Böylece, Ermeni milliyetçileri ve saldırgan Ermenistan tarihte ilk kez, asılsız iddialarını gerçekleştirmek konusunda güçlü direnişle karşılaşmıştır. Bunun temelini oluşturan gerçekler şunlardır: Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, Azerbaycan’da milli egemenliğin kurulması, devletin bağımsız politika yürütmesi, milletin ve devletin çıkarlarını tehdit eden tehlikelerin titizlikle belirlenmesi ve bertaraf edilmesi, ülkenin kapsamlı gelişimi vb. Bu faktörler Ermeni saldırısının ve saldırgan Ermenistan’ın işgalci politikasının önlenmesinde, ifşa edilmesinde ve zararsız hale getirilmesinde önemli faktörlerdir. Dış güçlerin büyük destek verdiği hayalî “Büyük Ermenistan” ideolojisinin, Ermenistan devletinin yayılmacı politikasının ve onun doğurduğu sonuçların Azerbaycan halkının psikolojik dinginliğine, tüm halkın huzuruna, halkın entelektüel potansiyeline, toplumsal gelişimine, ülkenin maddi kaynaklarına, uluslararası hukuki normlarına ve hümanizm ilkelerine yönelik bir saldırı olduğu kesin delillerle ispat edilmektedir.
Not: “Büyük Ermenistan” hayali aslında tüm insanlığı tehdit etmesine rağmen bu tehlikeye karşı yalnız Azerbaycan ve Türkiye savaşmaktadır.
Bölümde gösterilen ve listelenebilecek on binlerce gerçek var: Büyük güçlerin destek fikri ile siyasi gündeme taşınan sözde “Ermeni sorunu” çekirdeğinde, Ermenilerin toprak sorununu çözmek fikri vardı. Çarlık Rusyası bir süredir bu sorunun özünün Güney Kafkasya’da yönetimin gücü, daha doğrusu, askeri güçle çözüleceğini düşünüyordu. Sonraki aşamalarda Ermeniler silahlandırılarak, Azerbaycan topraklarında giderek daha güçlü hale getirildiler. Kısacası Ermenilerin toprak kazanması ve otuz yıl işgal altındaki tuttuğu topraklarda yoğun bir yerleşimi temin etmek için Müslümanların kanı döküldü.
Ermeni milliyetçilerine verilen 'çalışın' vaadi uluslararası kamuoyunun sorunu haline gelerek, sonu gelmeyen bir düşmanlık yarattı. Kırk dört günlük Vatan Savaşı’nda Azerbaycan'a utanç verici bir şekilde yenilen Ermenistan'dan duyulan intikam çağrıları bir gerçeği ortaya çıkardı: Onlarca yıl yalan söylemek, halkı bu yalanlara inandırmak, Ermeniler için ulusal bir adet haline gelmiştir.
1.3. DÜNYADA BENZERİ OLMAYAN YALAN: SÖZDE “ERMENİ SOYKIRIMI”
“Devlet hayatımız ancak 4-5 aylıktı ve savaşa girmişdik. Halbuki yurtta tedaviye muhtaç binlerce derd vardı. Halbuki medeni dünyaya ilişkimizi sağlayacak komşularımızla en iyi ilişkiler içinde olmalıydık.”
Osmanlı devletinde, Ermeni toplumuna karşı hiçbir soykırım yapılmadı. Bu bölüme kesinlikle bu ifade ile başlıyorum ve bunu eklemek isteriz ki fikrimizi tek kelimeyle kanıtlayabiliriz: Birinci Dünya Savaşında Ermeniler, Osmanlı devletine karşı savaşan bir taraftı ve bu savaşı kendileri başlattılar. Savaştan önce yüzlerce silahlı ayaklanma var: Yaşadıkları devlete karşı suç işlemişlerdir! Bu savaşın başlangıcına kadar Anadolu’nun doğusundan batısına, kuzeyden güneye kadar tüm ülkede Ermeni cemaati çok sayıda silahlı ayaklanma gerçekleştirdi. Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de sahte “Ermeni soykırımı” iddiasının arkasında siyasi baskı niyetlerinin olduğu inkar edilemez. Aslında bu dediklerimiz aynı zamanda Ermeni siyasi çevreleri ve bilimsel kaynaklar tarafından da itiraf edilmektedir.
