Her Yol Mübah . Джек Марс. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Джек Марс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Серия: bir Luke Stone Gerilim Romanı
Жанр произведения: Современные детективы
Год издания: 0
isbn: 9781632916419
Скачать книгу
duruyordu. Yorulmuştu, hastaydı, ama bir ayağını diğerinin önüne atmaya devam ediyordu. Her bir adım onu cennetin kapılarına yaklaştırıyordu.

      9. Bölüm

      Saat 06:05

      Terörle Mücadele Müşterek Komuta Binası – Manhattan Şehir Merkezi

      “Luke, yapabileceğin en iyi şey adamlarını toplamak ve Washington’a gitmek” dedi takım elbiseli adam.

      Luke, kontrol merkezinin ana odasında, baş döndürücü bir kaosun içinde duruyordu. Gün doğmuştu bile ve o zayıf gün ışığı çalışma odasının iki kat yukarısındaki pencerelerden sızıyordu. Zaman çok hızlı geçiyordu, ve kontrol merkezi bu süreçte karmakarışık, berbat bir hale gelmişti.

      Odaya iki yüz kişi doluşmuştu. En az kırk çalışma istasyonu vardı, bazılarında iki bazılarında üç kişi beşer bilgisayarın karşısında oturuyorlardı. Karşılarındaki büyük ekranda yirmi farklı televizyon ve bilgisayar ekranı gösteriliyordu. Ekranlarda Manhattan’ın, Bronx’un, Brooklyn’in dijital haritaları, Holland ve Lincoln Tünellerinin giriş ve çıkışlarını gösteren canlı yayınlar ve ülkede olduğu bilinen Arap teröristlerin sabıka fotoğrafları gösteriliyordu.

      Ekranlardan üçünde, yardımcılarının cüce gibi görünmesine sebep olan iki metrelik boyuyla, kürsüdeki mikrofona, cesur New York sakinlerine evde kalmalarını ve evlatlarına sarılmalarını salık veren Vali DeAngelo vardı. Konuşmasını daha önceden hazırlanmış kağıtlardan okuyordu.

      “En kötü senaryoda,” dedi Vali, sesi odanın farklı yerlerine yerleştirilmiş hoparlörlerden geliyordu, “ilk patlama anında birçok insan hayatını kaybedecek, ve o an, etrafta bir paniğe yol açacaktır. Halkın radyasyona maruz kalması, daha geniş kitlelerde ve alanda korku yaratacak ve bu ülkeye yayılacaktır. İlk patlama esnasında yayılan radyasyona maruz kalanların çoğu hastalanacak ve bazıları ölecektir. Temizlik masrafları devasa olacak, ancak; psikolojik ve ekonomik masrafların yanında bu devenin yanında pire kalacaktır. New York’un ana tren istasyonlarından birinde gerçekleşecek bir kirli bomba saldırısı, doğuyla olan deniz ulaşımını, öngörülebilir gelecek boyunca büyük sekteye uğratacaktır.”

      “Ne hoş,” dedi Luke. “Onun bu konuşma yazılarını kim yazıyor merak ediyorum.”

      Odayı taradı. Her ajansı temsil eden birileri vardı. Alfabe çorbası gibiydi. NYPD, FBI, NSA, ATF,DEP, hatta CIA. Yok artık, DEA da buradaydı. Luke emin olamadı, radyoaktif malzemenin çalınmasının uyuşturucuyla ilgili bir suçla ne alakası olabilirdi.

      Ed Newsam, ÖMT’yi bulmak için kalabalığa karışmıştı.

      “Luke, beni duydun mu?”

      Luke arkasına, çözmesi gereken olaya döndü. Ed, Ulusal Güvenlik’ten Ron Begley ile birlikte duruyordu. Ron, 50’lerin ortasında kelleşen bir adamdı. İri, yuvarlak bir midesi ve tıknaz parmakları vardı. Luke onun hikayesini biliyordu. Masa başı işi olan, devletten, bürokrasiden gelen biriydi. 11 Eylül’de, hazinede vergi kaçakçılarını ve Ponzi şeması, yani zincir dolandırıcılarının izini süren bir ekibi yönetiyordu. Ulusal Güvenlik yaratıldığında, terörle mücadeleye geçmişti. Hayatında hiç tutuklama yapmamış, gereksiz yere silah sıkmamıştı.

      “Eve gitmemi istediğinizi söylediniz değil mi?”

      “Burada insanların işine karışıp onları kızdırıyorsun Luke.” Kurt Meyerson NYPD’deki patronunu arayıp, insanlara hizmetçinmiş gibi davrandığını söylemiş. Ve bir Özel Timi komuta ettin öyle mi? Bir Özel Tim. Beni dinle, bu onların işi. Senin, onların liderliğini kabul etmen gerekirdi. Bu böyledir.”

