Birçok kişi pislikten arındı.
Dutun öldü, Yang Zuhui1
Gücümüzle kovuldu.
Gençleri uykusundan kaldıran,
Öğretmenlere kötülük gelmesin!
Nalı olan atların,
Kuyruğuna taş değmesin.
Tadını alırsan bilimin,
Doyamazsın gezersin.
Cahil kalırsan hayatta,
Kendi kendini ezersin.
Gösteren dünya sırlarını,
Yüce eşitlik yasası,
Yükselten millî kuvveti,
Yaşasın, bilim, yaşasın!
MUKAN MAMITHAN
Çin’in Sincan Uygur eyaletinin kuzeybatısında yer alan Kazak Özerk bölgesi Künes ilçesinde doğmuştur. Künes ilçesi, İli nehrinin kıyısında yer almaktadır. 1978 yılında İli Pedagoji Üniversitesinde Kazak Dili ve Edebiyatı bölümünde eğitim almaya başlayan Mukan Mamıthan, 1982 yılında mezun olur. Şair, “İli Gençliği” ve “Örender” gazetelerinde redaktörlük yapmakla birlikte ilk kariyer adımlarını da orada atmıştır. Şiirleri ve muhtelif yazıları o yıllardan itibaren çeşitli yerlerde yayınlanmıştır. İli Bölgesel Arazi Yönetiminde hizmet etmekte olan şair, 1995 yılında dede toprağı olan Kazakistan’a göç etmiştir. Kazakistan Telif Hakkı Derneği’nin danışmanı, “Tanjarık” dergisinin genel yayın yönetmeni olarak hizmet etmektedir.
VATANIM
Telkara, sazlığıyla güzel, görkemli
Orada taylarla yarıştım.
Bestepe Bestamak’la âdeta canciğer,
Senin dünyada bir eşin yok.
Vatanım, varlığımın parçası.
Vicdanla insanlığın ölçüsü oldun.
Kızların kendin kadar güzel, ben ise
Kucağında büyüdüm yiğit oldum,
Telkara’m seni özlemek, boynumun borcu,
Gözyaşımı kuruttun ağladığım zaman.
Sensin vatanım, yeryüzündeki cennetim!
Övgülerimi duyar seni soran kimse.
İki gözümün nurusun, göz bebeğimsin,
Çamurla oynayan dünkü çocuğu düşün.
Elli yıl sonra geri döndü sana,
Kucağına eskisi gibi alır mısın?
Sana gelir özlem gideririm,
Sohbet edip analar ve dedelerimle.
Geldiğimde yarım gönüllü olan ben,
Dönerim çocukluk yıllarımla.
Sen benim hayallerime kanat verdin,
Kucağında hiç ağlamadım.
Annem gibi avucunla okşadın,
Yiğit olana kadar güç verdin.
Vatanım, senden uzağa gidemedim,
Seninle ikizdir ruhum.
Senden uzağa gidemem çünkü,
Göbek bağım sendeyken kesildi.
Dedemi de, babamı da kucağına aldın,
Hayatta her zaman ölümle ayrılık vardı.
Vatanım, uzaklara gitsem dahî,
Çocukluğum sende kaldı.
SAYRAM GÖLÜ
Sayram’ın dibinde derin bir sırrı var,
Daha gizemli efsanesi, hayran etti beni.
Solteke, dile getirip kâğıda yazmıştı
Bir asır geçmiş o günden beri.
Sayram’ın sırları henüz açılmadı,
Gizledi onları sır dolu gölün dibine.
Dalgalar kıyıya yapışır o yüzden
Âdeta güzel bir kız sarılır birine.
Âşıklık bir büyük sır oldu gizemli,
Ayın da, gecenin de şarkısı var gibi.
Geceler insanı düşüncelerle boğmakta,
Âdeta sevdiğini kaybeden yâr gibi.
Sayram’a girersek alır kucağına,
Farklı bir duygularla öper sizi
O an yaşarız tüm duyguları
Kıyıdan görünür efsanenin izi.
Efsane getirir çeşitli düşünceler,
Aşk acıları acıtır kalbini.
Güzellik sembolü Sayram’dır derim ben,
Kıyıda karşılar duygular rüzgârı.
Aşk yarasını tedavi etmeyin,
Yârını kaybeden hüzne sahiptir.
Sevdiğini kaybetme, bırakma elini,
“Sevmeyi” kaybetmek, en büyük kayıptır.
İLI NEHRI
İli nehri huzurlu akan,
Altında balıklar, pikeler kaynaşan.
İsmini sevdiğim kutsal nehrim,
Boynuma astığım vatanımın aynası.
Suların senin, mücevher bestelerdir,
Her damlası bulaktır görebilene.
Kıyında yaşayan dedelerim,
Sır verir İskitler’den Hunlar’dan.
Hiç ayrılmamıştım kıyından ben de,
Şiirimin mısralarını seninle paylaştım.
Şimdi kıyından uzak kalsam da,
Beynimde hatıraların canlandı.
Kıyında kayın ağacı dalları yemyeşil,
Çadırlar dolu ormanlık alan.
Senin tertemiz güzelliğini,
Fark edemez günahı olan.
Senden beslenir yüksek dağlar,
Seninle güzeldir bahçeler bağlar.
Yakana yapışsa yabancı eller,
Acılar içinde görürsün sen beni.
Diktiğim ağaç da büyümüş kıyında,
Onu arar, gelirler evlatlarım benim.
Gelirler yıkarlar yüzünü suyunla,
Kıyında sevdiklerini özlerler seninle.
Ruhuma güç verir coşkun suların,
Seni nasıl tarif etsem ki yakışsın sana?
Kıyında kalsam sonsuza dek
Tek sensin şarkımı söyleyen benim.