62. Yaşımız ilerledikçe, insanın bu kadar cahilliği içinde barındırıp da patlamaması karşısındaki şaşkınlığımız artıyor.
63. Başka birinin bilgisini, kendi cahilliğime tercih ederim; çünkü cahilliğimi çok daha iyi tanıyorum.
64. Hepimizi cahil yarattığı için Tanrı’ya şükrediyorum. Bu bakımdan O’nun planlarını değiştirirken riski göze almamız gerektiği için memnunum. Yine sanattan ve ameliyattan hiç anlamadığıma çok seviniyorum. Zira sanattan anlayanlar resimlerde lekelerden başka şey görmezler. Cerrahlar ve anatomistler de hayatları boyunca tek bir güzel kadın görmeden yaşarlar. Latince adları olan kemik yığınları ve sinir, kas ve dokulardan oluşan bir ağla ömürlerini geçirirler. Beni güzelliğiyle büyüleyen bir resim, eğitimli bir sanatçının gözünde boyama kanunlarına karşı işlenmiş canavarca bir suç olabilir. Beni kendine hayran eden güzel bir yüzdeki allık, titiz cerraha göre güçten düşen bir akciğere işaret ediyor olabilir. Bu tür bilgiye lanet olsun. İstemem böylesini.
65. İçimizden geldiği gibi küfredelim, nasılsa cennette küfretmek yasak olacak.
66. Ölümden sonra hayat olduğuna dair en küçük bir kanıt görmedim, ama yine de doğru olsun diye bekliyorum.
67. Ölmek üzere olan adam, nereye gideceğine bir türlü karar verememiş. Çünkü ikisinin de kendine göre güzellikleri varmış: “Havası güzel olduğu için cennet, arkadaşlık bol olduğu için cehennem!”
68. Seyahat etmek hiç ilgimi çekmiyor. Görmek istediğim bütün yabancı memleketlere gittim, cennet ile cehennem hariç tabi. Onların da sadece birini az biraz merak ediyorum.
69. Daha iyi bir dünyaya gittiklerini bildiğim huysuz kişileri düşününce, farklı bir hayat sürmek için cesaret buluyorum.
70. Cennet topluluğunun büyük ölçüde istenmeyen kişilerden oluştuğuna hiç şüphe yok.
71. Cennetin mucidi, dünyadaki tüm milletleri bir çırpıda buraya doldurur. Bunlar arasında mutlak eşitlik vardır; hiçbir millet, diğerinden üstün değildir. “Kardeş”lik geçerlidir; bütün halklar birbiriyle karışır, birlikte dua edip şarkılarını birlikte söylerler. Beyazlar, zenciler, Yahudiler, hepsi bir aradadır ve ayrım yoktur. Dünyada ise bütün milletler birbirinden ve her biri de Yahudilerden nefret eder. Ancak her dindar kişi cenneti kalben sever ve oraya gitmek ister. Gerçekten böyledir. Huşuyla kendinden geçtiği anlarda ise, cennete bir gidebilsem herkesle kucaklaşıp sarılacağım, sarılacağım, sarılacağım, der!
72. Cesur olduğunuza inanmak, cesur olmaktır. Önemi olan tek şey budur.
73. Cesaret; korkuya direnmek ve korkuya hâkim olmaktır, korkmamak değildir. Bir kişi kısmen korkaksa, cesur olduğunu söylemek iltifat değildir. Durum, yalnızca kelimenin yanlış kullanılmasından ibarettir.
74. Yeterli sayıda ahlaken cesur insan yok. Bizimkisi, mecburiyetten cesaret.
75. Hazırcevap olmam gerekiyordu, ben de öyle yaptım. Bilmiyorum dedim.
76. İnsan gölgede 50 dereceye alışınca, soğuk hava hakkındaki fikirleri değerini yitirir.
77. Nuh Peygamber bile ilk altı ay hiç maaş almadı. Tabii bunun bir nedeni hava koşulları, diğer nedeni ise dümen tutmayı yeni öğreniyor olmasıydı.
