Behçet Bey şüphesiz on dakikadan ziyade düşündü. Sonra dedi ki:
“Kocası kendisini çağırdığı vakit Ferdane Hanım nasıl mukabelede bulundu? Mukabelesinde kocasını sevdiği mi yoksa nefret ettiği mi anlaşıldı?”
“ ‘Buyurunuz efendim!’ diye yerinden fırladığı zaman sanki kırk yıllık kocası değil; henüz onun aşk cinneti ile çıldırmış olduğu âşığı gelmiş gibi kocası tarafına can attı. Hatta ben bu kadar güzel bir hanımın bu derecelerde arzu ve istekle koştuğu koca kim bilir ne kadar güzeldir zannıyla kocasını mutlaka görmeyi arzu ettim. Gördüğüm zaman ise zavallı kadıncağıza gerçekten acıdım.”
Behçet Bey tekrar derin düşüncelere daldı.
Kim bilir neler düşünüyordu. Bir aralık Despino’ya hitapla dedi ki:
“Kocasının ismi Talat Bey olduğunu nasıl öğrendin? Hanım ile uzun uzadıya hasbihâllere mi giriştin?”
“Pek uzun uzadıya değil ise de epeyce hasbihallere girişebildim. Kocasına dair söz geldikçe ‘Bizim Talat Bey’ diye yâd ettiğinden kocasının isminin Talat Bey olduğunu anladım.”
“Hasbıhâllerinizde neler konuştunuz? Kimin tarafından gelmiş olduğuna dair söz açıldı mı?”
“Pek de açılmadı. Hanımefendi benim gösterdiğim mallara lüzumu olmadığını beyan ettiği zaman o kadar nazikâne bir surette beyana başladı ki güya ben kendisine mal satamayacağımdan üzülecek imişim de o dahi benim üzüntümü istemeyerek ve beni teselli etmeye ve gönlümü almaya mecburmuş gibi bir suretle cevap ve muameleye başladığından işte hanımın bu nezaketi epeyce söz açılmasına vesile oldu. Ben dedim ki:
‘Zararı yok hanımefendimiz. Zatınızla tanışmaya başka bir yol olmadığından en azından bu şekilde sizin gibi kibar bir hanımefendi ile tanışmamıza vesile oldu. Bu da benim için büyük bir şereftir.’
O bana dedi ki: ‘Estağfurullah kokona, sizin gibi hünerli, marifetli kadınları ben de pek severim. Yeni çıkan bir şey olur da ben onu bilemez ve yapamaz isem o şeyleri siz bana gösterip öğrettiğiniz zaman pek memnun olurum.’
Ben dedim ki: ‘O hâlde aralıkta bir kere konağınıza uğramam için müsaade veriyorsunuz demek?’
Cevaben bana dedi ki: ‘Keşke her gün gelmiş olsanız memnun olurdum. Zira canımın pek sıkıldığı günler birlikte iş işleyip konuşur eğlenirdik. Şu kadar var ki ticaretiniz için vakit ve zaman size pek kıymetli olduğundan bu arzum her zaman yerine gelemeyecektir zannederim.’ Ben dedim ki: ‘Vakit buldukça sohbetinize can atmayı cana minnet bilirim. Fakat sizin gibi bir hanım için can sıkıntısının ne demek olacağını anlayamadım. Sormaya dahi cesaret edemiyorum. Zira henüz bir saatten beri tanıştığımızdan…’
Sözümü keserek dedi ki: ‘Gerçi benim için can sıkıntısının ne demek olduğunun gizli kalması gerekiyorsa da insan değil miyiz? Her hâlde can sıkacak hâller bizden uzak değildir. Fakat ben, sizin böyle can sıkıntılarını sormaya kadar cüretinizden benim hakkımda bir başka türlü niyetinizi anlıyorum. Bazı kere sizin gibi kokonalar bizim gibi kadınların can sıkıntılarını hafifletmeye gelirler. Acaba sizde dahi böyle bir haber var mıdır?’
Bu sözü söyleyince ne kadar mahcup oldum biliyor musunuz beyim? Gerçi benim gibi kadınların öyle güzel hanımlara karşı mahcup olmaları ekseriyetle görülmez ise de ben o kadınlardan olmadığım cihetle pek utandım.”
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.