Bedir Yenilgisi Mekkelileri Öfkelendirdi
Bedir’de uğradıkları kayıpları hazmedemeyen Mekkeliler, yeni bir savaş için hemen hazırlığa giriştiler. İntikam duygularını kamçılayan önemli bir neden de Müslümanların Suriye-Mısır ticaret yolunu kesmeleri ve kervanlarına baskın düzenlemeleri idi. Bu sebeple, Bedir’de topladıkları askerin üç katını donatarak 625 yılında yeniden Medine’nin üzerine yürüdüler.
Hz. Muhammed, bin kişilik bir ordu ile onları Uhud mevkisinde beklemeye başladı. Fakat Mekke ordusu gelmeden Abdullah b. Ubey’e bağlı üç yüz kişilik münafık grup ordudan ayrıldı. Abdullah b. Ubey, Medine’nin başkanı olma hayalini kuran bir kişi idi. Hz. Muhammed’in Medine’ye gelişiyle bu hayali suya düşmüş, o da yaptığı bozgunculukla hayatı boyunca peygambere zarar vermeye çalışmıştı.
23 Mart 625’te Müslümanlar ve müşrikler bir kez daha karşı karşıya geldiler. Müslümanlar başlangıçta Kureyşlileri çekilmeye mecbur ettiyse de Resulullah’ın stratejik önem taşıyan bir tepeye yerleştirdiği okçuların talimata uymayarak burayı terk etmeleri üzerine Halit b. Velid komutasındaki müşrikler arkadan saldırıp savaşın seyrini değiştirdiler. Başta Hz. Peygamber’in amcası Hamza olmak üzere yetmiş Müslüman Uhud’da şehit oldu. Müslümanları büyük korkuya sevk eden bu savaşta Hz. Muhammed de yaralandı. Dişi kırılan ve vücuduna yara alan Hz. Muhammed’in öldüğü haberleri Müslümanların savaşma azmine darbe indirdi. Müslümanlar, aldıkları büyük darbe ile Uhud Dağı’nın eteklerine çekilirken, müşrikler de Ebu Süfyan’ın etrafında toplandılar, böylece iki ordu birbirinden ayrılarak savaşı sona erdirdi.
Savaşta beklemedikleri bir yenilgi alan Müslümanlar, müşriklerin Medine’ye de saldıracakları haberini alınca yeniden toparlanarak beş yüz kişilik bir kuvvetle Medine’ye birkaç kilometre mesafedeki Hamraülesed mevkisine giderek beklemeye başladılar. Müslümanların kendilerini beklediğini öğrenen müşrikler, Medine’ye gitmekten vazgeçip Mekke’ye geri döndüler.
Tebliğciler Şehit Edildi
Müslümanlar, Uhud Savaşı’ndan moralsiz bir şekilde ayrılsalar da Arabistan Yarımadası’nda güçlerini arttıran olaylar devam etti. Birkaç ay sonra Adal ve Kâre kabilelerinden bir heyet Medine’ye gelerek Resulullah’tan kendilerine İslamiyeti öğretecek sahabiler göndermesini istedi. Aslında bu bir tuzaktı. Nitekim Temmuz 625’te Hz. Muhammed’in gönderdiği on kişilik tebliğ heyeti Recî Suyu yanında konaklarken Lihyânoğulları’ndan yüz kişilik bir grup Müslümanlara baskın düzenledi. Baskında tebliğcilerden sekizi şehit edildi. İkisi de köle olarak Kureyş’e satıldı. Mekkeli müşrikler bir müddet sonra bu iki sahabiyi de şehit ettiler.
Aynı tarihte Amir b. Sa’saa Kabilesi’nin reisi Ebu Bera Amir b. Malik de kabilesine İslam inancını anlatması için tebliğciler istedi. Hz. Muhammed, bu sefer tebliğcilerin can güvenliği teminatını aldıktan sonra Suffe ehlinden bir grubu Münzir b. Amr el-Hazrecî başkanlığında yolladı. Heyet, Medine-Mekke yolu üzerinde Amir b. Malik’in öldüğünü haber aldı ve orada bir süre bekledi. O esnada çevredeki kabilelerden oluşan bir grup, üç kişi hariç bütün heyet mensuplarını öldürdü.
Müslümanların yetişmiş insanlarına karşı girişilen bu katliamlar Hz. Muhammed’de büyük bir keder yarattı. Hatta daha önce kendisini Taif’te taşlayanlara etmediği bedduayı bu olaya sebep olanlara ettiği söylenir.
Medine Yahudilerinden Nadiroğulları da aynı dönemde kışkırtıcı hareketlerde bulunuyorlardı. Uhud Savaşı öncesinde başladıkları tahriklerini savaş sonrasında daha da arttırmışlardı. Hz. Muhammed, Medine’ye geldiğinde, yaptıkları anlaşmaya uymalarını istese de olumlu bir sonuç alamadı. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Ali ile beraber onların yerleşim merkezine gitti. Nadiroğulları kendilerini iyi karşılamakla birlikte oturdukları yerin üstünden taş yuvarlamak suretiyle onları öldürmeye teşebbüs ettiler. Durumu fark eden Hz. Peygamber şehre döndü ve onlardan on gün içinde şehri terk etmelerini istedi. Nadiroğulları göç hazırlıklarına başlamışken Abdullah b. Ubey onlara yardımcı olacağını söyleyerek gitmelerini önledi. Resulullah da onları ablukaya alıp Ağustos 625’te anlaşmaya davet etti. Bir süre direnen Yahudiler on beş gün süren ablukanın ardından Medine’den ayrıldılar.
