Emniyetli görmez idi bir yeri
Emin Paşa yaklaşıyor yanına
Bütün asker susamıştır canına
Kaçamıyor ne ileri, ne geri
Diyor imiş: “Neye yarar adalet
Ne demektir Müsavat’la Hürriyet
Bu sözlerin manasını anlamam”
İttihat’ın adı anı yıldırmış
Berho Ağa korkusundan çıldırmış
Şeyh Bâbî’den feyz istermiş her akşam
Sabredelim daha iki üç gün de
Göreceğiz darağacı üstünde
Başlar kesen İbrahim’in başını
Bin öksüzün çadırını söktürmüş
Nice dulun gözyaşını döktürmüş
Şimdi Humûd, Hansâ döksün yaşını
4
NETİCE
Toplanmışken üç ordunun askeri
Aşiretler sarmış iken çölleri
Son kötülük olmak üzere millete
Berho yine bırakmadı inadı
Teslim olmak lazım iken olmadı
Millileri soktu büyük nekbete
Oralarda durmak mümkün değildi
Bir savaşta mağlup oldu çekildi
Hileyli’de etmek için ikamet
Takipçiler iğtinama koyuldu
Bütün köyler, hep çadırlar soyuldu
Koparıldı çöl’de kızıl kıyamet
Emin Paşa yazdıysa da: “Teslim ol”
“Teslim olmam.” dedi, yine buldu yol
Üç taburun karşısından kaçmaya
Süvariler kalmış idi geride
Yorgun idi gidemedi piyade
Seyrettiler: Geçti bu şom kasırga
Asker girdi Hileyli’de Hisar’a
Bent vuruldu Kanco ile Bişar’a
Takip için ta Musul’a yazıldı
İki konak gidemeden ileri
Vurdu anı Hakk’ın gizli askeri
Safiyye’de son menzili kazıldı
Maiyeti beş bin kişi vardılar
Aşiretler her taraftan sardılar
Saldırdılar bu çobansız koyuna
Hansa etti aşirete delalet
Eylediler hükûmete dehalet
Toplandılar Cağcağ Nehri boyuna
Nusaybin’de mavzerleri verdiler
Düşmanlardan selamete erdiler.
Kalplerinde kaldı ceza korkusu
Gerçi mazlum efrat mesul tutulmaz
Reislerin hiçbirisi kurtulmaz
Anlaradır hükûmetin sorgusu
Şehitlerin öksüzleri karalı
Hastahane dolusunca yaralı
Çöl köyleri baştan başa harabe
Bu vahşetler hep anların işleri
İnsan eti kemirmiştir dişleri
Layıktırlar en şiddetli azaba
Humûd Beyler, Kanco, Bişar Ağalar
Molla Halil gibi azgın boğalar
Ağır ağır mücazatlar görmeli
Kimisinin asılması gerektir
Kimisinin gideceği kürektir
Suçu hafif olanları sürmeli
Ey adalet! Ey Allah’ın kılıcı!
Kâm alamaz mazlumlara kıyıcı
Zalimlerin baş düşmanı zulümdür
İnsanlara sağı solu gösterdin
Vicdanlara doğru yolu gösterdin
Dedin: İşte zulmün sonu ölümdür
Ey muhabbet, ey cennetin güneşi
Sönmek için bu adavet ateşi
Karanlıklı gönüllere ışık ver
Vatan ecdat toprağından bir yığın
Bu toprağa kardeşkanı akmasın
Gözyaşıyla ıslanmasın kuru yer
İki aydır hürriyete kavuştuk
Layık mıdır iki aylık bu çocuk
Lekelensin, güzelliği kirlensin
Bu melektir bizim için teselli
Çalışalım kalmasına temelli
Onsuz ölüm hayırlıdır bizimçin
UHUVVET ŞARKISI
Osmanlı’yız kardeşliktir kanunumuz ezeli
Bir milletiz Mihail Gazi ordumuza gireli
Din farkını aramamak hepimizin emeli
Bir vatanın evladıyız, mezhep bizi ayırmaz
Acem bizi esirgemez, Frenk sizi kayırmaz
Bir toprağın gıdasıdır cismimize kan veren
Bir iklimin havasıdır kanımıza can veren
Bir Allah’tır insanlara İncil ve Kur’an veren
Bir vatanın evladıyız, mezhep bizi ayırmaz
Acem bizi esirgemez, Frenk sizi kayırmaz
İslam olan beş vakitte camiine gitmeli
Hristiyan kilisede kulluğuna yetmeli
Din başkadır, vatan başka; bunu ayırt etmeli
Bir vatanın evladıyız, mezhep bizi ayırmaz
Acem bizi esirgemez, Frenk sizi kayırmaz
Gökte yerde iki hilal karşılıklı kalacak
İyilik son galebeyi kötülüğe çalacak
Bütün dünya kardeşliği bizden örnek alacak
Bir vatanın evladıyız, mezhep bizi ayırmaz
Acem bizi esirgemez, Frenk sizi kayırmaz
BİR KİTAPTA TOPLANMAMIŞ ŞİİRLER
MANZÛME
Osmanlılar çabuk yetişin ihtimam edin
Buhran içinde validemiz kanlar ağlıyor
Osmanlılar