Gagauzlara Dair
MERHABA…
TİKA görevlendirmesi ile 16 ay kadar (24 Mart 2001 –15 Temmuz 2002) Moldova Cumhuriyeti, Gagauz Yeri, Komrat Devlet Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdim. Bizler için adeta Kafdağı’nın ardındaki bir dünya olan Sovyetlerin, bir parçası Moldova’da bulunmak her zaman heyecanlandırdı beni. Moldova’yı, Moldovanları, Gagauzları, Bulgarları, Ukraynları, Rusları daha yakından tanıyabilmek için köy köy dolaştım. Gagauzya’da dil problemi olmadı. Zira, aynı dili konuşuyorduk. Gagauz Yeri’nde, Gagauzlarla birlikte yaşayan Bulgarların, Moldovanların, Rusların da Türkçe bilmeleri şaşırtmadı beni. Zaman geçtikçe, Gagauzlarla aynı kültürü yaşadığımızı gördüm. Sadece Gagauzlar değil, diğer halklarla da aradaki din farkına rağmen kültürel benzerlikleri görmek, gönülden bir yakınlık yarattı bende.
Moldova’da görevde iken sunduğum bir projede, Karadeniz coğrafyası müziklerinden ve danslarından yola çıkarak, bir altın halkanın, Karadeniz etrafına tespih taneleri gibi dizilmiş kültürlerin benzerliklerini, yakınlıklarını bulmayı hayâl ettim. “Ezgilerin İzinde” adını verdiğim bu proje şu görüşlerden yola çıkıyordu:
“Kültürlere, harita üzerinde sınır çizmek mümkün değildir. Kültürler, tarih içinde birbirlerinden etkilenmiş; alış verişte bulunmuşlardır. Görünüşlerinin değişmesine rağmen ritüellerden, mutfak kültürüne, etnoğrafik ürünlere, mimariye, duyuş ve davranış biçimine, adet ve geleneklere kadar komşu kültürlerde benzer yahut yakın motiflere, unsurlara rastlamak mümkündür. Farklı kültürler üzerinde arkeolojinin metodlarından istifade edilerek yapılacak çalışmalar bizi orijinal kültürlere götürecektir. Özellikle halk dansları, halk müzikleri bu anlamda üzerinde durulması gereken alanlardır.
“Diğer önemli bir konu, milletleri, halkları tarih kitaplarından tanımak, anlamak mümkün değildir. Bir milleti, onun maddi ve manevi yaratmaları olan kültüründen tanıyıp, anlayabiliriz. Tarih kitaplarının uzaklaştırdığı milletleri, kültür, sanat yaklaştırabilir ancak..”
Moldova’da bulunduğum süre içerisinde, Moldovan, Romen, Bulgar, Gagauz halk danslarını ve halk müziklerini yakından izlemek imkânını elde ettim. Bir edebiyatçı olmama rağmen; bu kültürlerin müzikleri ve halk dansları ile Türk halk müziği ve halk dansları arasındaki benzerlikler, ortak motifler, benzer figürler dikkatimi çekti.
Sovyetlerin dağılmasından sonra, Karadeniz coğrafyasındaki devletler arasında ekonomik işbirliğini geliştirecek çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaları halklar seviyesinde destekleyecek; milletleri birbirine yaklaştıracak kültür ve sanat çalışmalarına da ihtiyaç vardır.
Bu cümleden olmak üzere, Karadeniz coğrafyasını yakından tanıması gereken Tika’nın tecrübeleriyle, TRT’nin imkânları birleşerek “Ezgilerin İzinde” başlığı altında; ezgilerden ve halk danslarından yola çıkarak Karadeniz halklarının manevî kimliğini ortaya koyacak; kültürler arasındaki benzerlik ve yakınlıkları gösterecek bir belgesel çalışması yapılabilir. Karadeniz coğrafyası televizyonları ve uzmanları ile yapılacak ve internet ortamına da aktarılacak bu belgesel çalışma, sadece Türk seyirci esas alınarak değil; özellikle Karadeniz halkları olmak üzere dünya televizyonları hedeflenerek hazırlanabilir. Türk halk müzikleri ve dansları esas olmak üzere, mesela Balkanlardan başlamak üzere bütün Karadeniz coğrafyası taranarak ezgilerin, dansların kaynakları, hikâyeleri, melodi-figür özellikleri, sosyal-kültürel boyutları farklı kültürlerdeki uzantıları, mitolojik hikâyeler, efsaneler, çeşitli anlatmalar diğer kültürel motifler ve hayat tarzları, coğrafyanın sunduğu imkân ve zenginliklerle beslenerek seri belgesel yapılabilir. Yukarıda ifade ettiğim gibi eğer bu çalışmada müzikologlar, kareograflar ve sahanın uzmanları, arkeolojinin metodlarıyla, kültürlerin tarihi katmanları üzerinde derinlemesine ortaklaşa çalışma yaparlarsa halkların yakınlaşması sağlanmı olacaktır.
Uzun sürecek bir ön araştırma gerektiren bu belgeselde, Türk uzmanlar yanında, mesela, Moldovan, Gagauz, Bulgar, Yunan, Boşnak, Makedon, Romen, Ukraynalı, Rus, Gürcü… müzikolog, kareograf ve folklor uzmanlarıyla ortaklaşa çalışmaya ihtiyaç vardır. Karadeniz ülkelerinde yapılacak belgesel çalışması esnasında bu halkların kimlikleri, yapıları daha yakından incelenebilir.
