Osmanlıların deniz kıyısındaki gücünü azaltmadığı halde denizdeki üstünlüğünü sonsuza kadar yok etmeyi başaran Lepanto Muharebesi10 7 Ekim 1571’de yapıldı. Savaşa katılan bölükler ve zaferin kısa dönemdeki sonuçları göz önüne alındığında o güne kadar yapılan en büyük deniz muharebelerinden biri olduğu görülse de savaşın gidişatı üzerinde pek fark yaratamadı. Venedikliler ve İspanyolların birbirlerine karşı duydukları kıskançlığın Osmanlılara karşı öfkelerinden kuvvetli olması, komutanlar arasındaki uyuşmazlıklar, belki de bütün nadir askerlik özelliklerine rağmen bu kadar büyük ve dağınık bir donanmayı yönetemeyecek kadar genç ve deneyimsiz olan amiralin komutası, son olarak da Osmanlı denizciliğinin üstünlüğü ve amirallerinin harika stratejileri birleşerek kazananların kuru zafer şanından başka bir şey elde edememelerine yol açtı. Yine de büyük bir çarpışma, katılan herkes için oldukça şanlı bir çatışmaydı. Cervantes’in gemisi Marquesa, Hıristiyan donanmasının sol kanadını oluşturan Venedikli provedditore Agostino Barbarigo’nun komutasındaydı. Silah arkadaşlarının ifadelerine göre, 7 Ekim sabahı Cervantes Napoli’de ateşlenmesine rağmen, hasta ve güçsüz olsa da savaşa katılmasına izin verilmesi için ısrarcı oldu. Emrine verilen on iki askerle birlikte uzun kayığın (esquife) kıç güvertesine yerleştirildi. Barbarigo’nun komutasındaki sol kanat, Osmanlıların sağ kanadına karşı büyük bir zafer kazandı ve tüm kayıtlara göre Marquesa savaşta büyük bir rol oynadı. Karşı karşıya geldiği rakipler arasında İskenderiye Paşası’nın kraliyet armasını taşıyan kadırgası da vardı. Bu gemi, çıkartma yapılarak ele geçirildi. Cervantes güverteye ilk atlayanlar arasındaydı, savaş sırasında ateşlenen silahlar üç kere göğsüne, bir kere de sol eline isabet etti. Neyse ki kahramanımızın o günkü davranışları hakkında günümüze ulaşan detaylı bir belge oldu. Marquesa’nın güvertesinde onun yanında savaşan Mateo Santisteban, 1578 yılında kralın alcalde11’si önünde ifade verdi (Miguel’in babası Rodrigo de Cervantes’in kraldan istediği para yardımına destek için çağırılmıştı). Savaş başlarken silah arkadaşlarıyla birlikte, ateşten dolayı güçsüz olduğu için Cervantes’in kamarada kalmasını söylediklerini, fakat Cervantes’in bunu yapmanın görevini yerine getirmemek olacağını, güvende kalmak için saklanmaktansa Tanrı ve kralı adına savaşırken ölmeyi yeğleyeceğini söylediğini; Cervantes’in esquife’teki yerinde, diğer askerlerle birlikte cesurca savaşmaya devam ettiğini bizzat gördüğünü söyledi. Bu ifade Cervantes’in silah arkadaşlarından Gabriel de Castañeda tarafından da doğrulanmıştır. Cervantes, Mateo Vasquez’e yazdığı şiirsel mektupta savaşın canlı bir tasvirini sunmaktadır. Merhum arkadaşım Bay J. Y. Gibson’ın duygulu versiyonundan alıntı yapıyorum; çünkü orijinal metin de (1863 yılında keşfedilmiştir) çevirisi de hak ettiği kadar bilinmemektedir:
“Güvenilmez Kader’in kem gözlerini
Düşman donanmasına doğrulttuğu o mutlu günde,
Bize gülümseyip şans bahşettiği,
Korkuyla karışık yüce bir cesaret uyandırdığı gün içimizde,
Dehşet verici savaşın ortasında durdum,
Zırhımdan daha güçlüydü umudum.
Parçalanan geminin sel gibi eridiğini,
Yaşlı Neptün’ün göğsünde binlerce delik açıldığını
Hıristiyan ile kâfir kanıyla kırmızıya boyandığını;
Ölümün zalim hevesle esip gürlediğini
Kalabalıkları oraya buraya sürüklediğini
İşkence çektirdiğini ya da hızla huzura erdirdiğini gördüm;
Çığlıklar karışmış, silah gürültüleri korkunçtu,
Çaresizler kıvranıyordu acı içinde,
Son nefesleri su ile ateşin arasında alınıyordu;
Derin iç çekişler, yüksek, sağır edici iniltiler
Yükseliyordu her yaralı göğüsten,
Lanetliyorlardı acı, zalim kaderlerini;
Damarlarında kalan kan bıraktı akmayı,
Uzaktan ve yakından yankılanan,
Zaferimizin şarkısını söyleyen borazanlar seslerini bastırırken;
Muzaffer sesler yankılandı yüksek ve gür,
İsli havayı yarıp geçti neşeli bir sel,
Kulaktan kulağa söylendi, Hıristiyanlarındı zafer!
O tatlı anda, talihsiz ben,
Bir elim kılıcımda,
Diğeri kanlar içinde durdum;
Zalim bir darbe göğsümü yaralamıştı
Derin, kapanmaz bir yara, sol elim ise
Ezilmiş, parçalanmıştı,
Tüm doktorların düzeltebileceğinin