Yeni Hayat, Doğru Yol. Зия Гёкальп. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Зия Гёкальп
Издательство: Elips Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-605-121-928-8
Скачать книгу
öcü unutmayız…

      Ferden gayet mahviyetli.

      Milliyette davalıyız;

      Memlekette sükûnetli,

      Hudutlarda kavgalıyız.

                        Fert olarak gözümüz tok,

                        Millî şanda hırsımız çok.

      Gösteririz fertle millet

      Başka başka temayüller:

      Birisinde zorlu savlet,

      Öbüründe tahammüller:

                        Biri halim, biri kahir,

                        Aradaki tezat zahir.

      Lakin namus işlerinde

      “Fert-millet” bir kafadayız,

      Ferden gibi milletçe de

      Ahdimize vefadayız.

                        Mukaddestir vefakârlık:

                        “Kutsi benlik?” riyakârlık!

      KÖY

      Ey Türk, senin köyün hür bir yuvadır.

      Çiftlik değil, yoktur beyi, ağası…

      Her köylünün var bir çifti, tarlası,

      Öz evinde o hem bey, hem ağadır…

                        Hiç kimsenin yarıcısı, rençperi

                        Olmaz, ancak olur vatan askeri…

      Kalmaz köyde göz erimi ruhunun.

      Hakanlığın dört ucunu kuşatır…

      Bir tufandan, himmetiyle Nuh’unun,

      Çanakkale mucizesi parlatır…

                        Hem kaptanda, hem tayfada keramet

                        Olmasaydı, bulur muyduk selamet?

      Ümmi değil, muallimsiz kalsa da;

      İmamı yok, gene bilir dinini…

      Dost ve düşman kimdir tanır dünyada,

      Doğru bulur sevgisini, kinini…

                        Ona cami, mektep, kitap yapınız…

                        Emin kalır hudutta her kapınız.

      Lakin ey Türk bu mesut köy bitiyor!

      Mültezimin, faizcinin, tüccarın

      Pençesinde! Diyor: “Beni kurtarın!”

      Bu üç işi senden çabuk istiyor!

                        “Kaldır aşar usulünü, aç banka,

                        Yap her semtte bir zirai sendika.”

      LİSAN

      Güzel dil, Türkçe bize,

      Başka dil, gece bize.

      İstanbul konuşması

      En saf, en ince bize.

      Lisanda sayılır öz

      Herkesin bildiği söz;

      Manası anlaşılan

      Lügata atmadan göz.

      Uydurma söz yapmayız,

      Yapma yola sapmayız

      Türkçeleşmiş, Türkçedir;

      Eski köke tapmayız.

      Açık sözle kalmalı

      Fikre ışık salmalı;

      Müteradif sözlerden

      Türkçesini almalı.

      Yeni sözler gerekse

      Bunda da uy herkese;

      Halkın söz yaratmada

      Yollarını benimse.

      Yap yaşayan Türkçeden,

      Türkçeyi incitmeden,

      İstanbul’un Türkçesi

      Zevkini, olsun yeden.

      Arapçaya meyletme

      İran’a da hiç gitme;

      Tecvidi halktan öğren,

      Fasihlerden işitme.

      “Gayn”lı sözler emmeyiz,

      Çocuk değil, memeyiz!

      Birkaç dil yok Turan’da

      Tek dilli bir kümeyiz.

      Turan’ın bir ili var,

      Ve yalnız bir dili var.

      “Başka dil var.” diyenin

      Başka bir emeli var.

      Türklüğün vicdanı bir,

      Dini bir, vatanı bir;

      Fakat hepsi ayrılır,

      Olmazsa lisanı bir.

      KADIN

      Cemiyetin üç rüknü var: Birincisi aile!

      Bu diyanet yuvasını kuran sensin, kadındır.

      Medeniyet bayrağını sensin alan ilk, ele,

      Altın harfle yazılacak ona senin adındır.

      İkincisi devlettir ki onu erkek yaratmış

      Avcı iken çoban olmuş, çoban iken hükümdar.

      Kuvvet haktır diye adil mahkemeler donatmış,

      Hak kuvvettir diye düzmüş demir kollu ordular.

      Üçüncüsü millettir ki ilk insanca ülfetten

      Beri, ruhlar bu devrenin ermesine müştaktır.

      Din doğmuştu aileden, hukuk ise devletten,

      Milletteki son mefkûre ilme uygun ahlaktır.

      Millet yalnız yapılamaz, bunu ancak dirlikte

      Kadın erkek: İki vicdan birleşerek yapacak;

      İlk mabetler ayrı idi, şimdi artık birlikte

      İki cins bir irfanda bir Allah’a tapacak!

      SECİYE

      Aradım, yıllarca seni aradım

      Köy köy dolaşarak Anadolu’da,

      Sen her taraftaydın da bulamadım,

      Göründün nihayet Gelibolu’da…

      Sezmiştim Fatih’te, Yavuz’da seni,

      Nedim’de, Kemal’de, Mimar Sinan’da,

      Duyarken yine 10 Temmuzda seni,

      Büsbütün kayboldun, sandım Balkan’da.

      Düşmanlar dediler “Artık o öldü!”

      Pervasız