      “Ron, bizi çağıran NYPD’ydi. Öyle sanıyorum ki bize ihtiyaç duydukları için aradılar. İnsanlar bizim nasıl çalıştığımızı biliyor.”

      “Kovboylar,” dedi Begley. “Rodeocu kovboylar gibi çalışıyorsunuz.”

      “Don Morris, buraya gelmem için beni yatağımdan kaldırdı. Don’la konuşabilirsin…”

      Begley omuz silkti. Hayalet bir gülümseme belirdi yüzünde. “Don geri çağırılmıştır. Yirmi dakika önce bir helikoptere atlayıp gitti. Sana da aynısını tavsiye ederim.”

      “Ne?”

      “Aynen öyle. Bu sefer bir terfi aldı ve bu işle ilgilenmeyecek. Onu durum raporlarını sunmak ve brifingler için Pentagon’a aldılar. Gerçek üst seviye işler. Sanırım bu işi yapacak bir stajyer bulamadılar ve Don’a bu işi verdiler.”

      Begley sesini alçalttı, ama Luke onu hala duyabiliyordu. “Sana bir tavsiye. Don’un emekli olmasına üç yıl var ve elinde neyi var? Don soyu tükenen bir tür. O bir dinozor, ve ÖMT de öyle. Bunu sen de, ben de biliyoruz. Bu ajans içindeki minik gizli ajanslar, bunlar hep yol kenarından gidiyor. Biz artık birleşiyor ve merkezileşiyoruz, Luke. Artık ihtiyacımız olan, veriye dayalı analiz. Gelecekte, suçları hep bu şekilde çözeceğiz. Bugün de, bu teröristleri bu şekilde yakalayacağız. Maço süper-casuslara, emekli olmuş, yaşlanan, binalardan iplerle inen, eski komandolara ihtiyacımız yok. Gerçekten, yok. Kahramancılık oynamak bitti. Aslında, düşününce biraz gülünç ve saçma.”

      “Harika,” dedi Luke. “Bunları tavsiye olarak algılıyorum.”

      “Öğretmenlik yaptığını sanıyordum,” dedi Begley. “Tarih, politik bilim, onun gibi bir şey.”

      Luke onaylarcasına kafa salladı. “Yapıyorum.”

      Begley Luke’un koluna etli elini koydu, “Onunla devam etmelisin.”

      Luke, adamın elini itti ve takım arkadaşlarını bulmak için kalabalığa karıştı.

*

      “Elimizde ne var?” dedi Luke.

      Takımı ofisin dışındaki bir odada kamp kurmuştu. Birkaç boş masa bulmuşlar ve üstlerine dizüstü bilgisayarlar ve uydu bağlantılarıyla kendi komuta merkezlerini kurmuşlardı. Trudy ve Ed Newsam ve birkaç kişi daha oradaydı. Swann, bir köşeye üç dizüstü bilgisayarla çekilmişti.

      “Don’u geri çağırdılar,” dedi Trudy.

      “Biliyorum. Onunla konuştun mu?”

      Başını salladı. “Yirmi dakika önce. Havalanmak üzereydi. O tamam diyene kadar bu dosya üzerinde çalışmamızı, kibarca herkesi yok saymamızı istedi.”

      “Bana uyar. Tamam, neredeyiz?”

      Yüzünde ciddi bir ifade vardı. “Hızlı gidiyoruz. 6 adet yüksek öncelikli araca kadar indirdik. Hepsi, dün gece hastanenin bir sokak ötesine kadar yaklaşmış, ve detayları ilginç veya bir sıkıntı var gibi.”

      “Bir örnek ver bana.”

      “Tamam. Bir sosisli arabası eski bir Rus paraşütçü asker adına kayıtlı. Kameralardan takip ettiğimiz kadarıyla, bütün gece Manhattan’da dolaşıp, seks işçilerine, pezevenklere, ve onların müşterilerine sosisli ve kola sattı.”

      “Şu an nerede?”

      “11. Caddede Jacob Javits Kongre Merkezi’nin güneyinde park halinde. Bir süredir hareket etmedi. Uyuduğunu düşünüyoruz.”

      “Tamam, artık düşük öncelikli bir hedef haline gelmiş gibi. NYPD’ye paslayın, ne olur ne olmaz. Onu oradan çıkarıp aracını arar, başka ne sattığına bakabilirler. Sıradaki.”

      Trudy kendi listesine baktı. Bir minivan, gözden düşmüş eski bir nükleer fizikçi tarafından Uber aracı olarak kullanılıyor. Kayıtlarda, bir kazada kullanılmaz hale geldiği ve hurdaya çıktığı görülen kırk tonluk bir dorse. Özel bir çamaşır yıkama servisine ait bir sevkiyat aracı,