Küçüğünün ebrûluydu kanadı
Çırpındı elimi kana buladı
Kapanan gözleri mavi çivitti
Bunca zaman geçti
Kaç güz, kaç bahar
Benim avcı olduğumu duymuşlar
Bir daha bahçeye gelmedi kuşlar
Öğleyin Köy / Varsağı
Eşekte ayağı sallanıyordu
Bir türkü dilinde ballanıyordu
Ahmet Ede’nin
Bozkırda her yan yanıyordu
Eşekte ayağı sallanıyordu.
Bir çocuk gölgesin kovalıyordu
Az kaldı yakalıyordu
Çocuk bu
Toprakta ayağı yanıyordu
Bir çocuk gölgesin kovalıyordu
Azık geç kaldı azık
Tarlada babası kıvranıyordu
Çocuk oyuna daldı
Babası döver yazık
Azık geç kaldı azık
Öteden kocası tanıyordu
Emine’nin şalı allanıyordu
Yel gibi buğday içinde
Bayrakça dalgalanıyordu
Öteden kocası tanıyordu
Bir karış dışarıda köpeğin dili
Fıs demez poyraz yeli
Tavuklar baygın
Yer gevrek ekmek gibi
Bir karış dışarıda köpeğin dili
Bir öküz sinekten huylanıyordu
Kağnı bir yana ağıyordu
Ödü koptu Durdu Dayı’nın
Sırtlayıp dayanıyordu
Bir öküz sinekten huylanıyordu
Irgatın burnu kanıyordu
Köy kan ter içinde
Öyle ki denemez defter içinde
Bozkırda her yan yanıyordu
Irgatın burnu kanıyordu.
Yayla Dönüşü
Yaylacılar çadırları dürdüler
Uzaktan duyulur çıngırakları
Yolda doğar en hüzünlü türküler
Gönüller yolda akar
Nasıl unuturlar mor şafakları
Dağları yutarak geliyor duman
Rüzgâr bir dikeni kovalıyor
Hıpırtısı duyuluyor koyunların
Kepeneğe bürünüyor bir çoban
Karabaş elini yalıyor
Bak yine göründü dağların keli
Dökülen yapraklar şimdi kızıl kor
Yamaçta iri bir teke heykeli
Sakalıyla oynuyor seher yeli
Tüyleri gümüşe çalıyor
Boynuzu aya değiyor, sakalı yere
Geviş getiriyor yavaş yavaş
Ne bir ses, ne bir nefes
Dalmış yine derin düşüncelere
Bu teke bir Sokrates
Çoban Bizden Yoldaşlı
Kımıl kımıl
Hıpır hıpır koyunlar
Hepsi bacı kardeş
Çobanla öğür olmuşlar
Karabaş, Sarıkız, Küpeli
Hepsi adını bilir
O yaramaz
O akıllı
Bu çok düşünceli
Bir şeysi var
Çoban anlar
Ya köpek,
Bir başka can
Yalnız sanmayın o dağlı taşlı
Biz yalnızız
Çoban bizden yoldaşlı
Vaktini bilir çoban
Gün boyu
Gölge saatinde
İşte,
Havada toz duman
İğde kokusuna karışık
Çan kaval
Koyun sesine
Laciverte boyanırken çardaklar
Köyde akşamdır
Sürüyü karşılar çocuklar
Cırlak cırlak
Üşüşürler başına çobanın
“Azıcak amca, azıcak”
Dağarcık dolusu dağ armağanı
Tavşansakızı
Kenger
Çiğdem
Kuzukulağı
Yalnız sanmayın o dağlı taşlı
Biz yalnızız
Çoban bizden yoldaşlı
Bizim Elin Kızları
Hey kızlar
Bizim kızlar
Ya ayva, ya narsınız
Karagün çıraları
Mum gibi yanarsınız
Hey kızlar
Bizim kızlar
Mübarektir adınız
Elif, Döne, Emine
Gençliğe doymadınız
Açık olsun bahtınız
Hey kızlar
Bizim kızlar
Yurdumun semasında
Adsız yıldızlarsınız
Rüzgârda bir saz gibi
Ne diye sızlarsınız
Hey kızlar
Bizim kızlar
Yemen’de, Bingâzi’de
Bir cephede biterdik
Bereket siz varsınız
Yaylada pınarsınız
Elif
Köy dağların ardında kaldı
Bir gün çıktım yel yepelek
Köy dağların ardında kaldı
Türküleri unuttum
Gitgide ıradı kağnı sesleri
Bir daha uğramadım
Hâlbuki Elif’e sözüm vardı
Hiç varmadım
Kız dağların