II. Mehmed 29 Mart 1432’de o dönemde Osmanlı Devleti’nin başkenti olan Edirne’de doğdu. Babası II. Murat’ın üçüncü oğluydu. Annesi Hüma Hatun adıyla bilinir. 1434’te büyük ağabeyi Ahmet’in Rum sancakbeyi olduğu Amasya’ya gönderildi. Burada ağabeyi Ahmet’in erken yaşta ölmesi üzerine Mehmed altı yaşında Rum Sancakbeyi oldu. Mehmed’in eğitimi için babası çeşitli hocalar görevlendirdi. II. Murat’ın 1451 yılında vefat etmesiyle, Mehmed Edirne’de tahta çıktı. Daha sonra babasının İsfendiyaroğulları beyinin kızından olan sekiz aylık oğlu Küçük Ahmed Çelebi’yi boğdurttu. Bu şekilde kardeş katli yasası da uygulamaya konmuş oldu. Mehmed Konstantinopolis’i kuşatma hazırlıklarına 1451 sonlarında başladı. Boğaz’ın Anadolu yakasında büyük dedesi Bayezid’in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı’nın karşısına o dönemde Boğazkesen adı verilen Rumeli Hisarı’nın inşa emrini verdi. İmparator 1452’nin Haziran ayında barış görüşmeleri için bir kere daha elçilerini gönderdi ancak Mehmed elçileri reddetti. Bu savaş ilanı anlamına geliyordu. Hisar 1452’nin Ağustos ayında tamamlandı. Böylece boğazın kontrolü Osmanlıların eline geçmiş oldu. 6 Nisan sabahı ilk saldırı başladı. Kuşatma, aralıklı çatışmalarla 53 gün sürdü. Donanmasını bir şekilde Haliç’e indirmesi gerektiğini anlayan Mehmed gemilerini karadan geçirmeye karar verdi. Bugünkü Dolmabahçe’den Kasımpaşa’ya uzanan güzergaha kalaslar döşendi ve 70 kadar gemi silindirler üstünde 22 Nisan sabahında Haliç’e indirildi. Osmanlı ordusu 29 Mayıs’ın ilk saatlerinde son taarruza başladı. Osmanlılar son taarruzu üç dalga halinde gerçekleştirdiler. Nihayet sabah saatlerinde Osmanlı askerleri Kerkoporta adlı kapıdan içeri girmeyi başardılar ve kapının üzerindeki burca Osmanlı sancağını diktiler. Mehmed fethin ilk günü öğleden sonra şehre girdi. Ayasofya’ya giderek namaz kıldı ve “Bundan sonra tahtım İstanbul’dur!” diye buyurdu.
II. Mehmed İstanbul’u, farklı dinlerden insanların bir arada yaşadığı, ticaret ve kültür merkezi olan bir başkent yapmayı amaçladı. Fethin hemen ardından Mehmed şehrin onarımına başladı. Amacı Doğu Roma’yı yıkmak değil onu Osmanlı yapısı içinde tutmaktı. Kuracağı imparatorluk bir İslam devleti olmakla birlikte Doğu Roma gibi kozmopolit bir yapıya sahip olacaktı. Fatih, Cenevizlilerin önemli üslerinden Amasra’yı, Candaroğulları’nın elindeki Sinop’u aldı ve Kırım Hanlığı’nı Osmanlı Devleti’nin egemenliği altına aldı. 1461’de Pontus Devleti’nin başkenti Trabzon’u ele geçirdi ve devletin varlığına son verdi. 1466’da Hersek’in büyük bölümünü ve Arnavutluk’taki bazı kaleleri fethetti. 1473’te Otlukbeli Savaşı’nda Akkoyunlu hükümdarını ağır yenilgiye uğrattı. Ertesi yıl Karamanoğulları Beyliğini tamamen ortadan kaldırdı. Fatih 1481’de, Anadolu’ya doğru yeni bir sefere çıktı. Ama daha yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs 1481’de Maltepe’deki ordugâhında öldü. Niksir hastalığından öldüğü sanılmakla birlikte, zehirlendiği de söylenir. Fatih Sultan Mehmet öldükten sonra Papa, iki gün boyunca tüm kiliselerin çanlarının çalınmasını emretmiştir.
