Kralların YürüyüŞü . Морган Райс. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Морган Райс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Серия: Felsefe Yüzüğü
Жанр произведения: Героическая фантастика
Год издания: 0
isbn: 9781632910769
Скачать книгу
bir biçak saplanmis eski kral MacGil gözleri açik bir sekilde önünde yatiyordu. Biçak tasa saplanmis gibi gögsünde duruyordu.

      Thor kafasini çevirdi ve kralin yaverini gördü. Elinde kralin ziyafette kullandigi altindan yapilmis ve yakut ve safirlerle bezenmis kadeh vardi. Gözleri Thor’un üzerindeyken uzanip kadehi tavasça kralin gögsüne döktü. Sarap Thor’un suratina siçradi.

      Thor tiz bir çiglik duydu ve tekrar krala baktiginda kartali Ephistopheles’in kralin omzuna tünemis oldugunu gördü; yanagindaki sarabi yaliyordu.

      Thor bir ses duyup arkasini döndügünde Argon’u gördü. Etrafini keskin bakislarla süzüyordu. Bir eliyle parlak taci tutuyordu, digeriyle de asasini.

      Argon yaklasti ve taci Thor’un basina yerlestirdi. Thor agirligini, metal bezemelerinin sakaklarindaki baskisini ve tacin basina rahatça yerlestigini hissedebiliyordu.

      “Artik Kral sesin,” dedi Argon.

      Thor gözlerini kirpistirdi ve gözlerini açtiginda Lejyon’un ve Gümüsler’in bütün üyelerini, yüzlerce adam ve çocugun odanin içinde oldugunu gördü. Herkes ona bakiyordu. Ayni anda diz çöktüler ve selam verdiler. Yüzleri yere bakiyordu.

      Topluca “Kralimiz,” diye bagirdilar.

      Thor siçrayarak uyandi. Nefes nefese gözlerini açti ve etrafina bakti. Içerisi karanlik ve nemliydi ve sirtini duvara vermis tas zeminde oturuyordu. Gözlerini kisti ve ilerideki demir parmakliklari, onlarin da arkasinda titresen mesale atesini gördü. Sonra hatirladi: Zindan. Ziyafetten sonra buraya atilmisti.

      Suratina yumruk atan muhafiz aklina geldi ve simdiye kadar çikmis oldugunu düsündü. Ne zamandir yalniz oldugunu bilmiyordu. Kabusun etkisinden kurtulmaya çalisiyordu. Hepsi gerçek gibiydi. Kralin ölmemis, bunlarin hiç yasanmamis olmasini diledi. Aklina kralin gögsüne saplanmis hançerin görüntüsü geldi. Thor gerçekten bir sey görmüs müydü? Yoksa hepsi hayal ürünü müydü?

      Thor birisinin ayaginin tabanina vurdugunu hissetti ve kafasini kaldirdiginda birisinin ona bakiyor oldugunu gördü.

      “Uyanma zamanin geldi. Saatlerdir seni bekliyorum.”

      Los isikta Thor bu kisinin kendi yaslarinda bir genç çocugun suratina sahip oldugunu gördü. Ince, kisa, göçük yanakli ve cildi çiçek bozuguydu. Yine de yesil gözlerinin ardinda nezaket ve zeka vardi.

      “Benim adim Merek,” dedi. “Hücre arkadasinim. Sen ne yaptin da buraya geldin?”

      Thor dogruldu ve kendine gelmeye çalisti. Sirtini duvara yasladi, eliyle saçini taradi ve parçalari birlestirerek her seyi hatirlamaya çalisti.

      “Krali öldürmeye çalistigini söylüyorlar.”

      “Bunu gerçekten denedi ve eger bu parmakliklarin ardina çikarsa onu paramparça edecegiz,” dedi bir ses.

      Teneke kupalar metal parmakliklara çarpmaya ve yük

      sek bir ses çikmaya basladi. Thor koridora baktiginda koridordaki bütün hücrelerden yüzleri taslasmis mahkumlarin baslarini parmakliklardan çikarip ona sinirli bir sekilde baktiklarini gördü. Çogu trassizdi ve disleri eksikti. Bazilari sanki senelerdir oradaymis gibi duruyordu. Bu berbat bir görüntüydü ve Thor kendisini kafasini çevirmeye zorladi. Gerçekten burada miydi? Bu insanlarla sonsuza kadar burada kisili mi kalacakti?

      “Onlari kafana takma,” dedi Merek. “Bu hücrede sadece sen ve ben variz. Içeri giremezler. Krali zehirlemeye çalismissin falan, benim hiç umurumda degil. Elimde olsa onu ben zehirlerim.”

      “Ben Krali zehirlemedim,” dedi Thor öfkeli bir sekilde. “Kimseyi zehirlemedim. Onu kurtarmaya çalisiyordum. Tek yaptigim kadehini elinden düsürtmekti.”

      “Peki kadehte zehir oldugunu nereden biliyordun?” diye bir ses geldi koridordan. “Herhalde sihirle?”

