Çin mitolojisi. John C. Ferguson. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: John C. Ferguson
Издательство: Maya Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-605-7605-91-7
Скачать книгу
döneminde getirilen bambudan müzik aletleri yapmayı ve başka pek çok harika şeyi öğrendi. Bu amaç için yapılan ilk tapınakta Yüce Hükümdar Shang Ti’ye kurbanlar keserek kurban kültürünün kurucusu haline geldi. Ayrıca sıradan insanların evlerinden ayrılacak biçimde bir saray inşa etme hakkı tanınan ilk hükümdardı. İnsan ömrünü uzatmayı amaçlayan ilaçlar yaptı. Çeşitli bitkilerin özellikleri ve doğanın zıt ilkelerinin işleyişi üzerine çalıştı. Yüz on bir yaşında dünyadan ayrılmadan önce, anka kuşu (fêng-huang) ve tek boynuzlu at (ch’i-lin) sembolleri, merhametli yönetiminin nişaneleri olarak ortaya çıkmışlardı. Sarı İmparator ile ilgili bu gelenekler, Tai Tsung’un Taoizmi bir din haline getirme düşüncesinden çok önce Çin’de sağlam bir şekilde kurulmuştu. Hiçbir şey, mucizevi ve harikulade ulusal hadiselerin başlangıç noktası olan Sarı İmparator’un, Taoizmin beslendiğini gerçek bir kaynak haline gelmesinden daha doğal olamaz. Bütün bunlar ahlaki öğretiye vurgu yapan Muhafazakâr Okul’un etkili olması için yapılmış olmasaydı, Taoizme Lao Tzu ile bağlantısından dolayı büyük bir önem verilmeyebilirdi. Nitekim bir din olarak Taoizmin herhangi bir türden ahlaki öğretiyle ilişkisi oldukça zayıftır. Taoizmin asıl önemi büyücülük ve doğaüstü uygulamalarla ilgiliydi. Dinin Çin’deki gelişimi, Tang hanedanı döneminden günümüze kadar Lao Tzu ile ilişki kurulmamış halinden çok da farklı olmazdı. Taoizmin gerçek kaynağı ahlaki bir münzeviliktense, yani Lao Tzu’dansa, mitolojik ve büyüsel Sarı İmparator ile münzevi Zhang Daoling’e atfedilir. Kuang Chêng-tzu ise Sarı İmparator ile ilişkilendirince ünlü bir karakter haline gelmiştir. Kung-tung Dağındaki taş bir evde bir keşiş gibi yaşamıştır. Chuang Tzu’ya göre Sarı İmparator bir defasında Kuang Chêng-tzu’ya felsefi meselelerle ilgili sorular sormak için bu dağa gitmiştir. Kuang Chêng-tzu genellikle yüzü yukarı kalkık, kolları uzun giysi kolunu sıvayacak şekilde katlanmış ve kemerinden uzun bir madalyon sarkmış vaziyette ayakta dururken tasvir edilir. Madalyonun üzerine Sekiz Diyagram işlenmiştir. Gökyüzündeki ikametgâhı Sükutun Başkentidir (Yü Hsü Kung). Kötü güçleri kontrol etme ve savaşta zafer getirme gücü olduğuna inanılır.

      Lao Tzu’nun Taoizmdeki mevkisi Yüan hanedanı döneminde değişmez halini almıştır. Lao Tzu, Tai Tsung tarafından “Gizemli Neslin İmparatoru” anlamına gelen Hsüan Yüan Huang Ti unvanıyla kutsanmıştır. Yüan hanedanı bu geleneksel ismin ilk iki karakterini benimseyip bunları kendi isimleriyle ilişkilendirmiştir. Tıpkı Tai Tsung’un bilinen bir soyadına sahip olmak için kendisini derin bir saygıyla Lao Tzu ile ilişkilendirilmesi gibi. Saltanat aileleri ile Lao Tzu arasındaki bu zorlama bağlantılar (Tang soyadı benzerliğiyle Yüan ise hanedan adı ile Lao Tzu’ya bahşedilen geleneksel ad arasındaki benzerlik yoluyla) Taoizmin bir din olarak insanlar arasında yayılmasında son derece etkili olmuştur. İlk Yüan İmparatoru Cengiz Han döneminde Chiu Chu-chi (Chiu Chang Chun) isimli meşhur bir münzevi, Karlı Dağ’da (Hsüeh Shan) inzivaya çekildiği köşesinde aranıp bulunmuştur. Böylece imparator ondan Taoizmin öğretilerini öğrenmiştir. Bu öğreticinin şerefine Pekin sakinleri birinci ayın on dokuzuncu günü Hsi Pien Mên’in dışındaki ünlü bir Taocu tapınak olan Po Yün Kuan’ı haccederler. Bu hac yolculuğunun ismi Yen Chiu olarak bilinir. Tapınak Yüan hanedanı döneminde Chang Chun sarayı olup İmparator Cengiz Han tarafından Chiu Chu-chi’ye hediye edilmişti. Geleneğe göre Cengiz Han kızını Chiu ile nişanlamak istemiş ancak Chiu böyle bir evliliğin muhtemel sonuçlarından korkarak ilk ayın on dokuzuncu günü hiçbir şekilde evlilik yapmamaya karar vererek münzevi olmuştu. Anlatıya göre yıllık hac ziyareti Chiu’nun bu kararının şerefine yapılıyor. Oysa bu popüler anlatının gerçekliğini sarsan bir durum sözkonusu. O gün aynı zamanda Chiu Chu-chi’nin doğduğu gün olarak biliniyor. Yüan İmparatoru Tien Li’nin MS 1329-1332 yılları arasındaki hükümdarlığı sırasında büyük devlet adamı ve âlim olan Chao Mêngfu, devasa bir taş tablet üzerine yazılar yazmıştır. Tablet, Chao Yang Mên’in dışında bulunan ve Tien Li’nin seleflerinden birisinin himayesi altında inşa edilen Tung Yo tapınağına bağışlanmıştır. Bizzat hükümdarın bağışladığı tablet tapınakta iyi şartlarda korunmuştur. Tabletin üzerindeki yazılar Taoizmin araştırmacılar tarafından ulaşılabilen hem en ilginç hem de en güvenilir açıklamalarından birisidir. Yazıtta Taoizm, yaygın ismi olan Tao Chiao yerine Hsüan Chio olarak anılır. Hsüan Chiao ifadesi hiçbir zaman popülerlik kazanmamıştır fakat Yüan hanedanı imparatorları Lao Tzu’yu yüceltmek için bir adım daha ileri gitmişlerdir. Lao Tzu’ya Tang İmparatoru Tai Tsung tarafından bahşedilen azizlik mertebesine kendi onaylarını ekleyip bu dini isimlendirirken saygın bir isim kullanmışlardır. Sung imparatorluk ailesinin bir torunu olan Chao Mêng-fu, Konfüçyüs’ün gökyüzü ve yeryüzünün dengi olduğunu onaylayarak onu en yüce idol haline getirmişti. Chao buna rağmen Taocu tapınak için yazılan yazıtta edebi kelime haznesini bir ata olan Sarı İmparator ve bir torun olan büyücü Zhang Daoling ile ilişkilendirdiği Lao Tzu’yu övmek için tüketmiştir. Dolayısıyla T’ang hanedanının Taoizmin kurucusu olduğu Yüan hanedanının ise onu sağlamlaştırdığı söylenebilir.

