William W. Kolderup, yarı şaka yarı öfkeyle:
“Şu münasebetsize bakın!” diye bağırmıştı. “Evleneceğine yakın seyahate çıkacağını söylüyor, arkasından da Phina beni beklerse diyor!”
Phina:
“Will amca!” diye araya girmişti. “Godfrey’e istediği müsaadeyi vermeliyiz! Her şeyi uzun uzun düşündüm! Çok genç olduğumu biliyorum. Fakat şu anda Godfrey’in benden de genç olduğunu kabul etmek zorundayız… Seyahat onu ihtiyarlatacaktır… Sakin bir hayatı özleyinceye kadar seyahat etmesine müsaade etmeliyiz… Ben, onu beklemeyi kabul ediyorum…”
WiIIiam W. Kolderup:
“Demek onu beklemeyi kabul ediyorsun, öyle mi?” diye bağırmıştı.
“Onu sevmesem, bekleyemezdim ki!”
William W. Kolderup, yeğenine dönerek:
“Bu seyahate ne zaman başlamayı düşünüyorsun?” diye sormuştu.
Godfrey de çekingen bir sesle:
“Siz ne zaman müsaade ederseniz.” diye cevap vermişti.
William W. Kolderup, kısa bir an düşündükten sonra:
“Pekâlâ…” demişti. “Mümkün olduğu kadar kısa bir zamanda seyahate çıkacaksın! Tarihi sonra tespit ederiz!”
4. BÖLÜM
DANS PROFESÖRÜ TARTELETT
Eğer Artelett Fransız olsaydı, vatandaşları ona dış görünüşüyle hâl ve tavırlarına bakarak derhâl Tartelett adını takarlardı. Profesör T. Artelett Fransız olmamakla beraber, bu isim çok uygun görüldüğü için ona Tartelett demeyi tercih edeceğiz.
Chateaubriand, “İtinéraire de Paris à Jérusalem” isimli eserinde, ufak tefek, pudralı ve perukalı, elma yeşili elbiseli, ceketinin yaka ve kolu dantelalı, elinden minyatür bir keman eksik olmayan bir adamdan bahseder. Dans ve salon terbiyesi profesörü olan Tartelett, Chateaubriand’ın eserindeki bu tarife tamamıyla uygundu.
Tartelett kırk beş yaşında, bekâr bir adamdı. On sene önce kendi yaşına uygun bir kızla evlenmeye teşebbüs etmişti. Fakat anlaşılamayan bir sebeple bu iş hâlâ gerçekleşememişti.
İşte size, bu evlenme teşebbüsü münasebetiyle sorulan suallere Tartelett’in vermiş olduğu cevaplar aynen tekrarlanarak çizilmiş hakiki bir portresi:
“17 Temmuz 1835’te, sabaha karşı saat üçü çeyrek geçe doğmuş olup boyu bir metre, altmış dört santimetre, yedi milimetredir.”
“Kalçalarından itibaren boyu yetmiş iki santim, bir milimetredir.”
“Ağırlığı geçen seneden beri üç kilo artmış olup şimdi yetmiş beş kilogram, beş yüz on gramdır.”
“Başı, iki yandan bastırılmış gibi, yassı olup ince ve uzundur.”
“Saçları, alnında ve tepesinde dökülmüş olup kırçıl kumraldır. Alnı geniş, yüzü beyzi, rengi açık morla kırmızı arasındadır.”
“Gözleri (görüş mükemmeldir), sincabi kahverengi olup kirpikler ve kaşlar açık kahverengidir. Göz kapakları hafifçe içeri doğru çöküktür.”
“Normal büyüklükte olan burnunun sol kanadı küçük bir yırtıkla yarılmıştır.”
“Şakak ve yanakları yassı olup sakala rastlanmamaktadır.”
“Kulakları, kocaman ve yassı bir kepçeye benzemektedir.”
“Orta büyüklükte olan ağzında çürük dişi yoktur.”
“Dudakları, bıçak gibi keskin ve kısıktır.”
“Dudaklarının üst yarısını tamamıyla dolduran bıyıklar, incelip sivrilerek yanaklarına kadar uzanmaktadır.”