Fatih, askeri başarılarla Osmanlı Devleti’ni büyük bir imparatorluğa dönüştürdü. Bilime, tarihe ve felsefeye özel ilgi gösterdi. Avni takma adıyla şiirler yazdı. Şiirleri Fatih Divanı (1944), Fatih’in Şiirleri (1946), Fatih ve Şiirleri (1959) gibi adlar altında basıldı. Bilim adamlarını ve edebiyatçıları destekledi. Fatih, İtalyan ressam Gentile Bellini’yi 1479’da İstanbul’a getirterek resimlerini yaptırdı. Yönetim, maliye ve hukuk alanında koyduğu kuralları içeren Fatih Kanunnamesi, sonraki dönemde de yürürlükte kaldı. Bu kanunname, tahta çıkan padişaha devletin geleceği için kardeşlerini öldürme hakkı veriyordu. Fatih’in saltanatı döneminde Osmanlı ülkesinde 500’den fazla mimari yapı yapıldı. Onun adına yapılan en önemli yapı, İstanbul’da bir cami ile medrese, kitaplık, imarethane (aşevi), darüşşifa (hastane), hamam, kervansaray gibi birimleri kapsayan Fatih Külliyesi’dir.
7
YAVUZ SULTAN SELİM
(I. SELİM)
9. Osmanlı padişahı ve 88. İslam halifesidir. Tahtı devraldığında Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüş ve ölmeden önce imparatorluk topraklarını 1.702.000 km2’si Avrupa’da, 1.905.000 km2’si Asya’da, 2.905.000 km2’si Afrika’da olmak üzere toplam 6.557.000 km2’ye çıkarmıştır. Padişahlığı döneminde Anadolu’da birlik sağlanmış ve halifelik Abbasilerden Osmanlı Hanedanı’na geçmiştir. Ayrıca devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu’nu ele geçiren Osmanlı, bu sayede doğu ticaret yollarını tamamen kontrolü altına almıştır.
1470 tarihinde babası Şehzade Bayezid’ın sancakbeyliği görevi nedeniyle Amasya’da dünyaya geldi. Osmanlı’nın, daha küçük yaşlarda devlet tecrübesi kazanması için şehzadeleri sancaklara gönderme geleneğinin bir gereği olarak Şehzade Selim de Trabzon’a vali olarak atandı. Valiliği sırasında devlet işleri yanında ilimle de uğraşmış ve alim Mevlana Abdülhalim Efendi’nin derslerini takip etmiştir. Daha o zamanlarda Şehzade Selim, devletin bel kemiği olan Türkmenlerin devletten duyduğu memnuniyetsizliği ve Safevi Devleti’ne yönelmelerini fark etmiştir. Türkmenleri devlete bağlamak için Şehzade Selim, İstanbul yönetiminden izin almaksızın Gürcüler üzerine sefer yapmış ve bu seferlerin en önemlisi olan Kütayis seferinde Kars, Erzurum, Artvin illeri ile birçok yeri fethederek Osmanlı topraklarına katmıştır. Selim, tahta babası II. Bayezid’e karşı darbe yaparak çıkmıştır. Yavuz Sultan Selim’e kızını vermiş olan Kırım Hanı Mengli Giray, ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir.
Sultan Selim tahta çıktığında Osmanlı İmparatorluğu sıkıntılı bir dönem yaşıyordu. Yavuz Sultan Selim’in amaçlarından biri doğudaki bütün İslam devletlerini tek bir devlet çatısı altında birleştirmekti. 1514’te Safevi ordusuyla Çaldıran Ovası’nda yaptıkları muharebe Osmanlıların lehine sonuçlandı. Şah İsmail’in yenilmesiyle Doğu Anadolu’da Osmanlı için bir tehlike kalmadı. Böylelikle Erzincan ve Bayburt Osmanlı hakimiyetine geçti. 1516’da Halep’e giren Yavuz Sultan Selim hiçbir direnmeyle karşılaşmadan şehri teslim almıştır. Hama, Humus ve Şam aynı şekilde teslim olurken, Lübnan emirleri de Osmanlı hakimiyetini kabul etmiştir. 1517’de Kahire alınmıştır. 4 Şubat 1517’de Yavuz törenle Kahire’ye girmiş ve Mısır Memlükleri’ne bağlı Abbasi Halifeliğine son vermiştir. Halifelik Osmanlı’ya geçmiştir. Mısır Seferi sonunda Suriye, Filistin ve Mısır, Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Ayrıca Hicaz ve yöresi de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Doğu ticaret yolları tamamen Osmanlıların eline geçmiştir. Mısır’ın alınmasıyla Baharat Yolu da Osmanlı kontrolüne geçmiştir. Devrin en önemli iki ticaret yolu İpek ve Baharat Yolu’nu ele geçirilmesiyle Avrupa ülkeleri, ekonomik yönden Osmanlılara bağımlı duruma gelmiştir. Ancak Ümit Burnu’nun keşfi nedeniyle bu avantaj uzun süre kullanılamamıştır. Yavuz, Mısır seferinden sonra hasta olduğu halde Edirne’ye doğru yola çıkmıştır. Çorlu’da kırk gün Başhekim Ahmed Çelebi tarafından tedavi edilmiş fakat yara yine de büyüyüp açılmıştır. Çorlu karargahının bulunduğu köyde vefat etmiştir. Sultan Selim’in vefatı, tek oğlu olan Manisa Valisi Şehzade