Erenler Dîvânında. Ali Akbaş. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Ali Akbaş
Издательство: Elips Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-625-6852-10-5
Скачать книгу
Akbaş

      Erenler Dîvânında

      Ali Akbaş, 1942 yılında Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde Çatova köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini memleketinde, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı. Çeşitli lise ve yüksekokullarda öğretmenlik ve idarecilik, Filim Radyo ve Televizyonla Eğitim Merkezi’nde program yazarlığı yaptıktan sonra araştırma görevlisi olarak Hacettepe Üniversitesi’ne geçti. Burada, dil üzerinde yüksek lisansını tamamladı ve Türk dili okutmanı olarak çalıştı. 1996 yılında meslek hayatında 25 yılını doldurarak emekliye ayrıldı. Hâlen Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkan Yardımcısıdır. Bugüne kadar arkadaşlarıyla birlikte Divan, Doğuş Edebiyat, Kanat ve Kardeş Kalemler dergilerini çıkaran şairin Masal Çağı (şiir), Kuş Sofrası (çocuklar için şiir), Gökte Ay Portakaldır (masal) adlı eserleri vardır.

      Erenler Dîvânında

      Efendi Barutçu’ya

      Gece,

      El ayak çekilince,

      İlâhîlerle ahîler girdi rüyama

      Külahları gökte

      Harmânîleri yerde ahîler.

      Başta Ahî Evran;

      Çıktık zamanın tül kapısından

      Gezdik türbe türbe

      Yatır yatır

      El öptük

      Yüz sürdük dergâhlara

      Meydan okuyup çağlara

      Üçler Yediler karıştı

      Öteden Kırklar erişti

      Yollara koyuldu kervan

      Dediler hep bir ağızdan:

      “Gelin Hünkâra varalım

      El pençe dîvan duralım

      Ulu meşveret kuralım

      Görelim ne demiş Kur’an”

      Kapıldık bir Mesnevî rüzgârına

      Gök kırığı kubbelerle

      Bir Selçuk şehrine geldik

      Merhamet bahrine geldik

      Bura Konya

      Konya dünya içre dünya

      Dünya tutturmuş bir semâ

      Şems’in kenârında,

           “Mevlâna,

                Mevlâna,

                     Mevlâna!..

      Aşk bir alev, gönül fânus

      Görelim ne demiş Yûnus:

      “Gökte ay bedir

      Erenler payı

      Bir velveledir

      Tuttu semâyı

      Binlerce melek

      Geldiler tek tek

      Kuruldu dernek

      Duyunca nâyı

      Başladı semâ

      İnledi semâ

      Hep medhü senâ

      Yüce Mevlâyı

      Yûnus huşûyla

      Apak başıyla

      Aşk yoldaşıyla

      Çeker sevdâyı”

      Ankara’dan Hacı Bayram

      Uçan kuşlar emrine râm

      Esen rüzgârla konuşur

      Böylesin görmemiş devrân

      Ve daha nice diyardan

      Gelmiş evliyâ-yı kirâm

      Ben fakîr,

      Ben günâhkâr

      Sarıldım eteklerine,

      Medet! dedim

      Dilek diledim:

      “Hey güzeller

      Horasan erleri

      Yesi güvercinleri

      İki cihan serveri

      Muhammed aşkına

      Biz sizin dîvâneniz

      Ayak tozunuz

      Yitirdik nerde iziniz

      Bu yurt

      Osmancığın yurdu

      Sizin yurdunuz

      N’olur niyâz edin Hakk’a

      Bizim kalmadı yüzümüz”

      Secdeye kapandı bir pîr

      Dediler Akşemseddin’dir”

      Bir avuç aldı topraktan

      Bilmem ne diledi Hak’tan

      Üfleyerek sola sağa

      Şöyle seslendi toprağa:

      “Bozkır,

      Benim gevrek ekmeğim,

      Yağsız aşım

      Beşiğim, mezarım, seccâdem,

      Yavuz’un bindiği doru kısrak

      Kalk artık şâha

      Sûre-i Tâhâ gibi

      Uzan Allah’a

      Duâlar, âmînlerle,

      Horonlar, sinsinlerle,

      Ardında yüz binlerle

      Gelsin artık beklenen

      Kaf Dağları’ndaki küçük şehzâdem!…” dedi

      “Amîn dediler.

      Hacı Bektaş,

      Yavaş yavaş,

      Ak pak sakalını sıvazlayarak,

      Dönüp bana:

      “Gönlünüz kavî tutun,

      Hakk’a sarılın,

      Diyâr-ı Rûm boş sanırsız,

      Aldanırsız!

      Daha bozkır;

      Dağları emzirmededir.

      Hele dağlar tavlanadursun,

      Dağlar, el ele verip

      Halaya dursun,

      Gör ne oyun oynarlar,

      O hem tabut, hem ana!…” dedi,

      Başka demedi.

      El ele perçin oldular

      Derilip yüz bin oldular

      Uçup güvercin oldular

      Göklere kıldılar seyrân

      Bir köşede kaldım hayrân

      Gördüm ki,

      Her şehrin bir sâhibi var

      Her sâhibin bir nâibi var

      Hacı Bayram,

      Hacı Bektaş,

      Adım adım,

      Taş taş,

      Mülkü tapulamışlar!

      Ana Şehir( 1 )

      Ey Kudüs

      Ey Beytül Makdîs

      Ey ilk kıblemiz olan kadîm belde

      Mescîd-i Aksâ sende

      Kubbetü’s Sahrâ sende

      Ve Merkad-i Îsa sende

      Bilmem daha kaç inanç barınıyor sinende

      Asırlardır


<p>1</p>

Bu şiir 2009 yılında Kudüs’ün İslam Dünyası’nın Kültür Başkenti olması vesilesiyle yazılmış ve Şam’da düzenlenen törende okunmuştur.