“Küçük natürizm”i iptida Tsin (Tuhsın) Türklerinde görüyoruz.
Tsinlerin reisi Tsin Chi Huang Ti, kablelmilat 247 tarihinde, bütün Çin derebeylerini ortadan kaldırarak Çin’de merkezî bir imparatorluk tesis etti. Çin’de caddeler açtı, dağlar deldi, kendi amcazadelerinin akınlarına mâni olmak için, 2500 kilometre uzunluğundaki, Çin Seddi’ni yaptı. Çinlileri maziperestlikten kurtarmak için, kütüphanelerini yakmakla itham olunan bu garip imparator, Türklerin on iki hayvan adından ibaret olan Türk takvimi ile küçük natürizmi Çin’e ithal etti (Edouard Chavannes). Tsinlere göre dünyanın dört cihetini “sema”nın dört oğlu temsil ve idare ediyordu:
Cihetlerin ikinci takım timsalleri bunlardır. Bundan başka mevsimlerden her biri de cihetlerden birinin timsali idi:
Şimalin rengi “kara” olduğu gibi, mevsimi de “kış”tır. O hâlde “kara kış” tabiri ferdî muhayyileden doğmuş bir istiare değildir. Dinî mantığın vücuda getirdiği maşerî bir ıstılahtır.
Bunlardan başka, her cihetin bir hayvanla bir unsurdan ibaret olan timsalleri de vardır.
(Eski Türklerde esatirî kuş Tuğrul’dur. Esatirî köpek de Barak’tır).
Bu timsallerin dört cihete ait kutsiyetleri irade ettiğini söylemiştik. Cihetler bu kutsiyetleri nereden buluyor? Durkheim’in iptidai dinler hakkında yaptığı tetkikler gösteriyor ki kutsiyetler, zümrelerin, daha doğrusu zümrelerin cevheri olan maşerî vicdanların timsalleridir.
O hâlde, bu timsaller dört cihete ait değil, belki o cihetlere nispet edilen dört boya aittir. Bu timsaller arasındaki dört hayvan, eski totemlerin bakiyeleri olması muhtemeldir. Türk takvimi on iki totemden mürekkeptir ki şunlardır: Sıçan, öküz, pars, tavşan, ejderha, at, koyun, tavuk, it, domuz, (maymun).5 Bunlardan aynı hayvanın senesinde doğanlar birbiriyle evlenemezler, yine bunlar yekdiğerlerinin gömme merasiminde bulunamazlar.
Boyların ayrı timsalleri olması, her boyun kendi şahsiyetini, kendine mahsus maşerî vicdanı muhafaza ettiğini gösterir. Her boyun ayrı mabudu olduğu gibi ayrı ibadeti de vardır. Şarktaki boy, ilkbaharda, Gök Han’a koyun kurban eder. Cenuptaki boy, yazın Kızıl Han’a kuş kurban eder… ilh.
Mamafih, boylar hususi şahsiyetlerini muhafaza etmekle beraber, hepsi müşterek bir şahsiyete, müşterek bir maşerî vicdana da malik olmuşlardır. Bir ilin boyları arasındaki bu vahdeti gösteren umumi timsaller de vardır: Dört küçük mabut “ogan” adlı büyük bir mabudun oğullarıdır. Binaenaleyh, ilin timsali, sulhun hamisi “ogan”dır.
Bu büyük mabuda senenin ortasında öküz kurban edilirdi (Bu öküz, Türklerin “kutas”, Avrupalıların “yak” dedikleri “Tibet öküzü”dür.). Yakutlarda dört büyük şaman vardır ki dört ciheti temsil eder. Altay Türklerinde oganın yalnız iki oğlu vardır: Su Han, Demir Han. Demek ki diğer ikisi Od Han ile Ağaç Han unutulmuşlardır. Üç Oklarda da yalnız ogan ile iki oğlunu görüyoruz. Fakat adları, aynı manayı ifade eden başka kelimelerdir:
Karluklarla Çiğiller, Kazaklar, Üç Korikanlar da üçer boydan mürekkeptir. Demek ki “küçük il”in dörtlü enmuzecinden başka bir de üçlü enmuzeci vardır.
Boy gibi, “küçük il” de demokrattır. Boyun fertleri birbirine müsavi oldukları gibi, “küçük il”in boyları da yekdiğerine müsavidirler. Buradaki “ak”, “kara” timsalleri, “tabakalar” bahsinde göreceğimiz “ak” ve “kara”dan başkadır. Birinciler, kıymetçe müsavi oldukları hâlde, İkinciler gayrimüsavidirler.