“Ezgilerin İzinde” gibi çalışmaların milletleri birbirine yaklaştırmada, barışı sağlamlaştırmada, ekonomik ve ticari işbirlikler kadar, hatta çok daha önemli olduğu kanaatindeyim.”
Bu projeden neden bahsettim. Bugün iki ülke, Türkiye ve Moldova arasında tesis edilmiş bulunan dostluk ortamını ekonomik, ticari planda daha çok geliştirmeye; ama daha önemlisi, halkların ruhu olan kültürlerde buluşturmaya ihtiyaç vardır. İki ülkenin halkları arasında din farkına rağmen, büyük bir kültürel yakınlık bulunduğuna inanıyorum. Bu yakınlığı, sinema, tiyatro, müzik, edebiyat, dans.. gibi sanatlarla geliştirmeye ihtiyaç vardır. Iki ülkenin televizyonları arasında gerçekleştirilecek işbirliği ile iki dost yüz karşı karşıya gelecektir.
Türkiye ile Moldova arasındaki ilişkiler gelişmek mecburiyetindedir. Bu gelişme iki ülke için de; daha çok Türkiye’nin bu coğrafyadaki menfaatleri bakımından önemlidir. Moldova halkının Türk toplumuna karşı duyduğu yakınlık, sevgi iyi değerlendirilmelidir.
Moldova’da bulunduğum süre içerisinde Gagauz toplumunun hayatı ile ilgili çalışmalar yapmak istedim. Gaga-uzlarda Ölüm Adetleri ve Halk Takvimi üzerine köy köy dolaşarak derleme çalışmaları yaptım. Henüz çalışmalarım tamamlanmış değil. İmkân bulabilirsem, Gagauz Yeri’nde Vulkaneşti yöresi ve Ukrayna’nın Odesa bölgesinde derleme çalışmalarımı devam ettirmek istiyorum. Ortaya çıkacak çalışmayı bilim adamlarının dikkatlerine sunacağım.
Ezgilerin İzinde projesinde olduğu gibi, ritüellerin, adetlerin, inanmaların benzer yahut farklı kültürlerdeki görünüşleri, bizleri kültürlerin ruhuna, oradan da ortak duyuş tarzına götürecektir. Daha da önemlisi, tabiat karşısında insana…
Gagauzlar, coğrafya değişimlerine rağmen yüzyıllarca toprağa bağlı olarak yaşamış; çiftçilik ve hayvancılıkla geçinen bir halktır. Sovyetler döneminde de endüstri ve sanayinin girmediği Gagauzya’da, Gagauzlar bilinçli olarak tarım ve hayvancılığa mahkûm edilmişlerdir. Esasında Tirespol bölgesi (Rus bölgesi) hariç Moldova halkları tarım ve hayvancılığa mahkûm edilmiştir.
Yüzyıllar boyunca azınlık psikolojisiyle kendi kabuğuna çekilen, köylerde, tarlalarda dillerini ve kültürlerini büyük bir titizlikle muhafaza eden Gagauzlar, hürriyetleri kısıtlandığı, dillerinin fonetiğine uygun alfabeyle yazma imkânı tanınmadığı için kendi romanlarını, tiyatrolarını, sinemalarını yaratamamışlardır. Emekleme hâlindeki şiirleri de ancak Dimitri Karaçoban’la başlar. Bugün millî romantik duyuş tarzıyla eser veren ressam Dimitri Savastin, heykeltraş Tanas Karaçoban, kompozitör Dimitri Gagauz.. çağdaş sanat dünyasında yer edinmeye çalışan Gagauz sanatçılardır. Dikkat edilirse, Gagauzların bütün edebiyatları folklor ürünlerinden öte gitmez. Edebiyatlarındaki kısırlığa rağmen, Gagauzların zengin bir folklora sahip olduklarını söylemek mümkündür. Hâkim kültürlerden etkilenmiş olmalarına rağmen, orijinal kültürlerini; kollektif şuuraltının yüzyıllardır muhafaza ettiği kültür mirasını bir hazine gibi muhafaza etmişlerdir. Sadece Gagauz Halk Takviminden yola çıkarak bu topluluğun kültür kaynaklarına inmek; ne kadar zengin bir kültüre sahip olduğunu görmek mümkündür.
Gagauz Türklerini çok iyi tanımak, anlamak mecburiyetindeyiz. Gagauz Türklerinin umudu Türkiye’dir. Gagauz Türklerinin kültürleri, folklorları, binlerce yıllık Türk kültürü hakkında fikirler verecek mikro laboratuvardır adeta…
Gagauzların geleceğini, şaşkınlık içinde bulunan Gagauz aydınlardan önce Türkiye Cumhuriyeti’nin düşünmesi gerekir. Dışişleri Bakanlığımız ileri görüşlülükle Ukrayna’nın Odesa şehrinde bir Konsolosluk açmıştır. Bu bölgede 40 binden ziyade Gagauz Türkü yaşamaktadır. Odesa ve Reni bölgesi Gagauzları ile Gagauz Yeri Gaga-uzları, Sovyetler Birliği zamanında adeta bıçakla ortadan ikiye bölünmüştür. Iki Cumhuriyetin Gagauzları arasında iletişimin kurulmasında büyük menfaatler vardır.
Moldova’nın geleceği iyi hesaplanmalıdır. Moldova Cumhuriyeti Romanya ile birleşmek arzusundadır. Ancak, Romanya’nın