Ben burada “danışman avukat” diye bir kavram kullanmak istiyorum. Avukatlar da bu anlamda kendi aralarında ihtisaslaşmış durumdadır. Mesela marka vekili avukatlığı diye bir iş sahası var. Kişi nasıl doktoru, hastalığına göre arıyorsa tacir de iştigal sahasına göre avukatını tayin etmelidir. O avukatıyla utanmadan, çekinmeden, imtina etmeden her türlü meseleyi en olumsuz senaryolarla konuşup ona göre fayda ummalıdır. Avukata hilaf-ı hakikat bilgi verirseniz sonuç da hilaf-ı hakikat olacaktır.
Günümüzde haberleşmenin maliyeti son derece düşük, aldığı zaman son derece azdır. İmza aşamasındaki bir sözleşmeyi, ofis içi imkânlarla avukatınıza ulaştırmanız çok kolaydır. Böylece sözleşmenin hukuken gözden geçirilmesini sağlamış olursunuz.
Amerikalılar diyor ki: “İki tarafın da kaybettiğini düşündüğü anlaşma, iyi bir anlaşmadır. Taraflar, karşı taraf beni kazıkladı diyor ise o anlaşma hem iki tarafın kazandığı hem de herkesin fedakârlık yaparak birbirine adım attığı bir anlaşmadır.” Dolayısıyla sizin için en iyi sözleşmeyi avukatınız hazırlar. Sözleşmenin içeriğini daha zengin hâle getirir.
Türkiye, iktisadi buhranlarla karşılaşma ihtimalinin yüksek olduğu ülkelerdendir. Bu gibi ülkelerde, beklemediğiniz bir anda meydana gelebilecek iktisadi buhranlar sebebiyle siz de ticari olarak çok kötü sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Böyle durumlarda en büyük yardımcınız avukatınız olacaktır. Avukatınız hem sizi mahkemeye düşmekten korumalı hem de eğer böyle bir durum olursa sizi en iyi şekilde savunup haklarınızı korumalıdır.
Ticaret, bazen sadece bir zamanlama meselesidir. O zamanlama sürecinde avukatın size kazandıracağı vakit, içine düştüğünüz fasit daireyi kırmanızı sağlayabilir.
Avukat veya hukuk müşaviri ile çalışmanın elbette bir maliyeti vardır. Zaten Türk Ticaret Kanunu’na göre, sermayesi 250 bin liranın üzerinde her şirketin sözleşmeli bir avukatının olması lazımdır. Bu sizin tercihinize bırakılmış bir konu değildir. Yasa sermayesi 250 bin lira olan herkesin ve anonim şirketlerin bir avukatla sözleşme yapmasını zorunlu kılmaktadır. Ödeyeceğiniz ücret sizin avukatla kuracağınız ilişkiye bağlıdır. Büyükşehirdeyseniz 1500 lira civarı bir fiyat, makuldür. Daha altı daha iyidir ama 1500 lira fena sayılmaz.
Avukatınızla haftada bir saat ya onun ya da sizin büronuzda görüşmelisiniz. İkliminizi avukatınızın kavraması için bazı zamanlarda ofisinizde misafir ederek ona sektörü gözlemleyebileceği bir ortam oluşturmalısınız. Aksi takdirde avukat olaylara şematik bakar.
Olaylara şematik bakmak tehlikelidir. Çünkü ülkemizde her şey kâğıt üzerindeki gibi yürümüyor. O yüzden sektörün ihtiyaçlarına göre iyi bir tacirin, bazen bir, bazen de birden fazla avukata ihtiyacı olabilir.
Avukatınızın olması, mahkemeye düşmeyeceğiniz anlamına gelmez. Makul şartlarda imza ettiğiniz sözleşmeden dolayı, siz veya karşı taraf yükümlülüğünü yerine getirmediği anda, mahkemelik olabilirsiniz. Zaten bir yerde imza atılması talep ediliyorsa o imza ile sorumluluk altına girdiğiniz bir süreç başlamıştır. Attığınız imza sizi hukuki denetime tabi kılar. Bu, bir kuryenin getirdiği alelade bir koli için de geçerlidir. Hukuki tabirle, attığınız imza ile temerrüde düşmüş olursunuz. Ben koliyi teslim ettim, ben sözleşmeyi imza ettim gibi… O yüzden imza aşaması muhakkak avukatın denetiminde olmalıdır.
Avukatınızın olmasını, “Günde yüz kere mi görüşeceğiz!” gibi abartılı bir yaklaşımla değerlendirmeyin. İnsanlar bir günde yüz sözleşme imzalamazlar. Dolayısıyla hayatımızın her safhasında avukatla ilişkili olmamızı gerektirecek bir süreç yaşamıyoruz.
