“Söz veriyorum.” dedim ona. “Ancak yine de size bir soru sormak istiyorum. Hissettiğiniz o olağanüstü sarsıntının ve tanık olduğunuz tahribatın sebebinin ne olabileceğini düşünüyorsunuz? Kısaca ifade etmem gerekirse bana emanet ettiğiniz bu el yazmasının oluşumunun doğası ve kökeni nedir?”
“Neden bana sorma gereği duydunuz?” diye cevap verdi. “Size anlattıklarımdan kendi adınıza bir çıkarımda bulanacak kadar yeteneklisiniz ve size yardımcı olabileceğini düşündüğüm her şeyi söyledim. Geri kalanını size el yazması anlatacaktır.”
“Ama…” dedim. “Gerçek bir görgü tanığı genellikle hatırlayamadığı, aslında kendisi tarafından ve bireysel olarak kaydedilmesi çok küçük olan birtakım küçük gerçekleri, bir yabancı tarafından yapılan tam bir çapraz sorgulama esnasında anlık olarak anımsayabilir ve o gerçekleri ortaya çıkarabilir. Bu yüzden de el yazmasını açmadan önce kökeni olduğuna inandığınız şeyin ne olduğunu duymak isterim.”
“Size sadece şunu söyleyebilirim.” diye cevap verdi bana. “El yazmasından ortaya çıkarılması gereken şey, onu açmadan önce size çıkarımlarda bulunduğum şeydir. Aynı açıklama, bizzat ilk gece anlattığımda da aklımda kalmış olan tek açıklamadır. O zaman da bana tamamen inanılmaz görünüyordu, ancak yine de aklımın önerebileceği tek mantıklı açıklama da bu.”
“Hiç sarsıntından ve darbeden önce adada, meteor ve güneşin garip bir şekilde kararmasına bağlı olabilecek hatırladığınız bir şeyler var mıydı?” diye sordum.
“Kesinlikle vardı.” dedi. “Bu olay vuku bulduktan sonra, darbeyi en çok hisseden bölgeden sadece tek bir sonuç elde edilebilirdi.”
El yazmasının incelenmesi ve çevirisi, dostumun önceki çabalarından bana sağladığı tüm yardımlarıyla birkaç yıl sürdü. Okuyucunun göreceği ve dostumun da daha önce belirttiği üzere, el yazmasının üzerinde birden fazla muazzam boşluk vardı ve kimi yerlerde yazının okunaksız olması ya da benim bilmediğim bazı teknik terimlerin kullanılmış olması, yapmış olduğum çevirimin doğruluğundan şüphe duymama neden oluyordu. Bununla birlikte, her ne olursa olsun bu konuda büyük pişmanlıklar ve sıkıntılar çekmiş olan dostuma vermiş olduğum sözü tüm koşullarına uyarak yerine getirip dünyaya sunuyorum.
El yazmasının karakteri çok ilginç ve çevirisi de aşırı derecede zordu. Üzerine yazmak için kullanılan materyal, dünyada bu tür amaçlar için kullanılan hiçbir şeye benzemiyordu. Daha çok ince bir keten ya da ipeksi ağa benzer bir dokumaydı, ancak dokusu yakından incelendiğinde ne yakın tarihte bilinen ne de arkeolojik açıdan bilinen herhangi bir kumaşa benziyordu, hatta ve hatta bu tür imalatta kullanılanlar gibi bir dokuma tezgâhında da dokunmadığı aşikârdı. Harfler ya da daha doğru ifade etmek gerekirse semboller çok küçüktü, ancak olağanüstü nitelikte görünüşe sahipti. Yazım esnasında bir kalemden ziyade, kaleme benzeyen ancak en kaliteli kalemden bile çok daha ince yazma yeteneğine sahip bir şey ile yazıldığını düşünüyordum. Daralmalar ve kombinasyonlar sadece sık değil, neredeyse çok amaçlı kullanılabilecek şekilde tasarlanmıştı. Art arda beş ardışık harfin ayrı ayrı yazıldığı bir örnek yoktu ve genellikle dört ila on harf dâhil olmak üzere yarım düzine daralmanın meydana gelmediği tek bir satır da bulunmuyordu. Sayfalar yaklaşık olarak 13x20 cm’lik sıradan defter sayfası boyutundaydı, ancak sayfa başına elli satır ve belki de her satırda sadece yüz elli harf bulunmaktaydı. Muhtemelen ilk yarım düzine sayfa tamamen tahrip olmuştu ve sonraki yarım düzine o kadar ezilmiş, dağılmış ve tahrif edilmişti ki onların üzerinde sadece birkaç cümle düzgün bir şekilde okunabiliyordu. Her hâlükârda, bunları yazarın anlamının büyük ölçüde doğru bir temsili olduğuna inandığım şeyle birleştirmeye çalıştım. Manastırlarda, keşişlerin kullandıkları Latinceye benziyordu -bazen neredeyse birleştirilmiş kelimeler olsa da- bununla birlikte Latince olmayan birçok kelime de vardı. Geri kalanı için, orada burada sayfalar okunaksız ve özellikle sayıları veya kimyasal bileşikleri temsil eden bazı semboller çözülemez olsa da yazılanlar hakkında net ve tutarlı bir çeviri yapmayı başardığımı umuyorum. Aslında sadece anlatımımı yoğunlaştırarak yazacaklarıma mantıksızca karşı koymaya çalışacak kişilerin gereksiz suçlamalarından dolayı sorun yaşamamak için tek bir satır dahi değiştirmedim ya da baskılamadım.
Ve son bir söz daha! Pek muhtemel olmasa da bu hadiseleri açıkça onlara rapor eden anlatıcının bazı dostları hayatta olabilir ve burada yazılanlar onlara tanıdık gelebilir. Şayet öyleyse o zaman beni tamamen şaşırtan bazı sorunları çözmeme yardımcı olabilirler ve isterlerse el yazmasının giriş kısmındaki kasıtlı ya da kazara tahrip olan eksik bölümün sırrını açığa çıkarmak için ellerindeki ipuçları hakkında açıklamada bulunabilirler.
Bu bölümlerin, el yazması kaydının yalnızca ilk bölümünü içerdiğini eklemeliyim. Geri kalan bölüm, ikinci bir yolculuğun olaylarını ilişkilendirmek ve başka bir dünyayı tanımlamak