı 13.889.241’di. 1912 başlarında bu sayı, 16.226.073’e varmıştır. Bu sayının en büyük kısmını Tatarlar (5.124.397) ve Kırgızlar (5.165.542) oluşturuyordu. Başkurtların sayısı ise 1.769.962 idi. Yer bakımından Türklerin dağılımı ise şöyledir: 3.335.000 Orta Asya’da yaşayanlar, Türkistan ve steptekiler 7.995.000, Sibiryadakiler 120.000.”48

      İsmail Gaspıralı’nın Şahsiyeti

      İsmail Gaspıralı, Türk millîyetçiliği düşüncesinin gelişmesinde büyük rol oynayan ve Türkçülüğün bir ideoloji olarak ortaya çıkarılmasında önemli katkıları olan bir aydındır. Rusya Müslüman Türklerinin aydınlanma hareketi olan Ceditçilik Hareketi’nin kurucusudur. Hem dinî hem de dünyevi alanlarda derin bir bilgiye sahiptir. Dünyanın gelişimi ile yakından ilgilenmiş, birkaç yabancı dil öğreniş ve farklı


<p>38</p>

A. g. e., 165.

<p>39</p>

Akpınar, İsmail Gaspirali, Seçilmiş Fikri Eserleri, 86.

<p>40</p>

A. g. e., 69.

<p>41</p>

Akpınar, İsmail Gaspirali, Seçilmiş Fikri Eserleri, 74.

<p>42</p>

Nadir Devlet, İsmail Bey Gaspıralı (Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1988) 23.

<p>43</p>

Hakan Kırımlı, Gaspıralı İsmail Bey, DİA, XIII. (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1996) 394-396.

<p>44</p>

Yavuz Akpınar, Gaspıralı Seçilmiş Eserleri, Dil, Edebiyat, Seyahat Yazıları (İstanbul: Ötüken Yayınları, 2008) 82.

<p>45</p>

Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri, 1895-1908 (İstanbul: İletişim Yayınları, 1996) 89.

<p>46</p>

Zuhal Yüksel, Gaspıralı ve Dil Birliği, İsmail Bey Gaspıralı ve Ziya Gökalp Sempozyumu, Basıma haz. Dündar Akarca, (Ankara: Türksoy Yayınları, 2003) 29.

<p>47</p>

Akpınar, Gaspıralı Seçilmiş Eserleri, 92.

<p>48</p>

R. Majerczak, Une Nouvelle Statistique de la Population Musulmane en Russie et de la Presse Musulmane Russe, Revue du Monde Musulman, C. 38, Eylül 1914, 270, akt., Ali Engin Oba, Türk Millîyetçiliğinin Doğuşu, (İstanbul: İmge Yayınları, 1994) 143.