Bazı meslek gruplarıyla kurduğunuz ilişki, istediğiniz zaman sona erdireceğiniz bir ilişki değildir. “Sizi azlettim.” dediğinizde o azil gerçekleşmiş olmaz. Bu sebeple avukatınızı doğru seçmelisiniz. Sizin geçmişinizi bilen, meseleyi kavramış bir avukatla çalışmanın konforu yüksek ve maliyeti daha düşüktür. Onun için çok sık avukat değiştirmek, makbul bir durum değildir. Yeni bir avukat bulmak, aynı zamanda hem geçmişi oraya taşımak hem yeni şeyler anlatmak demektir. Bu da yorucu ve maliyetli bir süreçtir. Akıllı bir avukat sizi, iyi bir gelir kapısı olarak görür. Dolayısıyla işlerini en iyi şekilde yürütmek ister. Çünkü avukat zaten sizden bir danışmanlık ücreti almaktadır; ekmek kapısını bırakmak istemez. Bu sebeple, ticarette ana sözleşme tanziminden sonra yapılacak en doğru iş, iyi bir avukatla şeffaflığa dayalı bir sözleşme yapmaktır.
HATA 03
İyi Bir Mali Müşavire Sahip Olma manız
Her şirket kendi bünyesinde lisanslı bir mali müşavir istihdam etme imkânına sahip olmayabilir. Bu durumda şirketinizin mali hareketlerinin ön muhasebesini yapan bir insan kaynağına ihtiyacınız vardır.
Şirketiniz adına her ay, üç ayda bir veya her yıl vergi dairesine gelir beyannamesini vermeniz gerekiyor. Mali müşaviriniz olmadan bunu yapamazsınız. Devlet, mükellefin doğrudan beyanname vermesine imkân tanımıyor. Bu sebeple mali müşavirinizin olması zorunludur.
İyi bir mali müşavir, vergi konusunda avantajlarınızı ve dezavantajlarınızı daha iyi kavramanızda size yardım eder. Yani daha az vergiyi nasıl ödeyeceğinizi gösterir. Temel espri budur. Ama vergi konusunda avantaj elde etmek, vergi kaçırmak değildir. Vergi kaçırmak ile vergiden kaçınmak farklı kavramlardır. Vergiden kaçınmak yasaldır, vergi kaçırmak ise suçtur.
Mali müşavir, sizin, vergi dairesi, SGK, ticaret odaları ve sanayi odalarıyla doğru ilişki kurmanıza ve bu ilişkiyi doğru yürütmenize yardımcı olur. Çünkü şirketlerin zaman zaman ana sözleşme tadilatları, gireceği ihalelerle ilgili ihtiyaç duyduğu belgelerin tanzimi de mali müşavirin görev alanındadır. Sizin ticaret odasından almanız gereken evraklar, belediyeden almanız gereken ruhsatlar, vergi dairesine verilmesi gereken beyannameler iyi bir mali müşavirin ya da müşavirlik ofisinin size sunacağı hizmetlerle ilgilidir.
Zaten şirketinizi kurduğunuz ilk gün, vergi dairesine beyanname vermeniz gerekir. Bu sebeple mali müşavir, bir şirketin olmazsa olmazıdır. Ticaret Sicil Gazetesi’ne saat dörtte müracaatta bulunduysanız aynı gün vergi dairesine de “Ben böyle bir şirket kurdum.” diye beyan etmelisiniz. Sözleşmenizi, imza sirkünüzü, muhasebeci sözleşmenizi de vergi dairesine sunmalısınız. O gün sizin mükellefiyetiniz başlıyor.
Her şirket kendi bünyesinde lisanslı bir mali müşavir istihdam etme imkânına sahip olmayabilir. Bu durumda şirketinizin mali hareketlerinin ön muhasebesini yapan bir insan kaynağına ihtiyacınız vardır. Sonra bunu devlete ibraz ederken maliye tarafından yetkilendirilmiş -halkımız tarafından muhasebeci denilen- bir mali müşaviriniz olmalıdır.
Ön muhasebe, günlük kasa trafiğini, fatura trafiğini, tediye trafiğini sürdürür. Bu sizin kendi iç muhasebenizdir. Giren ve çıkan paraya mukabil, kesilen evrakların tanzimi gerekir. Mali işlere taalluk eden işlemler, içeride ön muhasebeye tabi tutulmalıdır.
Daha önce kullandığım “vergiden kaçınmak” ile “vergi kaçırmak” sözünü biraz açacak olursak… Vergi kaçırırken gelirinizi düşük, giderinizi yüksek gösterirsiniz. Giderinizi yüksek göstermek için naylon fatura kullanırsanız suç işlemiş olursunuz. Naylon fatura kullanmanın cezası, hapistir. Oysa faturasız işlem yapmanın suçu daha azdır.
Maliye bürokrasisinde vergiden kaçınma şöyle olur:
Aralık ayında vergi rakamları netleşir. O ay, eski arabanızı elinizden çıkartıp yeni araba alabilirsiniz. Bu bir harcamadır. Bu, vergiden kaçınmadır ve suç değildir. Orada devlet,