Durduğu yerden kımıldamadı. Sanki beni biraz kenardan süzmek istiyordu. Araçtan iner inmez başımla selam verip ona doğru birkaç adım attım.
Şule:
–Selam. Sen birliğimizin mücadele tarihinde onurlu bir sayfa yazdın. Kahramansın!
Gülümseyerek onun bir adım uzağında durdum. “Fena zayıflamışsın,” diyerek bulut gibi doldu. “Senetoryumda değildim ki!” diyecektim son anda dilimin ucundan geri döndürdüm. Sessizce yola çıktık. Banyodan yeni çıktığı kokusundan belliydi. Ayrıca yanakları doğal olarak al aldı. Saçları sade bir şekilde taranmış, bir kısmını Uzakdoğu sporcuları gibi tepesinde toplamıştı. Saçlarını toplama şekline dikkatle baktığımı anlamıştı. Binanın girişine vardığımızda kapıdan ilk önce o içeri girdi. O zaman, onun çevik hareketleri bütün zevkimi okşadı. Gözlerimin yine saçlarına takılı kaldığını görünce:
–Bu saç modeli nasıl? Bu modelde kendimi daha güçlü hissediyorum.
–Japon karateci kızlarına benziyorsun?
Tek kelime “Doğru bildin! İstersen kamikaze de diyebilirsin!” diyerek sanki beni süze süze hafif adımlarla merdivenleri çıkmaya başladı. Kapıyı hafifçe tıkladığımızda annesi kapıyı açtı. Gülümseyerek: “Hoş geldiniz. Her zaman özgürlüğe!..” diyerek elini bana uzattı. Tam bu esnada elim boş geldiğimi hatırladım. Oysa bir kilo tatlı almalıydım. Sevdiğim kızın ailesi ile ilk defa tanışacaktım hem de eli boş… Onlar, benim hakkımda ne düşüneceklerdi? Bu saygısızlığımdan dolayı kendimi asla affetmeyecektim.
Şule’nin aile fetleri bana çok kibar davrandılar. Sanki çok iyi tanıdıkları bir yakınlarını görmüşlerdi. Herkes teker teker elimi sıktı. Heyecandan kiminle başlayacağımı bilmiyordum. İsimlerini de söylediler ama hiçbir şey duymadım. Şule şaka yapmaktan geri kalmadı:
–İşte hepinizin gıyaben tanıdığı Şahve Bey. Kimse rahatsız olmasın, onun bugün acelesi yok. Şansımıza bugün miting de yok. Sofra başında daha yakından tanışacaksınız.
Bu aileden hiçbir zaman aklımdan çıkmayacak doğallık ve ilgi gördüm. Beni çok değerli insanlar gibi karşıladılar. Bu ailenin yüksek mevkide çalışan reisleri bana gösterdikleri samimiyet ve sevgi ile sanki halk hareketine olan ilgilerini göstermek istiyorlardı. Şulelerin evi güzel bir mimari ile yapılmış bir binanın dördüncü katındaydı. Sonradan öğrendiğime göre 1913 yılında Şule’nin babası tarafından yaptırılan bu bina, uzun yıllar Bolşeviklerin hizmetinde olmuştu. Stalin’in baskılarından sonra Şule’nin annesi Moskova’ya defalarca müracaat ederek evini geri istemiş fakat yardım eden olmadığını görünce 1971 yılında Haydar Aliyev’in makamına çıkarak durumu anlatmış. Bir hafta sonra bu binanın dördüncü katını aileye geri vermişler. Ancak bir şartla: Evi satamayacaklar ve değiştirmeyeceklerdi. Bolşeviklerin gayri resmî arşivi olarak kullanılan bu kat harabelikmiş.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.