HELENA: “Tanrı aşkına hemen mi çalışmak zorundalar?”
DOMIN: “Pardon. Aynen yeni mobilya gibi işliyorlar. Var olmaya alışıyorlar. Bir anlamda bütünleşiyorlar. Hatta içlerinde birçok şey yeni olarak gelişiyor. Doğal gelişime biraz yer vermek zorundayız, anlıyor musunuz? Ve bu arada ürünler aprelenmekte.”
HELENA: “O nedir?”
DOMIN: “İnsanlar için okul neyse o. Konuşmayı, yazmayı ve hesaplamayı öğreniyorlar. Mükemmel hafızaları var. Onlara yirmi ciltlik ansiklopedi okusanız her şeyi size sırayla tekrar ederler. Üniversitelerde gayet iyi bir şekilde eğitim verebilirler. Sonra onlar sınıflandırılır ve dağıtılır. Günlük olarak on beş bin robot, öğütücüye gider. Hasarlı olanların sabit yüzdesini hesaplamıyorum bile.”
HELENA: “Bana kızgın mısınız?”
DOMIN: “Tanrı korusun! Sadece şeyi düşünüyordum… Başka şeylerden söz edebilirdik. Yüz bin robotun içerisinde küçük bir azınlığız ve hiç kadın yok. Her gün sadece üretim hakkında konuşuyoruz. Lanetlenmiş gibiyiz, Küçük Hanım Glory.”
HELENA: “O kadar üzgünüm ki size yalancı dediğim için.”
(Kapı vurulur.)
DOMIN: “Girin arkadaşlar.”
(Sol taraftan Mühendis Fabry, Dr. Gall, Dr. Hallemeier, Müteahhit Alquist girerler.)
DR. GALL: “Pardon, rahatsız etmiyoruz ya?”
DOMIN: “Buraya gelin. Küçük Hanım Glory, bunlar; Alquist, Fabry, Gall, Hallemeier. Bu da Başkan Glory’nin kızı.”
HELENA: (mahcup hâlde) “İyi günler!”
FABRY: “Hiçbir fikrimiz yoktu.”
DR. GALL: “Sonsuz onurlandırıldık.”
ALQUIST: “Hoş geldiniz Küçük Hanım Glory!”
(Sağdan taraftan paldır küldür Busman girer.)
BUSMAN: “Hey, buralarda neyiniz var?”
DOMIN: “Buraya gel Busman. Bu bizim Busman küçük hanım. Busman, bu da Başkan Glory’nin kızı.”
HELENA: “Memnun oldum.”
BUSMAN: “Vay canına, bu büyük bir sevinç! Küçük Hanım Glory, şeref verdiğinizi gazeteye telgrafla bildirebilir miyiz?”
HELENA: “Hayır, hayır, yalvarırım!”
DOMIN: “Küçük hanım oturun lütfen.”
FABRY: “Rica ederim.”
(Koltukları çekiyorlar.)
BUSMAN: “Lütfen.”
DR. GALL: “Pardon.”
ALQUIST: “Küçük Hanım Glory, yolculuğunuz nasıldı?”
DR. GALL: “Uzun kalacak mısınız?”
FABRY: “Fabrika için ne diyorsunuz Küçük Hanım Glory?”
HALLEMEIER: “Amelia Gemisi ile mi geldiniz?”
DOMIN: “Susun, bırakın Küçük Hanım Glory konuşsun.”
HELENA: (Domin’e dönerek) “Onlarla ne hakkında konuşayım?”
DOMIN: (şaşırır) “Ne hakkında isterseniz!..”
HELENA: “Yani… Açıkça konuşabilir miyim?”
DOMIN: “Tabii ki…”
HELENA: (Tereddüt eder, sonra cesaretini toplar.) “Söyleyin, size ettikleri muameleyi bazen nahoş bulmuyor musunuz?”
