Bu derslerin amacı hikmet dilinin güzelliklerini, sırlarını, anlamak, yaşamak ve Rabb ile Resül (s.a.s.) ile hakkıyla olabilmek için uğraşmaktır. Yüce Allah bu hikmetleri anlayabilenlerin silsilesinde daim eylesin, inşallah. Çünkü sırlar ağırdır. Dünyadaki hiçbir varlığa benzemez. Bu sırları taşımak daha da ağırdır. Bunun içindir ki, Hak ile sürekli seyr-i sülûk hâlinde olmak gerekir. Hakk dünyalık işlerinizi de her açıdan düzene soksun. Her daim düzen, istikamet nasip eylesin.
Zaman hüzün ile yanma vaktidir. Aşkı pişirme, yakma vaktidir. Miraçlara doğru açılma vaktidir. Eskiyi tamamen terk etme, yeniye doğru yol alma vaktidir. Miraç yeniliktir. Her hâlin aşka bürünmesidir. Senin kendinden arınıp tamamen Rab ile mest olmandır. Bu güzellikler için sabır ile yanarak uzun yollardan geçilir. Yüce Allah hazır eylesin. Hz. Ali Efendi’miz (r.a.) bana bu yolda aşk oldu. Rabia’tül Adeviyye yoldaş oldu. Tasavvufta kadın-erkek birdir. Ayrım yoktur. İnsanı Hakk’a yürüten her varlık mürşiddir. Sonra O da çekildi, beni Efendimiz’e (s.a.s) fenâ’fir-resule ve fenâ’fillâha bıraktılar. İkisi birbiri içinde ince çizgilerdir. Yüce Allah Efendimiz’i (s.a.s.) ne kadar çok sevdi ki, Kendi’sine giden yolları O’nun (s.a.s.) hâliyle hâllendirdi, makamlandırdı. Zamanla bunu anlayacaksınız inşallah. Bu makamların yüceliği dünyanın kelimeleri ile anlatılamaz. Rabb’im hakkıyla yaşayanlardan eylesin. Bizler için bu dünya, ahiret fark etmez. Bunu iyice anlayasın. Bu ders ölmeden evvel ölmek için adımdır. Nefsini var bilme ki, öldürmek ile uğraşmayasın. Sen var olma ki, Yüceler Yücesi Rabb’im sende var olsun. Vesselam…
BAYEZID-I BİSTAMÎ HAZRETLERİ: Rabb’imin selamı, rahmeti, bereketleri, katındaki hikmet deryaları, hakikat incileri; Efendimiz (s.a.s.), diğer bütün peygamberler (a.s.), Ehl-i Beyt, Ashab-ı Kiram (r.a. ecmain), tabiin, tebe-i tâbiın(rahimehullah), peşinden kıyamete kadar gelen hakiki ilim erbabları yüzü suyu hürmetine, bütün insanlığın, hususan ilim yolunda aşkla nefsi ile daimî mücadele edenlerin üzerine baki olsun. Âmin, âmin, âmin.
Bu fasılda, hikmet diline nasiplenen erlerden örnek verilecektir. Yüce Allah, Onların aşk izinden gitmeyi daim nasip etsin. Şehabeddin Sühreverdi Hazretleri16 ve talebesi yaşadıkları zamanın imamlarından, dini yenileyen aşk erlerindendir. Abdülkâdir Geylanî Hazretleri hayattayken ve Hakk’a vuslatından sonra da Sühreverdi Hazretleri O’nun ruhaniyetinden ders almış, aynı terbiyeyi düzeni talebesi olan Cevrî Hazretleri’ne öğretmiştir. Onlar, Hızır (a.s.) ile de görüşürlermiş. Sühreverdi Hazretleri ince tabiatlı, hoş sohbetli nazik bir mürşiddir. Bayezıd-ı Bistamî Hazretleri’nden sonra gelen evliyaullâhtandırlar. Sühreverdi Hazretleri kısa zamanda Cevrî Hazretleri’ne hikmet dilini öğretmiş, onu tebliğ ile vazifelendirmiştir. Cevrî Hazretleri özellikle Hâlep, Şam, Kudüs taraflarında çok dersler vermiştir. Sühreverdi Hazretleri’nin hikmet dilini öğretmesi farklı bir metodladır. Pîr, talebesini karşısına alır, alnına bakar, elini alnına koyar ve talebesini okurmuş. Talebesi Cevrî Hazretleri ise bu işlemler esnasında sadece zikir ile meşgul olurmuş. Bu okuma işleminin uzun sürdüğü olurmuş. Ancak bu hâlvetten çıktıkları zaman yarım saat ya da bir saat vakit