6
Kantin atmak: Palavra, yalan söylemek, aldatmak. (e.n.)
7
İrat: Gelir getiren. (e.n.)
8
Prostela: Önlük. (e.n.)
9
Tavcı: Yurt dışından geldiğini söyleyerek üzerindeki değeri düşük altın veya mücevherleri çok değerli gösterip dolandırıcılık yapan kimse. (e.n.)
10
Mega: Aman Tanrı’m. (e.n.)
11
Tenavül: Yemek, yutmak. (e.n.)
12
Zadegân: Soylular. (e.n.)
13
Luit Corç: David Lloyd George. (e.n.)
14
Tarikat-ı kebabiye: Kebap tarikatı. (e.n.)
15
Şavullamak: Araştırmak. (e.n.)
16
Katalaviz: Anladın mı? (e.n.)
17
Katalava: Anladım. (e.n.)
18
Mortoyu çekmek: Ölmek. (e.n.)
19
Alarga: Açıktan, uzaktan. (e.n.)
20
Çakşır: Paça bölümü diz üstünde veya diz altında kalan bir tür erkek şalvarı. (e.n.)
21
Unnabi: Hünnap renginde, üzüm renginde olan. (e.n.)
22
Celep: Koyun, keçi, sığır vb. kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse. (e.n.)
23
Kıta: Parça, adet. (e.n.)
24
Mezat: Açık artırma ile satış. (e.n.)
25
Muhammin: Malın değerini oranlayan, tahmin eden kimse. (e.n.)
26
Misafir: Gözün saydam tabakasında herhangi bir sebeple oluşan beyaz leke. (e.n.)
27
Çopur: Yüzü çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan, aşırı çiçek bozuğu olan kimse, işkembe suratlı. (e.n.)
28
Hebenneka: Zeki ve becerikli olmadığı hâlde kendisini öyle sanan kimse. (e.n.)
29
Lakırtı beynimizde: Laf aramızda. (e.n.)
30
Hamail: Omuzdan çapraz olarak bele inen bağ, hamaylı. (e.n.)
31
Tırıl: Beş parasız, züğürt. (e.n.)
32
İnşirah: Ferahlık, gönül açılması. (e.n.)
33
Zağar: Bir cins çoban köpeği. (e.n.)
34
Zuhuri: Orta oyununda taklitçi. (e.n.)
35
Karmanyolacı: Şehir içindeki ıssız yollarda ölümle korkutarak soygunculuk yapan. (e.n.)
36
Ak ağa: Haremlerde hizmet gören hadım ağalarının beyaz ırktan olanı. (e.n.)
37
Kabultü: Kabul ettim. (e.n.)
38
Kezalik: Aynı şekilde. (e.n.)
39
Kaşane: Büyük, süslü köşk, saray gibi yapı. (e.n.)
40
Zıvlamak: Sıvışmak. (e.n.)
41
Curnal: İş yerinde mesaiye başlarken ve mesaiyi tamamladıktan sonra imzalanan defter. (e.n.)
42
Halisüddem: Katışıksız, safkan. (e.n.)
43
Beyni balâ: Beynin üstünde. (e.n.)
44
Kulampara: Oğlancı. (e.n.)
45
İstida: Dilekçe. (e.n.)
46
Fasletmek: Çözmek, sonuçlandırmak. (e.n.)