“Yuvarlak ve muntazam olan çenesinin ucunu, kısa ve sivri bir sakal süslemektedir.”
“Bir kadın boynuna benzeyen boynunda, ensesine doğru ufak bir et beni bulunmaktadır.”
“Yaşayışı sakin ve muntazamdır. Bünye bakımından ‘çıtkırıldım’ yapılı olmasına rağmen, çocukluk çağından beri ihtimamlı hareket edişi sebebiyle sıhhatinde mühim bir aksaklık göze çarpmamıştır.”
“Hareketleri süratli, yürüyüşü canlıdır. Doğru ve açık sözlüdür. Karşısındakini rahatsız edecek kadar nazik ve kibardır. Kırk beş yaşına kadar evlenmeye karar veremeyişinin hakiki sebebi de budur.”
Tartelett, William W. Kolderup’un hizmetine girdikten sonra, yavaş yavaş diğer talebelerini kaybetmişti. En sonunda, koskoca köşkün devamlı bir ferdi hâline gelmişti.
Tuhaf ve gülünç hareketlerine rağmen mert ve iyi kalpli bir adamdı. Köşkte herkes onu seviyordu. O da bu sevgiye bütün kalbiyle karşılık veriyordu. Godfrey’le Phina’ya kendi çocukları gibi bağlanmıştı. Her ikisine de sanatının bütün inceliklerini öğretebilmek için elinden geleni yapıyordu.
İnanılmayacak bir şey ama profesör Tartelett,
William W. Kolderup tarafından Godfrey’e seyahat arkadaşı olarak tayin edilmişti.
İki gençle yaptığı konuşmanın ertesi günü, sabahın erken saatinde William W. Kolderup, Tartelett’i çalışma odasına çağırtmıştı.
William W. Kolderup’un en ufak bir ricası, Tartelett için bir emir demekti. Uşak, William W. Kolderup’un kendisini beklediğini bildirince Tartelett, her hadiseye karşı hazırlıklı olabilmek için minik kemanını da yanına alarak odasından ayrıldı. Geniş basamaklı merdivenden dans adımlarıyla çıktı. Ahenkli darbelerle kapıyı çaldı. İçeriden “Gir!” sesini duyunca, doksan derecelik bir eğilişle odaya girdi. Dans adımlarıyla odanın ortasına kadar ilerledi ve William W. Kolderup’un emirlerini bekledi.
William W. Kolderup:
“Mr. Tartelett…” dedi. “Hoşunuza gidecek mühim bir haberim var…”
“Emirlerinizi bekliyorum, efendim!”
“Yeğenimin düğünü bir veya bir buçuk sene sonra yapılacak. Godfrey, bu zaman içinde yeryüzündeki çeşitli memleketleri görmek istedi. Bu arzusunu reddedemedim.”
Dans profesörü, saygılı bir sesle:
“Talebem Godfrey, gideceği memleketlere şeref verecektir.” dedi.
William W. Kolderup, ciddi bir sesle:
“O memleketler sizin varlığınızla da şeref duyacaktır.” diye sözlerine devam etti. “Talebenizden ayrılınca üzüleceğinizi düşünerek, bu seyahate sizin de iştirak etmenize karar verdim.”
Tartelett, şaşkın bir tavırla kekeleyerek:
“Talebemden ayrılmak hakikaten beni üzecektir.” dedi. “Fakat muhakkak burada kalmam icap ediyorsa…”
Kaşları çatılan William W. Kolderup:
“Muhakkak burada kalmanıza lüzum yok.” diye cevap verdi.
Tartelett, boncuk boncuk terlemeye başlamıştı. Dili dolaşarak:
“Hakikaten… Seyahat… Uzak memleketler!” diye kekeledi.
William W. Kolderup:
“Birbirleriyle mükemmel surette anlaşan bir talebeyle hocasını ayırmaya gönlüm razı olmadı.” diye devam etti.
Yeğenimin seyahat sırasında görgü ve bilgisinin çoğalmasına yardım edeceğinizi düşündüm.
Tartelett,