geçermiş. Hak, zamanlarına bast verirmiş ve hikmet dili ile birlikte tayy-ı mekân da yaparlarmış. Sühreverdi Hazretleri talebesine sırları aktarmıştır. Cevrî Mübarek mürşidi ile olan zaman diliminden çıktıktan sonra aşk ile mest olurmuş. Dilinden de hikmet dilinin zevkleri dökülürmüş. Hikmet dilinden dökülenleri yazdığı kitapları bulunmaktadır. Cevrî Hazretleri bu seviyeye gelene kadar çok çeşitli imtihanlardan geçirilmiştir. Zat, kadılık gibi önemli bir devlet kademesinde iken Sühreverdi Hazretleri’nin ilmi hikmetlerini duyar ve yanına koşar. Kapıdan girerken Sühreverdi Hazretleri ona bir bakış kulpunu atmış ve bir daha Cevrî Mübarek O’nun yanından ayrılmamıştır. Bekâr şekilde, kendisini dergâha adamış ve Sühreverdi Hazretleri’nin halifesi olmuştur. Sühreverdi Hazretleri’nin fazla talebesi vardır ancak Cevrî Hazretleri sonradan gelmesine rağmen diğerlerine nazaran sülûkunu hızlı tamamlar. Ona bu sebeple hikmet dilinin ilerisi, özel sırları öğretilmiştir. Cevrî ismi de, Sühreverdi Hazretleri’nin O’na sonradan verdiği isimdir. Tasavvuf yolunda sıkıntıları cevretmiştir. Çokça hâlvetlerden geçmiştir. Hikmet dilinin öğretilmesi ile âlemleri aşarak bu süreçte nefsine çok cevirler, eziyetler yapmıştır. Asıl adı Sem’ani bin Numan’dır. Rabb’imin selamı, bereketleri her daim üzerlerine olsun. Âmin. Allahümme salli ala seyyidina Muhammed.
MUHYİDDİN İBN-İ ARABÎ HAZRETLERİ: Rabb’imin selamı, rahmeti, bereketleri, varlıkları adedince hikmetleri daim sizlerin üzerine olsun. Âmin.
Yolcu, seyr-i sülûkundeki sırları mürşidinden dinledikçe kalb ile bu güzellik sırlarını yaşamak ister. Kalb muhabbetullah arzusu ile zamanla sırlara vakıf olur. Sırlar anlaşıldıkça hikmet dili dilden dökülmeye başlar. Hikmet dilinin açılması kademe kademe olur. Seyr hâlinde olan dervişin eşyaya, insanlara, zamana, olaylara bakışı farklılaşır. Olayların arka planını görme arzusu artar. Dervişte tevekkül, teslimiyet ile sükûnet hâli gerçekleşir. Kul sükûnete ersin ki, Rabb’i onda hikmet dili ile konuşsun. Kul Rabb’i için zahîrde susarken, Rabbi batında onun yüreğine hikmet dilini akıtır. Bu terbiye mürşidler vasıtasıyla devam eder. Çünkü yolculukta her hâl, rüya önemlidir.
Derviş, yürüdüğü yolun hassasiyetine bakarak, her daim iki büklüm olmalıdır. Yüce Hakk’ın ikramları gani ganidir. Bu ikramların en güzel ifadesi de hikmet dilidir. Çünkü derviş benliğinden konuşamaz olur. Rabb’i onda tecelli eder ve Rabb’inin isteği üzere konuşturulur. Derviş için az konuşup olayları gözlemlemek her zaman daha hayırlıdır. Bilinmez olan, bilinenlerin içerisine saklanmış sırlardır. Ne mutlu o sırları görmeye çalışanlara ve sabredenlere! Sabır, kulu Rabb’inin muhatabı olan kul hâline getirir. Sabır ile gönül akar, dil çözülür. Yaşanılan hiçbir olay boşa değildir. Anlaşılabilmesi için beklenilir. Hamlıktan pişmeye, sabır ile ateşte tam hâle gelmeye doğru yollar açılır. Sabır olmaz ise rehavet, gaflet olur. İstikameti kaçırır hafîzanallah. Her an-ı daimde yolda yürüten Rabb’e yönü dönük aczi, fakrı bilmek gerektir. Hak, kulunda tecelli sırları ile hikmet dilini sürekli açsın. Tasavvuf yolunda doymak, kanmak yoktur. Rabb’inin hazinelerinde bitme, tükenme yoktur. Derviş bulunduğu hâli en iyi hâl zannederse ziyandadır. Çünkü hâl içre binbir türlü