Fotoğraf 1. Fotoğrafın arkasında kiril harfleriyle Türkçe olarak şu yazı var: “1935-36. ilde Toloş Pedagoji Mektebinin hazırlık sınıfında Coğrafya dersinde çekilen foto. Muallime Rasima Abdulova. 20/ıv/936” (Toloş, Ahıska’nın kasabalarından birisidir.)
Ahıska Türkleri, Atabek Yurdu’nun önemli eğitim, bilim ve kültür üretim merkezi olan Ahıska’da yaşardı. Ahıska, 1828 Rus işgalinden sonra süreklilik gösteren baskı ve göçe zorlama politikasına rağmen bilim ve kültür merkezi olma özelliğini sürdürmüştür. Yüksek bir sözlü kültür geleneği vardı ve halk edebiyatı da çok güçlüydü (Memmedli, 2018).
1905 yılında içinde Ahıska bölgesindeki Türk köylerinde 106 mescit okulu (sıbyan mektebi) vardı (Gocayeva-Memmedli, 2009). Bu okullar dinsel temel eğitim veren okullardı. Çağdaş bilimsel eğitim veren ilk okul 1881 yılında Azgur’da açılan bir Cedit okuludur. Sonraki yıllarda okulun öğretmenlerinden biri de demokrat aydın Ömer Faik Numanzade’dir. Numanzade eğitimini İstanbul’da az sayıdaki bilimsel eğitim yapan okullardan birisi olan Darüşşafaka Lisesinde almıştı. Sadece bu okul bile Ahıska’ya bağlı Azgur kasabasındaki Türkleri önemli ölçüde aydınlatmış, toplumda öne çıkarmıştır.
Ahıska’da 1881 yılında Azgur ve Ökem’de, 1885 yılında Hırtız, 1895 yılında Adıgün, 1897 yılında Sinis, Varhan ve Oşora’da bilimsel eğitim veren okullar açılmıştır (Goca Memmedli, 2018: 219). Çarlık Rusya’sının izniyle açılan Türk köylerindeki bu okullarda Türkçe dersleri de vardı. Bolşevik Devrim’den sonra Ahıska’daki bütün Türk köylerinde okul açıldı ve öğrenim dili Azerbaycan Türkçesi oldu.
Fotoğraf 2. N. Nerimanov Adına Tiflis Türk Pedagoji Teknikumu’nun 1934-35 yılının öğretmen ve mezun olan öğrencilerini gösteren pano (Gürcistan Parlamentosu’nun İlia Chavchavadze ილია ჭავჭავაძის adına dijital kütüphane “iverielis” sayfasından alınmıştır.)
Gürcistan Millî Arşivi’nin kayıtlarına göre, 1936’da Ahıska-Ahılkelek bölgesinde Türkçe eğitim veren 168 okul açılmış, bu okullara 14.256 Türk öğrenci kaydedilmişti. Bunun anlamı neredeyse okul çağındaki tüm çocukların okula alındığıdır (Goca Memmedli, 2018: 219).
Tablo 1. Ahıska’da Okul ve Öğrenci Sayısı (1936)
Kaynak: Gürcistan Millî Arşivi 300/8/515, s. 55-72. (Akt. Goca Memmedli, 2018: 219)
Sovyetler Birliği’nin eğitimde fırsat eşitliği sağlama ve bilimsel eğitim vermedeki başarısı takdir edilmiştir. “Sovyetler Birliği’nin halkı cehaletten kurtarması, herkes için zorunlu ilköğretimi uygulaması ve içerisinde bulunan 44 milleti okuryazar hale getirmesi gibi güzel faaliyetler dünya medeniyet tarihindeki yerini almıştır.” (Alimbekov, 2019: 283) Anadilde eğitim yapmak için kitaplar da yazılmış, ancak Ahıska Türklerinin bu hakkı kısa zamanda ellerinden alınmıştır. Ahıska Türkleri Sovyet eğitim sisteminin başarısından diğer toplumlar kadar yararlanamamıştır. Nitekim Zemskov (2005: 177-179), sürgün edilen Ahıska Türklerinin % 62’sinin hiçbir dilde okuma yazma bilmediğini yazmıştır (Aktaran Pohl, 2014: 18). Ahıska Türkleri, kendilerini Gürcüleştirmeye kararlı olan yerel Gürcü yöneticiler ve Sovyetler Birliği’nin “Milliyetler Politikası” arasında sıkışıp kalmıştır (Yemelianova, 2015: 79; Üren, 2016: 126; Şirin Öner, 2019).