Ancak onlar, bu konuda çok kararsızlar. Genç Ermeni kuşağı, Türklerin aleyhine düşmanlık yapmaları için teşvik etmek gerekli olduğu zaman Ermeni teröristleri kahraman gibi sunuyorlar. Sahte “Ermeni soykırımı” konusunda siyaset ve spekülasyon gerekli olduğunda, toplu halde öldürüldüklerini iddia ediyorlar. Konunun devamına giriş olarak öncelikle bir uzman görüşü sunalım:
Bu konuda Almanya’da Güneydoğu Avrupa ve Kafkasya Merkezi direktörü Christian Johannes Henrik şunları söylüyor:
“Batı ülkelerindeki farklı kişiler tarafından eğitilen İslam karşıtı ırkçı gruplar vardı: “1915-1923 Ermeni gruplarının Türklere ve Müslümanlara karşı yaptıkları katliamlara dair güçlü kanıtlar var. Ancak Hristiyan dünyası sessizliğini koruyor. O zamanın Ermenistan Başbakanı Ovanes Kachaznuni, Doğu Anadolu’daki Türklere, Kürtlere ve Araplara yönelik saldırıları doğruluyor.”Almanya Federal Meclisi’nin 2016’daki sözde “Ermeni soykırımı”nı kabul etmek için yapılacak işlemle ilgili konuşan siyasi uzman, bunun yanlış adım olduğunu söyledi: “Politikacılar bilim adamı değildir. Onlar gerçeği bulmaya değil, hükümetin güce dayalı politikalarını devam ettirmeye çalışıyorlar.”58.
Şimdi konuyla ilgili daha önemli gerçeklere bakalım:
–…Siz Ekselanslarına, bazı kişilerden alınan bilgilere ve üst rütbeli polislerin elimize geçen raportlarına göre bu (1904) Temmuz ayının 6’sını 7’sine bağlayan gece bazı kaynaklara göre 60-70 kişilik, diğer bazı kaynaklara göre ise yaklaşık 150 kişilik silahlı bir Ermeni ekibinin, bizim sınırlarımızdan Türkiye'ye geçtiğini bildirmekden şeref duyarım59.
–“Yarbay, Dk (hükuk) Guse, 3. Ordu Kurmay Bşk. 1925: Ermeniler çatışmayı isyanlarla başlattılar ve hemen ardından vahşi katliamlar yaptılar.”
–Rus Prens Sakhovksi’nin 8 Ekim 1916.t. telgrafından: “Yaklaşık bir yıldır Van-Bitlis bölgesinde bulunuyorum…halkın tüm tabakalarıyla kalıcı ve kapsamlı ilişkilerim var…gelen bilgiler arasında Ermenilerin faaliyetleri ve öngörülen planları hakkında bilgiler de ulaşıyor… Ermenilerden öncelikle de köylülerden, Ermeniler hakkında çok fazla bilgiler aldım ve alıyorum… Ermeni Komitelerini Ermeni halkının felaketine sebep olmakla hatta sonunu getirecek olmakla suçluyorlar, Ermeni Komitelerinin eğilimleri ve faaliyetlerinden hoşnut değiller. Köylü halkın çoğunluğu Ermeni Komitelerin gizli faaliyetlerine katılmıyor, rahat bırakılmak istiyorlar.”60
–“1902 yılında Makedonya'da isyan patlak verdiğinde, bu durumdan yararlanmak isteyen Ermeni komitacılar yeniden harekete geçme hazırlığına girişirler. Nitekim 1903 yılında Pro Armenia dergisinin 66.sayısında “şayet Avrupa Ermenilere karşı yükümlülüklerini resmen yerine getirmiyorsa, “fedailerin” savunmasız kardeşlerinin ortadan kaldırılmalarına izin vermeyeceklerini yazıyor… Ermeni çetelerinin Sason'da toplanmaları üzerine Osmanlı birlikleri, 1904 yılında Ocak ayı başında burayı kuşatmaya başlar. Sason Ermenileri ile Osmanlı birlikleri arasında yer yer çatışmalardan sonra Sultan II. Abdülhamit'in isyancılara gönderdiği mektupta teslim olmaları telep edilir…”Andranik’in Savaşları” adlı eserde 1904 yılında Sason'da yapılan savaşlarda Osmanlı birliklerinin 1.000’in üzerinde kayıp vermesine karşın, Ermeni isyancıların kayıplarının sadece onlarla olduğu öne sürülüyor”