      Koridorun her tarafindan alayci kahkahalar yükseldi.

      “Psisik güçleri var,” diye bagirdi biri alay ederek.

      Digerleri de güldü.

      “Hayir, tahmini dogru çikti!” diye haykirdi bir tanesi. Herkes Thor’la egleniyordu.

      Thor suçlamalar karsisinda gücendi ve öfkelendi. Hepsine hadlerini bildirmek istiyordu. Ama bunun bir zaman kaybi olacagini biliyordu. Ayrica kendisini bu suçlulara karsi savunmak zorunda degildi. Merek onu digerleri kadar süpheci olmayan bir sekilde inceledi. Bir sey düsünüyormus gibi bir hali vardi.

      “Sana inaniyorum,” dedi sessizce.

      “Gerçekten mi?” diye sordu Thor.

      Merek omzunu silkti.

      “Sonuçta gerçekten Krali zehirleyeceksen bunu ona söyleyecek kadar aptal olamazsin.”

      Merek arkasini döndü ve uzaklasti. Hücrenin diger ucuna gidip sirtini duvara verdi ve surati Thor’a dönük bir sekilde oturdu.

      Simdi de Thor meraklanmisti.

      “Peki sen neden buradasin?” diye sordu.

      “Ben bir hirsizim,” diye cevap verdi Merek. Sanki bundan gurur duyuyormus gibiydi.

      Thor afalladi; daha önce hiç gerçek bir hirsiz görmemisti. Thor bir sey çalmayi hiç aklina bile getirmemisti ve bazilarinin bunu yapabilmesi onu çok sasirtiyordu.

      “Neden hirsizlik yapiyorsun?” diye sordu Thor.

      Merek omzunu silkti.

      “Ailemin yiyecek yemegi yok. Yemek yemeleri gerekiyor. Benim de ne bir egitimim var ne de herhangi bir becerim. Tek bildigim sey hirsizlik. Büyük çapli seyler yapmiyorum. Genelde sadece yemek çaliyorum. Yillardir yaptigim yanima kar kaliyordu. Sonra yakalandim. Aslinda bu üçüncü kez yakalanisim. Üçüncü kez en fenasidir.”

      “Neden?” diye sordu Thor.

      Merek sessizce basini iki yana salladi. Thor gözlerinin yaslarla doldugunu görebiliyordu.

      “Kralin kanunu kesindir. Istisnalar yapilmaz. Üçüncü seferde elini keserler.”

      Thor dehsete düsmüstü. Merek’in ellerine bakti; ikisi de yerindeydi.

      “Beni almaya daha gelmediler,” dedi Merek. “Ama gelecekler.”

      Thor kendini berbat hissetti. Merek sanki utanmis gibi kafasini çevirdi. Thor da aynisini yapti. Bunu düsünmek istemiyordu.

      Thor bas agrisina ragmen düsüncelerini düzenlemeye çalisiyordu. Basini ellerinin arasina aldi. Son bir kaç gün rüzgar gibi geçmisti; bu kadar kisa zamanda bu kadar çok seyin olduguna inanamiyordu. Bir açidan basari kazanmis ve hakli çikmis oldugunu hissediyordu; gelecegi, MacGil’in zehirlendigini görmüs ve onu kurtarmisti. Belki de kader her seye ragmen degistirilebiliyordu, yazgi bükülebiliyordu. Thor kendisiyle gurur duydu; krali kurtarmisti.

      Diger yandan ismi lekelenmisti ve bu konuda bir sey yapamayacagi bir halde zindandaydi. Lejyon’a katilma sansi dahil bütün umutlari ve hayalleri sarsilmisti. Artik hayatinin sonuna kadar burada kalmak zorunda olmamasi bir sans olurdu. Thor’u bir baba gibi bagrina basan MacGil’in onun kendisini öldürmeye çalistigini düsünmesi aci vericiydi. MacGil onun sahip oldugu tek gerçek babaydi. En iyi arkadasi Reese’in onun babasini öldürmeye çalistigini düsünmesi aci vericiydi. Daha da kötüsü, Gwendolyn de böyle düsünüyor olabilirdi. Son karsilasmalarini düsündü. Kiz onun genelevleri ziyaret ettigini söylediginde hayatindaki her güzel seyin elinden alindigini düsünmüstü. Bütün bunlarin neden onun basina geldigini merak ediyordu. Sonuçta sadece iyilik yapmak istemisti.

      Thor basina ne gelecegini bilmiyordu; umurunda da degildi. Simdi tek yapmak istedigi insanlarin onun krala zarar vermek istemedigini ögrenmesi ve böylece ismini temizlemekti; içten gelen bir gücü oldugunu ve gelecegi gördügünü bilmelerini istiyordu. Basina ne gelecegini bilmiyordu ama bir seyden emindi: Bir sekilde buradan çikmaliydi..

      Thor bunlari düsünürken tas koridorlarda ayak sesleri duydu. Agir botlar giymis birileri geliyordu; anahtarlarin singirtisini