Avlunun başka bir bölümünde üç ya da dört çocuk oyun oynuyorlardı. Bir istisna dışında hepsi, son derece güzel ve sağlıklı görünüyordu, biçim ve hareket açısından kendi dünyamızdaki en mutlu ve en güzel çocuklardan kesinlikle daha az zarif değillerdi. Ses tonları yumuşak ve nazikti ve birbirlerine karşı davranışları da oldukça kibar ve düşünceliydi. Aralarında bulunan talihsiz bir yaratık, her bakımdan diğerlerinden farklıydı. Biraz aksıyor, garip olmaktan ziyade biçimsiz bir bedene sahip gibi görünüyordu ve kötü sağlığından dolayı hem kötü hem de öfkeli bakışları vardı. Onun konuşma tarzı da diğerlerine göre farklıydı, ses tonu huysuz, keskin ve sert, eylemleri ise fazlasıyla kaba ve aceleciydi. Onun bu tavırlarını, annesinin hastalıklı çocuğu olarak fazlasıyla hassas yetiştirilmesinden kaynaklı, bedensel biçimsizliğini baskılamak için geliştirmiş olduğu karakterine bağlamıştım. Onları kısa bir süre izleyerek, küçük yaratığın, kötü huylu, aşırı şımartılmış, doğuştan itibaren kötü yönetilen bir ailenin özelliklerini tüm hareketlerinde tekrar tekrar sergilediğini gördüm; sürekli olarak diğerlerinin oyuncaklarını ellerinden çekip alıyor, ara sıra onları tokatlıyor ya da sıkıştırmaya çalışıyordu. Ancak diğer çocuklar, canları ne kadar yansa da ya da ne kadar sinirlenseler de ona karşı hiçbir suretle kötü davranmıyorlar ya da ona karşılık vermiyorlardı. Kaprisleri artık dayanılmaz hâle geldiğinde arkadaşlarının çoğu geri çekilmişti; buna rağmen, çocuk hiçbir şekide hareketlerinden, ses tonundan ya da davranışlarından geri adım atmamıştı.
Gün batımından hemen önce, genç bir adam saygılı bir selamlamayla yanımıza gelmiş ve rehberimin önünde durarak, efendisinin kısık sesle söylediği sözleri dinlemeye başlamıştı; ailenin reisi kısa bir cümleyle ona bir şeyler söyledikten sonra, genç adam bir işaret yaparak sincap benzeri hayvanlardan ikisine dönmüş ve “ambau” diyerek onların kendisini takip etmesini sağlamıştı. Daha sonra bu yaratıklar mekiğimde kalan, küçük nesnelerden çoğunu içeren iki büyük sepet ya da altından örme fileleri bana getirmişlerdi. Bunları boşaltarak, gardırobumun tamamını ve amaçladığım hediyeler, kitaplar ve çizimlerden oluşan kişisel eşyalarımı, duvarlara sabitlenmiş raflara yerleştirmeye başladığımda, yaratıklar birkaç sepet daha getirmişlerdi. Gemimin hasar almamasına ya da parçalarına ayrılmamasına büyük özen gösterilmişti. Aslında geminin demirbaşlarından hiçbirini getirmemişlerdi ve getirilen eşyaların da hiçbiri ne kırılmış ne de hasar görmüştü. Onları tahsis etme niyetine veya fikrine sahip olmadıkları da aynı şekilde açıktı. Zarif bir ev sahibi olarak rehberim beni zahmete sokmamak için yeryüzünden gelmiş olan konuğunun eşyalarını ayağına kadar getirtmiş ve düzgünce teslim ettirmişti. Bu davranışlarından dolayı onlara teşekkür etmek amacıyla getirmiş olduğum oyuncaklar ve süslemelerden en değerli olanlarını hediye olarak rehberime sundum. En küçük ve en az değerli olanlardan birini kabul etti ve geri kalanını teklifimi reddetmekten ziyade ne olduklarını anlamadığından almaktan kaçındı. Eşyaları bana getiren kişi de aynısını yaptı. Sonrasında, rehberimin ellerine en seçkin mücevherlere dolu olan kutuyu yerleştirerek bunları hanımlara sunması için işaret ettim. Yaşlı hanımlar da rehberimin hareketini taklit ederek, kemerlerini süsleyecek ve elbiselerinin askılarını bağlayacak ya da peçelerini tutturabilecekleri muhteşem mücevherlerden çok daha az güzellik ve değere sahip bir veya iki zevkli kadınsı süslemeyi nezakete kabul ettiler. Beyaz elbiseli genç kızlar, kutu onların ellerine teslim edilene kadar utangaç bir şekilde geride kaldılar, her biri hanımlarının izniyle bazı küçük altın veya gümüş madalyon ya da zinciri seçtikten sonra her biri seçmiş oldukları hediyeleri, minnetlerini ve memnuniyetlerini bildirmek istermiş gibi doğrudan kıyafetlerinin üzerinde taşımaya başladılar. Vermiş olduğum böylesine değerli şeylerin onlar açısından ne kadar değersiz olduğunu gördüklerimden anlamış ve daha sonra bunu neden yaptıklarının tamamen farkına varmıştım. Akşamın gölgeleri düşmeye başladığında, çeşmelerin akışı kesilmişti, daha önce yanımıza gelmiş olan genç adam çatıdaki açıklıkları kapatmak için elektrik düğmesine basmıştı ve son olarak, küçük