“Küçük il” tasnifini tam olarak bazı cemiyetlerde görüyoruz: Gök Türk ananesine göre, Türk Han’ın dört oğlu vardı; Çiğil, Barsacar (Varsak), Tutuk (Ötüken), Amlak (İmil). Bunların Gök Türk ilini teşkil eden eski boyların adları olması muhtemeldir.
Bögü Han Menkıbesi’nde de Bögü Han’ın dört kardeşi vardı ki her birini bir cihete kumandan tayin etmişti. Or Tigin, Kotur Tigin, Bu-kak Tigin (Tükel Tigin), Songur Tigin. Oğuz Menkabesi’ne göre Moğol Han’ın da dört oğlu vardı: Kara Han, Or Han, Kür Han, Küz Han.
“Küçük natürizm”e “şamanizm” adı verilir. Bu devrin ruhanileri şamanlardı. Yakutlarda, her biri bir ciheti temsil etmek üzere, yalnız dört büyük şaman vardı. “Küçük natürizm”de boyları ve ili temsil eden mabutlara Orhun Kitabesi’ne göre “Yer Su” adı verilir. “Yer Su”lar ülkelerin “Yer ve Su Perileri” dir. Bögü Han Menkıbesi’ne göre Dokuz Oğuzları Kamlançu’dan göç etmeye icbar eden “Yer Su”lardı. Bir ülkede oturabilmek, hâkim olabilmek için, oranın “Yer Su”su tarafından kabul edilmesi lazımdı. Arpad Türkleri, Macaristan’ı, oranın “Yer Su”su namına fethetmişti.
Altay Türklerine göre, “Yer Su”ların babası Ogan, yeryüzünün göbeğinde otururdu. Oradan semaya yükselen bir çam ağacı -ki Ogan’ın timsalidir- on altıncı göğe kadar yükselmiştir. Çamın bu yüksekliği, Ogan’ın “büyük natürizm”in büyük mabudu olan Bay Ülgen’e müsavi olduğunu gösterir. Yeryüzüne ait işleri “Yer Su”lar idare ederdi. Yakutlarda “büyük natürizm”in büyük ilahı olan Ay Toyon, yeryüzündeki işlere hiç karışmaz, hatta kendisine kurban kesilmesini bile istemez. “Orta dünya”ya ait işleri Ogan mevkisinde bulunan Ulu Toyon idare eder.
Boyların “Yer Su”ları, kendi boylarını akına, kan davasına teşvik eder. Ogan ise bunlar arasında intizamı temine çalışan bir hâkim mevkisindedir. Hasılı, “Küçük Yer Sular”ın hususçuluğu, henüz boyların “küçük il” dâhilinde inhilal etmediğini gösterir. Ogan’ın kudreti de “küçük il”in sulh tesanüdündeki kuvvetini irade eder. “Küçük il”in teşkilatında esas olan dört, beş ve üç sayılarının mukaddes tanınması da “küçük il” devrinden kalmadır.
ORTA İL 6
“Orta il”, iki “küçük il”in birleşmesinden husule gelen içtimai heyettir. “Küçük il”in dört boydan mürekkep olduğunu gördük. O hâlde, “orta il” de sekiz boydan mürekkep olmak lazım gelir. Sekizli tasnifi evvela Nayman Türklerinin adında görüyoruz. “Nayman”, Moğolca “sekiz” manasınadır. Yakutlarda, Altay Türklerinde de “sol kol” sekiz boydan mürekkeptir. Garp Türklerinin ecdadı olan Oğuzlarda bu sekiz boyun zahirde altıya indiğini görüyoruz. Hâlbuki Oğuz İli’nde de “şölen” adlı “millî ziyafet”te “sünük”lerin (endam-ı goştların) adedi sekizdir. Çünkü han ile hatunun da sünükleri vardır. “Sünük”, “söğüş” kelimesinin aslıdır ki dinî ziyafette mukaddes kurbandan her mümessilin yiyebileceği uzvu ifade eder. Mukaddes kurban olan “Tibet Öküzü”, ilin timsalidir. O hâlde, ili teşkil eden muhtelif teşkilatlardan her biri, öküzün bir uzvuna tekabül etmelidir: Öküzün başı hanı, karnı hatunu irade eder. O hâlde, hanın “söğüş”ü “baş”, hatununki “karın” olmalıdır. Öküzün sağ tarafı ilin “sağ kol”unu, sol tarafı ise ilin “sol kol”unu temsil eder. O hâlde, sağ kolu teşkil eden üç büyük boyun “söğüş”leri