      Kuang Ch’êng-Tzu

      Taoizmin Çin’in mitolojik karakterleriyle olan bağlantısı, bütün inanılmaz eylemleri ve evren hakkındaki gizemli teorileriyle eksiksizdir. Harfler Okulu’nun (Ju Chia) yorumlarına ve kayıtlarına bel bağlamış olsaydık elimizde çok az malzeme olurdu; zira bir devletin kurulmasını ve geliştirilen medeniyetin yayılmasını sağlayan büyük isimlerle sınırlandırılmış olurduk. Budizm hakkındaki çalışmalar bizi Hindistan’ın eski mitolojisine doğru çok uzaklara yönlendirmektedir. Günümüzde Sarı İmparator’dan geldiği düşünülen Eski Çin’in mitolojik karakterlerini ve hayat hakkındaki görüşlerini bir arada Taoizmde buluyoruz.

      İkinci Bölüm

      Üç İmparator

      Çin mitleri hakkında bir değerlendirme yapacak olursak, Sarı İmparator yani Huang Ti bir hareket noktası olarak kabul edilebilir. Üç İmparatordan üçüncüsü olan San Huang bağımsız bir kişilik atfedilen ilk imparatordur. Fu Hsi, yani ilk imparator, Çin’e yerleşen ilk göçebe kavimlerin oluşturduğu Avcı Çağı’nın bir örneğidir. İkinci imparator Shên Nung, kalıcı yerleşimlerin kurulup tarımsal uğraşların başladığı Tarım Çağı’na örnek gösterilebilir. İnsanın bireyselliği yalnızca Sarı İmparator ve Çin medeniyetinin başlamasına sebep olan yüce eylemlerle ilişkilendirilmiştir. İsimleri unutulmuş birtakım şahsiyetlerin başarıları ve şanları Huang Ti’de toplanmış olabilir. Onda en azından Fu Hsi ve Shên Nung gibi tamamen masalsı çağlara ait soyadlarının dışında mitolojik bir karaktere rastlıyoruz.

      Han Li Chih (Han Hanedanının Kronolojisi), erken Çin kronolojisini on büyük çağa ayrılmış iki milyon yıldan bile daha eskiye götürür. Bu çağlardan birincisi hem ilk yaratılan varlık hem de ilk yaratıcı olan Pan Ku ile başlamıştır. Bu çağlar Dokuz Hükümdar’ın adlarıyla (Chiu Ti) anılır. Ardından en yaşlı, ikinci, üçüncü, dördüncü ve en genç olarak isimlendirilen “Beş Ejderha” (Wu Lung) çağı gelir. Beş Ejderha’ya gamdaki beş notanın isimleri ve gezegen isimleri de verilmiştir. Üçüncü çağ elli dokuz nesilden meydana gelir. Üç neslin dördüncüsünden, altı neslin beşincisinden ve dört neslin altıncısından oluşur fakat bu dört çağda yaşamış hiçbir hükümdara bir isim verilmemiştir. Yedinci çağda yirmi iki hükümdar vardır. Bunlar o kadar erdem sahibi insanlardır ki yöntemleri dönemin insanları tarafından memnuniyetle takip edilmiştir. Sekizinci çağda on üç kişi hüküm sürmüştür. Bunlardan ikincisi günümüzde Siçuan denilen bölgenin hükümdarıydı ve burada insanlara ipek yapmayı öğretmişti. Bu çağda “Yuva İnşacıları”ndan (Yu-chao) iki nesil, “Ateş