78. Çocukların kelimeleri yanlış telaffuz etmesi ne sevimlidir! Hiçbir müzik bu denli hoş olamaz. Zamanla kaybolup doğru telaffuza dönüştüğünde insan nasıl da üzülür. Zira matemli kulağına bu sevimli ses bir daha uğramayacaktır.
79. Fazla samimiyet saygısızlık doğurur; bir de çocuk.
80. Çocuklar, birbirlerinin kusurlarına karşı acımasızdır.
81. Bir aileye bir çocuk yeterli. Aklınız başınızda olduğu müddetçe, asla ikiz çocuk istemezsiniz. İkizler daima kargaşa çıkarır. Üçüzler ise bir ayaklanmadan farksızdır.
82. Bir çocuk, paha biçilemez bir lütuf ve can sıkıntısıdır.
83. Hiçbir adam iki efendiye hizmet edemez.
84. Biz insanlar bukalemun gibiyiz. Düşünce ve yargılarımız öyle kolayca değişiyor ki değişime hemen ayak uydurup bundan mutluluk duyuyoruz. Yeni ve tertemiz dişler edindikten sonra eski azıdişlerimiz aklımıza dahi gelmiyor.
85. Değişim, tabiatın mucizelerini gerçekleştirmek için kullandığı hizmetçidir.
86. Binlerce dâhi, keşfedilmeden yaşayıp ölür; bazen kendileri bazen başkaları tarafından.
87. Açlık dehanın hizmetçisidir.
88. Hepimizin deli olduğunu hatırlayınca, tüm gizemler kaybolur ve hayat anlaşılır hale gelir.
89. Hiç kimse tamamen sağlıklı bir akla sahip değildir. Öyle ya da böyle herkes delidir.
90. Nasılsa hepimiz deliyiz. Bunu görmek için dağcılara bakın yeter.
91. Kimsenin aklı yerinde değil ve bunu hepimiz biliyoruz. Hepimizin deliliği farklı türden ve farklı biçimlerde ifadesini buluyor. Neyse ki bunlar genelde zararsız ifadeler oluyor.
92. Elbette, hiç kimse hiçbir zaman tamamen aklı başında değildir.
93. Unvan ve mirasları tüm kalbimizle sever ve ağzımızla söveriz. Bu bizim demokratik ayrıcalığımızdır.
94. Ahlak konusunda düşünürken şu sonuca vardım: “Parlayan her şey altın değildir.”
95. (…) insanlığın arması, omzunda bir baltayla değirmen taşına doğru ilerleyen bir adam ve birbirine mendil açan insanlardan oluşmalıdır. Zira hepimiz biraz dilenciyiz. Kimisi, bozuk para dilenmeyecek kadar gururludur, ama sosyeteye tanıtılmak için dilenir. Bir başkası ise sosyeteyle ilgilenmez, ama posta müdürlüğü gibi bir görev ister. Başka bir dilenci, avukatın birini kandırıp sohbete başlar, sonra da bedava danışmanlık ister. Bunların hiçbirini istemeyen adam ise başkanlık için dilenir. Herkes kendi itibarına saygı duyar ve onu korur, fakat başkalarının itibarsız olduğunu düşünür. Hiç şüphe yok ki dilencilik bir zevk ve mizaç meselesidir.
96. İnsan, din kullanılarak alevlendirilmediği zaman yeterince naziktir.
97. Din, ortalama insanın inandığını sandığı ve emin olmayı dilediği şeylerden oluşur.
98. Her zaman doğru olanı yapın. Bazı kişiler mutlu olacak, diğerleri ise şaşıracaktır.
99. Kendi iyiliğiniz için doğru olanı yapın ve komşunuzun da sonuçtan faydalanacağını bilerek mutlu olun.
100. Doğru şeyi yapmak zahmetli, yanlış olanı yapmak kolaysa ve üstelik ikisi için de verilen ücret aynıysa, doğru şeyi yapmak gerektiğini bilmek ne işe yarar?
101. Neden doğumlarda sevinip cenazelerde kederleniriz? Çünkü işin içinde olan biz değiliz.
102. Samimi her duygu istençdışıdır.
103. Esasen duygular, işkembeden atması en zor şeylerdir. Yedi olay uydurmak daha kolay bir iştir.
104. Dürüstçe ve korkusuzca yazarız, ama baskıya