Sinirden dişlerini sıkarak kıracaksın
Gerçekliğin himmetli sofrasında.
GECE BENI ÇIZERKEN
Ben kitap okumayı öğrenmeden önce
Kendimi yazarak, büyüdüğümü bilmiyordum
İnsan olmam kendimi bana hissettirdi
Akıl ve idrak
Sanat ve toprak
Ölüm ve yaşamak benim sonraki mahsulatlarımın kaynağı
oldu
Yorulmuş ruhumu okşayıp
Babamın “insanlar maddi ilişkilerin kölesidir, çıkarı için
yaşar” dediğini hatırlıyorum
Farkında olmadan dar ağacına çıktığında
Denizde boğulmak üzereyken
Benzer felaketler içinde çırpınırken
İnsan ile kâğıt arasındaki ilişkiyi gittikçe hissediyorum
Kalın ağır felsefe kitaplarının cevap verebileceği şeylerin de
ağırlığından ızdırap çekiyorum
Bu konuda konuşmak ister isem
Hakikate sığınırım
Kendimi “iki adamım” diye düşünerek teselli bulurum
Hayatta artı ve eksi kutuplar vardır
Rezil ya da güzel insan denilen tasvirler vardır
Beyaz ya da siyah renkli örnekler vardır
Kendime sıkı sıkı sarıldıkça hayalimde sen belirdin
Biliyorum ve aynı zamanda inanıyorum
Kesin, kimsenin bulamadığı üçüncü elementi bulmam
gerek
Yol her zaman sağa veya sola diye tarif edilir
Aklımıza gelmez kalan tarafı
Sağa ya da sola ait olmayan üçüncü bir yolun mevcut
olduğu
Gittikçe hissediyorum
Kendine sarılmayı bilirsen başkalarını kucaklamaktan da
zevk alırsın
Ben tam yolun ayrıştığı yerde doğumunu beklemekte olan
gezgine benziyorum
Ben yıllar tarafından durmadan kitap sayfalarını karıştırır
gibi okunuyorum
Yine devam edebilir …
Kendimi bulana kadar.
TEHLIKE
Hapsedilen insanlarla dopdolu bir odada
Hiçbir zaman yegâne bir ruh vardır, diye düşünmem
Tutmanın imkansız olduğu bir su gibi
Sıvazlamanın imkansız olduğu bir fil boynu gibi
Yazmanın imkansız olduğu formüller gibi
Çözümü olmayan bir şiir gibi dopdolu insan kümesi
Kendi resmini çizmekte.
BAHAR VE KIŞ
Bahar ve kış hakkındaki sayısız analizlerden sonra
Her defasında pek çok soru cevapsız kalır
Bahar mı evvel kış mı?
Hangisi önce hangisi sonra gider?
Bence hepsine ortak duyguyla cevap arayacağız
Cevaplar çok basit…
Bahar hiçbir zaman kışsız gelmez
Kış da bahardan dolayı değer kazanır
Demek ki onlarda aşık ve maşuk
Sonsuza dek birbirine kavuşamaz
Ama her zaman birbirini tamamlayarak yaşarlar
Bilin ki, hakikat her zaman trajedi kokar.
SOKAK
Uzun ve siyah paltosunun yakasını kaldırıp
Fötrünü sola doğru eğri takıp
Ara vermeksizin art arda sigara içtiği sokak
Beni görmezden gelip önümden geçtiğinde
Kendi insanlığım üzerinde tekrar düşündüm
Ardından ayağımla bastığım uçup giden sarı yaprakları
gördüm
Başımı kaldırdım
Göğe baktım, gök mas mavi ve uçsuz bucaksız…
Yapraklar göz yaşına dönüştü
Sokağa karışarak gitti.
RÜYA ŞEHRINDE
Şehirdeki insanlar benzemez birbirine
Çöle giden insanlar bin bir geceye benzer
Hatıralar saçlarını tarar durur her daim
Ta ki tan vaktine ulaşana kadar
Bu şehrin rüyası ne kadar da kısa!
Bazen acı bazen tatlı…
Baksana benzeyiverdi ikimize
Söylesene! Bu rüyaların tabirini kim yapsın?
İKI YABANCI
Bir adam kendini bile fark edemeyecek kadar karanlık bir gecede tarlaya çıktı. Önünü görmeden yolda kütüğe saplanmış olarak duran bir baltaya çarparak korkudan bağırarak yere düştü
Ne? Diye bağırdığını gecenin karanlığından başka hiç kimse duymadı. Yerde biraz öylece kaldıktan sonra henüz Azrail’in gelmediğini anladı. Şimdi yerinden kalkması lazımdı. Düştüğü yeri elleriyle yoklayarak bir hayli zor ayağa kalktı ve kendi kendine şöyle dedi:
İnsan hiçbir zaman yalnız değildir. Bu, doğduğu anda kaderine yazılırmış. Bu konuşma sürekli tekrarlanıyordu. İki yabancı karşılaştığında.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.