Yanlış Anlamadan Doğan Şüphe Üzerine Ayet Gönderildi
Nadiroğulları’ndan başka Müslümanlara karşı düşmanca tavır takınan kabilelerden biri de Mustalikoğulları idi. Kabilenin reisi Haris b. Ebu Dırar, Medine’ye saldırmak amacıyla asker toplamaya başlamıştı. Kendisine karşı yürütülen hazırlığı haber alan Hz. Muhammed, Şubat 627’de yedi yüz kişilik bir kuvvetle Mustalikoğulları üzerine yürüdü. Güç oyunu bozar misali, Hz. Muhammed’in üzerlerine sefer düzenlemesi, Mustalikoğulları’nın yanında savaşa hazırlanan kabileleri dağıttı. Yalnız kalan Müstalikoğulları, girdikleri savaşta yenildiler. Çarpışmanın sonunda Müslümanlar birçok esir ve ganimet ele geçirdiler. Hz. Muhammed, esirleri ve ganimetleri sefere katılanlar arasında paylaştırdı. Bu sırada Haris b. Ebu Dırar’ın kızı Cüveyriye Müslümanlığı kabul ettiğini söyledi. Bunun üzerine Hz. Muhammed, kendisini azat edip onunla evlendi. Bunu gören Müslümanlar ellerindeki esirleri serbest bırakınca Mustalikoğulları İslam dinini kabul ettiler.
İslam tarihine Cemel Vakası olarak geçen olay da bu seferin dönüşünde yaşandı. Hz. Ayşe de bu sefere Hz. Muhammed ile birlikte katılmıştı. Sefer dönüşü konakladıkları bir yerde sabaha karşı hareket emri verildiğinde Ayşe ihtiyaç için ordugâhtan uzaklaştı, dönüşte gerdanlığını düşürdüğünü fark ederek aramaya koyuldu ve konakladıkları yere geldiğinde kafilenin hareket ettiğini görüp beklemeye başladı. Ordunun artçılarından Safvan b. Muattal, Ayşe’yi devesine bindirip kafileye yetiştirdi. Başlangıçta kimsenin dikkatini çekmeyen bu olay, münafıkların başı Abdullah b. Ubey ve adamlarının dedikodusu yüzünden önemli bir soruna dönüştü. Hz. Muhammed, yapılan dedikodulardan etkilenerek Hz. Ayşe’ye kırıldı ve onu, babası Hz. Ebu bekir’in evine gönderdi. Hz. Muhammed, Ayşe ile birlikte geçirdiği sıkıntılı günlerden, indirilen ayet ile kurtuldu.
Müşrikler Son Saldırılarından da Sonuç Alamadı
Mekkelilerin Medine’ye karşı son saldırısı Hendek Savaşı olmuştur. Bu sefere, Kureyşliler dışında çeşitli Arap kabileleriyle Medine’den çıkarılan Beni Nadir ve o sırada Medine’de kalan Beni Kurayza Yahudilerinden oluşan kalabalık bir grup katıldı. Hayber Kalesi’nde yaşayan Nadiroğulları’nın tahriki ile Mekkelilerin topladığı asker sayısı on bin kişiye ulaştı. Ebu Süfyan’ın komutasında harekete geçen Mekkelilere karşı Hz. Muhammed daha önce Arabistan yarımadası’nda hiç kullanılmamış bir savunma yöntemine başvurdu. Azatlı kölelerden Selman-ı Farisi, memleketi İran’da gördüğü savunma yöntemini Hz. Muhammed’e anlattı. Bu yöntemi uygulayan Hz. Muhammed, Medine’nin kuzey kesiminde büyük hendekler kazdırdı. Üç bin kişinin katıldığı bu çalışma kısa sürede tamamlandı. O tarihe kadar Arabistan Yarımadası’nda toplanmış en büyük ordu ile hendeklerin önüne gelen müşrikler, ilk defa karşılaştıkları bu savunma yöntemi karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar. Yirmi gün boyunca sürdürdükleri kuşatmaya daha fazla dayanamayarak çıkan şiddetli bir fırtınanın ardından Nisan 627’de Mekke’ye döndüler.
Bu savaş sonrasında Medine içinde yeni bir hesaplaşma yaşandı. Medine’de kalan son Yahudi kabilesi Kurayzaoğulları, Hendek Savaşı’nda şehrin savunmasına yardımcı olmadıkları için anlaşma hükümlerini ihlal etmeleri nedeniyle kendi topraklarına gittiler. Hz. Muhammed, önce onları Müslüman