Ahıskalılar, Ceditçilik hareketinin etkisiyle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kendi aydınlarını yetiştirmekteydi. Aydın; kendisi, milleti ve insanlık hakkında okuyan, bilen, düşünen, bilim, sanat, felsefe bilgisi üreten kişidir. Aydınlar, toplumları ve insanlığı yücelten, yeni yollar açan, toplumun beyni durumundaki kişilerdir. Kuşkusuz ki, toplumların ve insanlığın böylesi kişilere ihtiyacı vardır. Aydınları olmayan toplumlar kimsesiz çocuk gibidirler. Ahıska Türkleri de aydınlarını yetiştirmeye çaba göstermiştir. Ancak Ahıskalıların aydınları 1917 Ekim Devrimi’nden sonra “toprak ağası”, “rejim karşıtı” ya da “Pantürkist” oldukları bahanesiyle Sovyet rejimi tarafından imha edilmiştir (Pohl, 2006; Aydıngün ve Aydıngün, 2015: 40; Keskin ve Gürsoy, 2017: 20). Sovyet Rusya tarafından Ahıska halkı sürgünle dağıtıldığı ve gittikleri yerde sıkıyönetim altında tutuldukları için yeni aydınların yetişmesi zorlaşmıştır.
Ahıska Türklerinin sürgünden sonraki eğitim durumları hakkında yapılan araştırmalara rastlanmamıştır. Bu araştırmanın temel amacı, 1944 yılında SSCB ve Gürcistan tarafından, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a sürgün edilen Ahıska Türklerine sürgünün yol açtığı eğitimle ilgili sorunların neler olduğunu ortaya koymaktır.
Bu amaçla araştırmada; Sovyetler Birliği’nin 1944 yılında Gürcistan’ın Türkiye sınırlarında yaşayan yaklaşık 100 bin Ahıska Türk’ünü Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a topluca sürgün etmesinin Ahıska Türklerinin eğitim ve kültür yaşamında yol açtığı sonuçlar bu araştırmanın ana amacını oluşturmaktadır. Bu bağlamda aşağıdaki alt amaçlar incelenmiştir.
1. Aydın yoksunluğunun yol açtığı eğitimsel sorunlar neler olmuştur?
2. Okuryazarlığın zorlaştırılması ile ilgili sorunlar nelerdir?
3. Ahıska Türklerinin tarım işçiliğine zorlanmasının yol açtığı eğitim sorunları nelerdir?
4. Etnik dışlanmanın yarattığı eğitimsel sorunlar nelerdir?
2. BU ARAŞTIRMA NASIL YAPILDI?
2.1. Araştırma Deseni
Bu araştırma nitel araştırma tekniklerine uygun olarak tasarlanmıştır. Araştırmada gerçek yaşamda karşılıkları olan güncel bir durum ele alınmıştır (Creswell, 2013, 2016). Bu çalışmada kütüphane ve internet üzerinden veri tabanlarında literatür taramasıyla elde edilen bulgular ile sürgünü ve sonrasını yaşayan değişik kuşaklardan Ahıska sürgünü ve sürgünlerin çocuğu olan dört kişiyle yapıldığı için bu yanıyla güncel bir durumun betimlenmesini amaçlamaktadır. Bu nedenle çalışmada betimsel durum çalışması deseni tercih edilmiştir. Durum çalışmalarının belli bir ortamdaki çalışmaya konu olan olay ele alınarak bütüncül bir şekilde tartışılır. Bu nedenle Ahıska’dan sürgün edilen 4 kişi belli bir olayı yaşayan kişiler olarak durumu temsil etmektedirler.
Araştırmada diğer bir yandan var olan durum belgesel tarama yoluyla betimlenmeye çalışılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinin bir parçası olan doküman analizi ilgili dokümanların incelenmesidir, ki bu dokümanlar yazılı ve elektronik ortamda da olabilir. Bu çalışmadaki dokümanlar yazarlarının izninin alınmasına gerek duyulmadan kaynak gösterilerek kullanılabilen dokümanlardır. Dokümanlar bir hammadde olarak kabul edilerek yöntemin bir parçası olarak kullanılırlar (Bowen, 2009).
Bu çerçeveden bakıldığında bu çalışmada Ahıska Türklerinin göçlerini ele alan çalışmalar incelemeye dahil edilmiştir. Doküman inceleme, var olan kayıtlar üzerinden inceleme yapma yoluyla yapılır ve buna belgesel tarama yöntemi adı verilir. Taramalarda Ahıska Türklerinin göçe zorlanmaları durumunu yaşayan insanların yaşantıları irdelenmiştir. Ahıska Türklerinin yaşadığı durumu en iyi yansıttığı düşünülen belgeler taramalarda dikkate alınmıştır (Madge, 1965; Yıldırım ve Şimşek, 2011). Bu nitel araştırmada görüşme ile elde edilen verilerin yanı sıra dokümanları gözden geçirme ve değerlendirme ile toplanan veriler bütünleştirilerek dört