Doğu’da bir fikir helezonsal bir kompozisyon içinde anlatılır. Konuşmanın başında bir fikir verilir. Sonra bu fikrin doğrudan çıkan sonucu değil de çağrışımları serbest bir şekilde işlenir. Sanki Batılı bir meselenin tam ortasından geçmeye çalışırken, Doğulular onu olası her açıdan gördürtecek veya hissettirecek bir dolaşma eylemini tercih ederler.
Batı kültüründe sorunları çözmeye dair doğrudan iletişim ve yüzleşme önerilmiştir. Problemleri hissetmek, sonrasında çözmek, önem arz etmiştir. “Gözlerine bakarak sorunlarla yüzleş”, “yüzleşilen problem çözülür”, “kelimeleri birbirine karıştırma”, “düşüncelerini yüksek sesle ifade etmekten korkma”, “durum neyse olduğu gibi anlat” gibi ifadeler hep bu telkinde bulunur.
Doğulular yine bilir ki konuşmaya neden olan gerçek, bir gün solup dünyadan yok olurken, söz sonsuza kadar yankılanmaya devam edecektir. Bu yüzden güzel bir söz, doğru bir söze tercih edilir.
İlişkiler
“Ayni dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler.”
– Mevlana
Batı’da herkes öncelikle bireydir.
Doğu’daysa herkes grup üyesidir.
Batı’da bir kişi başka bir kişiyle evlenir.
Doğu’da bir aile ötekiyle birleşir.
Batı’da bir iş için sınava girerken CV’nize bakılır. Mevkiler boşaldığında sıradaki kişi işe alınır.
Doğu’da ise soyadınız önem kazanır. Bir mevki boşaldığında en yakın akrabadan başlanır.
Batı’nın oyunu satrançtır, iki kişiyle tam bir sessizlik içinde oynanır.
Doğu’nun oyunu tavladır, iki grup arasında büyük bir gürültüyle oynanır.
Batı’da geometri ve matematik düşkünleri mühendis, sağlıkla ilgilenenler doktor olur.
Doğu’da Rizeliler bakkal, Kastamonulular kapıcı, Sinoplular hurdacı, Adanalılar kebapçı olur.
Batı’da bir insandan yeterince nefret edilirse, sinsi bir plan kurularak cinayet işlenir ve o kişi –mümkünse cesediyle birlikte– yeryüzünden silinir.
Doğu’da böyle durumlarda mümkün olduğunca adam toplanarak önce o kişi, ardından sülalesi kurutulur. Doğu’nun tarzı cinayet değil linçtir ve kişi ibreti âlem olsun diye güpegündüz sokak ortasında öldürülür ve cesedi teşhir edilir.
Batı toplumunda tüm ilişkiler sözleşmelere bağlıdır: Evlilik sözleşmesi, iş sözleşmesi, sendika sözleşmesi, hasta-hastane sözleşmesi, kredi/banka sözleşmesi, elektrik sözleşmesi, su sözleşmesi, telefon sözleşmesi vs. Her biri bireyseldir, bireyi bağlar.
Doğulu toplum bütünüyle ya da büyük ölçüde hane, geniş aile, aşiret, köy/kasaba, çalışma topluluğu vb. içindeki bağlantılar ilişkisinin egemen olduğu bir toplumdur.
Batı'da insanların kökü birdir. Dalları geniştir. Kökten bağlı olanlar, sosyal düzen tarafından birbirlerine benzer hallere sokulmuş insanlardır. Ancak bunlar büyüyüp gelişir ve ayakları sosyal güvenlik numaralarına saplanmışken elleriyle gidebildikleri kadar uzağa erişir.
Oysa Doğu, kapalıdır. Kök ve dallar birlikte yaşar. Bunun nedeni, dalları koruyacak tarafsız bir sosyal düzeneğin olmamasıdır. Dal, ancak köküne yakınsa yaşar.
Batı’da evden kaçmak, gelişmenin tek yoludur. Belli bir yaşa gelip de annesinin yanında ayrılmamış olan batılılar kendileri ve toplumları için bir utançtır.
Doğulu kolay kolay ailesinden kopmaz. Çünkü bu deliliktir. Evden kaçanı kimse koruyamaz. İnsan insana muhtaçtır.
Batı’da yaşlılar daha hiç kimse onlara bir şey söylemeden mallarını satar, kişisel eşyalarını toplar ve bir bakım evine yerleşir.
Doğu’daysa sadece nankör torunlar ve çocuklar anne ve babalarını huzurevine gönderirler. Bu nankör çocuklar bile ailelerini sık sık ziyaret ederler.
Batı’da anahtar kelimeler “ben”, “benim hayatım”dır.
Doğu’daysa anahtar kelimeler “biz” ve “bizim hayatımız”dır.
Liderin Konumu
“Doğu’da makamlar insanlara kıymet kazandırır. Batı’da ise, insanlar makamlara kıymetler katarlar.”
– Kazım Taşkent
Doğu’da bir milletvekilinin kapıcısı koltuğunun altında iki karpuz varmış gibi kasıla kasıla yürür.
Batı’da dışişleri bakanları temizlikçi kadınlardan az biraz hallicedirler.
Doğu’da herkes liderin ağzının içine bakar, ondan konuşmasını ve ötekilere haddini bildirmesini isterler.
Batı’da lider onları seçenlerin ağzının içine bakar ve sürekli olarak kendine haddinin bildirilmesinden korkarak dinlemededir.
Doğu’da liderden haşmetli olması beklenir. Lider hayallerde iki metrelik çınar gibi bir adamdır, kapıdan içeri zor sığar ve konuştuğu zaman gökyüzü gürler.
Batı’da liderin içeriden, halktan biri olması beklenir.
Doğu’da lider dinlenir.
Batı’da halk dinlenir.
Batı’da patron, yönetici, müşteri, garson herkes yatay bir ilişki içinde eşittir.
Doğu’da erkek kadından, büyük küçükten, zengin fakirden, güçlü güçsüzden üstündür ve ötekinin doğal lideridir.
Batı’da en büyük korku bir diktatörün gelip halkın özgürlüğünü elinden almasıdır.
Doğu’da en büyük korku başsız kalmaktır.
Batı’da herkes kendisiyle övünür.
Doğu’da önemli olan liderdir.
Batı’da lider belli bir süre için bir kamu görevini üstlenir. Bu süre içerisinde yaptıkları onun başarısıdır.
Doğu’da liderliği ele almanın yolu o an başta olanı zorla devirmektir. Başarılı lider demek en uzun süre koltukta kalan lider demektir.
Batı’da herkes eşit söz hakkına sahiptir.
Doğu’da ise mevkii bakımından en yüksek olan en çok konuşur.
Partilerde
Batı’da geleneksel sosyal yaşam ağları pek az örüldüğünden kişiler, sosyalliklerini evlerinde verdikleri partiler ile karşılarlar. Ev sahibinin arkadaş çevresinin davet edildiği ortamlarda, parti verilen odanın içindeki eşyalar büyük ölçüde kaldırılıp alan açıldığı için, kişiler ikili üçlü gruplar halinde konuşurlar veya eğlenirler. Batılı için partiler hiç tanımadıkları bir insana teklifsizce yaklaşıp “şanslarını denemeleri”, yakın bir ilişki kurabilmeleri için mükemmel bir ortam oluşturur. Batı’da pek çok arkadaşlık partilerde kurulur. İçki ve meze açık büfe halinde sunulur, isteyen istediğini