FABRY: “Kimden bahsediyorsunuz efendim?”
HELENA: “Bütün insanlardan…”
(Herkes birbirine afallamış bir şekilde bakıyor.)
ALQUIST: “Bize mi?”
DR. GALL: “Neden öyle düşünüyorsunuz?”
HALLEMEIER: “Kahretsin!”
BUSMAN: “Aman, Tanrı korusun, Küçük Hanım Glory!”
HELENA: “Daha iyi yaşayabileceğinizi hissetmiyor musunuz?”
DR. GALL: “Bu değişir küçük hanım. Ne demek istiyorsunuz?”
HELENA: “Düşünüyordum da…” (patlar) “Bu çirkin bir şey! Bu korkunç bir şey!” (Ayağa kalkar.) “Tüm Avrupa sizi konuşuyor. Bu yüzden olanları görmek için buraya geldim ve her şey düşünüldüğünden bin defa daha kötü. Buna nasıl tahammül ediyorsunuz?”
ALQUIST: “Neye tahammül?”
HELENA: “Kendi durumunuza! Tanrı aşkına, sizler bizim gibi, tüm Avrupa’dakiler gibi, tüm dünyadakiler gibi insanlarsınız. Yaptıklarınız ayıp ve küçük düşürücüdür.”
BUSMAN: “Tanrı’m, küçük hanım!”
FABRY: “Hayır, arkadaşlar, biraz da haklı. Biz burada Kızılderililer gibi yaşıyoruz.”
HELENA: “Kızılderililerden de beter! Size, size kardeşlerim diyebilir miyim?”
BUSMAN: “Aman Tanrı’m, neden olmasın?”
HELENA: “Kardeşlerim, ben başkanın kızı olarak gelmedim. Ben, Hümanizm Birliği adına geldim. Kardeşlerim, Hümanizm Birliğinin iki yüz binden fazla üyesi var. İki yüz bin kişi arkanızdadır ve size yardım etmeyi öneriyorlar.”
BUSMAN: “İki yüz bin kişi, hadi ya, bu gayet iyi ve güzel.”
FABRY: “Sizlere hep söylüyorum eski Avrupa gibisi yok. Görüyorsunuz, bizi unutmamış. Bize yardım öneriyor.”
DR. GALL: “Ne yardımı? Tiyatro?”
HALLEMEIER: “Orkestra?”
HELENA: “Daha fazlası.”
ALQUIST: “Siz, kendiniz?”
HELENA: “Oh, ben ihtiyaç olduğu sürece kalırım.”
BUSMAN: “Tanrı aşkına, bu ne mutluluk!”
ALQUIST: “Domin, küçük hanım için en iyi odayı hazırlamaya gideceğim.”
DOMIN: “Bekleyin biraz. Korkarım ki Küçük Hanım Glory henüz konuşmasını bitirmemiş.”
HELENA: “Hayır, bitirmedim ancak ağzımı zorla kapatırsanız…”
DR. GALL: “Harry, sakın!”
HELENA: “Size teşekkür ederim. Beni koruyacağınızı biliyordum.”
DOMIN: “Pardon, Küçük Hanım Glory. Robotlarla konuştuğunuzdan emin misiniz?”
HELENA: (afallar) “Başka kiminle olabilir?”
DOMIN: “Çok üzgünüm. Bu beyler insan, aynen sizin gibi, tüm Avrupa gibi.”
HELENA: (Diğerlerine hitap eder.) “Sizler robot değil misiniz?”
BUSMAN: (Kahkaha atar.) “Tanrı korusun!”
HALLEMEIER: “Pöf, Robotlar!”
DR. GALL: (gülüyor): “Çok teşekkürler!”
HELENA: “Fakat… Bu imkânsız!”
FABRY: “Şerefim üzerine yemin ederim küçük hanım, bizler robot değiliz.”
HELENA: (Domin’e döner.) “O zaman neden bana bütün